Nick
Üzerinden çıkardığı gibi yere bırakmıştı kıyafetlerini. Yavaşça eğilip kaldırdım, burnuma yaslayıp o eşsiz kokusunu çektim içime. Bacaklarım titremeye, gözlerim seğirmeye başladı. Ona dair her şey savunmasız kılıyordu beni.
Dermansızdım, güçsüz ve acınacak haldeydim. Bedenim taşıyabileceğinden daha fazla acıyla doluydu.
Hızla çantaya bastım elimdeki kıyafetleri. Hailie için hazırladığım dolaba son kez göz gezdirdim. Hissettiğim acıyla birlikte bir gülümseme oluştu dudaklarımda. Aptalın tekiydim ben. Gösterdiğim tüm çaba için minnet bekleyecek kadar hemde!
Kavgalarımızı bile özlüyordum. Beraberken yaşadığımız en kötü anılar bile yokluğundan iyidi. Zamanı geriye alabilmek için her şeyi gözden çıkarırdım hatta.
İşte bu çaresizliklerin en büyüğüydü.
Yatağın üzerindeki çantayı sırtladım düşüncelerimden arınmaya uğraşırken. Bakışlarım kapının kenarındaki benzin bidonlarıyla kesiştiğinde, hayatımda hiçbir şeyin öneminin kalmadığını daha net kavramıştım.
Her şeyi bir anda silip atabilecek birine dönüştürmüştü acı beni. Bu evi, kötü hatıraları ve aklımdan bir an olsun çıkaramadığım her kâbusu.
Başım yavaşça aynaya çevrildiğinde yansımamı seyrettim. Tıpkı bir yabancıyla karşılaşmışçasına yaklaşıyordum aynaya.
Güvensiz, temkin dolu.
Görüntüm kendi formumdan çıkıyor, hızla Scarlet'ın silüetine evriliyordu. Yaşananların üzerine onu görmek istemiyordum, kendimle verdiğim savaşın en korkunç haliydi Scarlet.
Hatta en can yakıcı.
"Seni uyarmıştım" dedi daha da yaklaşarak. Yüzüne gizleyemediği sinsi gülüşünü yerleştirmişti. Haklı olmanın tebessümüydü bu.
"Sen gerçek değilsin, seni dinlemeyeceğim."
Aldırış etmiyormuşçasına uzaklaştım aynadan. Kafamı başka bir şeye vermeye, beynimin oyunlarını sonlandırmaya çabalıyordum. Olmuyordu.
- Onun canını da yakacaksın demiştim sana. Sonu benim gibi olacak, Zarar vereceksin demiştim.
Uzun, sarı saçlarını yana aldı tararmış gibi. Biçimli ve büyük dudakları bana duydurduğu her vicdan azabından sonra daha da geriliyordu.
- Ne durumda olduğundan haberin bile yok Nick. Yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorsun. Tek yaptığın burada durup kendini avutmak.
Derin bir nefes aldım duyduklarımı hazmetmeye çalışırken. Fakat kendimi dizginleyemeyecek kadar dolmuştum, gördüğüm hayallerden çıkarıyordum hırsımı.
"Defol buradan! Hiçbir değerin yok senin. Hayalden ibaretsin sadece. Scarlet öldü, bir daha geri dönmeyecek!"
Gülümsedi, alaycı ya da keyif gülümsemesi değildi yüzündeki. Hayal kırıklığı barındırıyordu.
- Eğer Hailie yaşıyorsa uzak dur ondan. Rahat bırak, senin gibi bir yarayı kapatmasına izin ver."
Gözlerini benden ayırmıyordu. Fakat geri geri gidiyordu adımları.
"En azından bunu yap."
Sesi hiç olmadığı kadar solgundu bu sefer. Gitmişti, yansımamla baş başa bırakmıştı yine beni.
Varlığı mı canımı daha çok yakıyordu, yoksa yokluğu mu?
Belki de yalnızca hayalden ibaret olduğunu bilmek acıtıyordu içimi.
Hışımla kaldırdım benzin şişelerini yerden. Tereddüt bile etmeden dökmeye başladım evin her yerine. Pişmanlığı hissetmiyordum, yanımda kalsın istediğim tek şey omuzlarımdaydı.
Çantaya göz gezdirdim kirpiklerimin altından. Yanımda götürüyordum hepsini. Kendimi affettirdiğim zaman Hailie yine giyecekti bunları.
Hepsini görecektim üzerinde.
Çıkış kapısına vardığımda, perde gibi tekrar indi gözlerimin önüne yaralı bileği. Bunu hatırlamak yeterince canımı yakmıyormuş gibi, bir de benden kurtulmak için yaptığını anımsıyordum.
Yanımda kalmak yerine, ölmeyi yeğleyeceği bir canavara dönüştürmüştü zihninde beni.
Ben ise onun için canımı verirdim.
Nefes alamıyordum, bunu kabul etmek yüzlerce bıçak darbesinin göğüs kafesime saplanmasıyla eşdeğerdi.
Evden çıktığımda, son kez baktım geride kalan her şeye. Cebimden çıkardığım çakmağı çakıp, bir süre yalnızca ateşi seyrettim.
Uyuşmuştum, yapmak üzere olduklarımın farkındaydım fakat tepki veremiyordum. Gözümü bile kırpmadan fırlattım ateşi.
Yürüyen bir ölü misali arkamda bırakıyordum tutuşan evi. Her şeyi temizliyordum bir yandan da.
En başta kendimi.
Göz kapaklarımı indirdiğimde, onun yüzüyle tekrar baş başa kalmıştım. Gülümsedim;
"Sana geliyorum yine. Hiçbir engel kalmadı artık."
Arabaya atlayıp yan koltuğa bıraktım çantayı. Yanmakta olan ev aklımın ucunda bile değildi o sıra. Yükselen alevlerle varlığını hatırladım.
"Ne olursa olsun yanından ayrılmayacağım sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitle
General FictionTakıntılı, sevdiği kişiyi kendine saplantı haline getiren biri, bir ilişkide nasıldır?