37. Bölüm | Özür Dilemek

1.2K 54 7
                                    

Hailie

Elinin tersini boynumda gezdiriyor, dudaklarıma bakıyordu. Ben ise olduğum yerden kıpırdayamıyor, korkudan titremek dışında bir şey yapamıyordum.

"Nick, bırak beni gideyim."

Bunu isterken bile sesim titremiş, gözlerim dolmaya başlamıştı. Kapıya doğru geri geri gidiyor, fark etmeyeceği kadar ufak adımlar atıyordum. Tek istediğim çıkmaktı bu evden.

Korkmadan, mantıklı düşünmem gereken en önemli andaydım ben. Ama karşımda duran yüzü, mantıklı düşünmemi engelliyordu.

Korkuyor, ürkekçe hareket ediyordum. Onu ve yapacaklarını bildiğimdendi bu tavırlarım. Gözünü kırpmadan insanlara acı çektirdiğine çok kez tanık olmuştum çünkü.

Saçlarımı parmaklarıyla geriye taradı. Çenemden tutarak kaldırdı başımı. Gözlerim gözleriyle buluştuğu an, kalp çarpıntılarımın sesini neredeyse duymaya başlamıştım.

"Hani benden korkmuyordun Hailie? Karşımda titriyorsun."

Ağlamamak için kendimi sıkıyor, güçlü durmaya çalışıyordum karşısında. Hoş, gözlerimi ondan bu denli kaçırırken, ne kadar güçlü göründüğüm tartışılırdı.

- Buraya seninle konuşmak için gelmiştim Nick. Şu anda anlayacağını sanmıyorum. Sen sakinleştiğinde birlikte konuşacağız her şeyi.

Bir an bile duraksamadan devam ettim konuşmaya. Yüzüme yasladığı elini tuttum, olabildiğince samimiyetsiz bir tebessüm yerleştirdim suratıma.

Onun oyununu oynuyordum.

- Sana söz veriyorum sakinleştiğinde her şeyi konuşacağız. Şimdi olmaz, gitmek istiyorum sadece.

Kendimi toparlayıp derin bir nefes aldım. Nick'in üzerinde gezdirdim gözlerimi benim için ne kadar zor olsa da.

Kanayan eli ve hareket ettiremediği kolu bu sefer hiç üzmemişti beni. Belki de onu bu kadar saf duygularla seven tek kişiydim ben. Nasıl olmuştu da bilmediğim bu yüzüyle yeni tanışmıştım? Haklıydı.

Hasta bir adam duruyordu karşımda.

İki eliyle çevreledi yüzümü. Çenemde kuruyan kanlar berbat hissettiriyordu bana. Hele de o yemyeşil gözlerini tekrar yakından görmek.

Artık aşkı ya da heyecanı çağrıştırmıyordu benim için. Sadece tedirginliği ve korkuyu hissediyordum onlarda.

- Seni kaybetmekten korkuyorum Hailie. Hayatımda başıma gelmiş en doğru insansın sen.

"Nick kaybetmeyeceksin" dedim ikna etmeye çalışırcasına.

- Sana söz veriyorum geri geleceğim. Ailemin iyi olduğundan emin olmak için gitmek istiyorum.

Acı bir gülümseme yerleştirdi suratına. Bakışlarını kaçırdı. "Sana inanmıyorum."

Kendimi açıklamaya çalıştığım her saniye daha da akıyordu gözyaşlarım.

- Nick lütfen inan bana. Sana ne zaman yalan söyledim? Birlikte aşacağız, iyileşmen için yardım edeceğim.

"Sana inanmıyorum" diye tekrarladı gözlerini üzerime dikerken. Koluma asılmaya, beni sertçe sürüklemeye başladı odasına doğru.

Gelmemek için direniyor, çığlık atarak duyurmaya çalışıyordum sesimi birilerine. Benimle daha fazla uğraşmak istemiyormuşçasına kucakladı, hışımla taşıdı odaya doğru.

Sertçe yere fırlattı beni. Kilidi çevirdi, çatık kaşlarıyla baktı suratıma.

- Ne yaptığını sanıyorsun sen!? O küçük aklınla komşuları başımıza mı toplayacaksın?

Beni incitmeye, yıpratmaya oynuyordu sadece. Oysa bunları yapmasına gerek yoktu. Daha fazla incinemezdim ben.

Söyledikleri, tavırları ve hareketleri o kadar uzaktı ki aşık olduğum adamdan. Hissedilen aşk ne kadar büyük olursa olsun, anında silinip atılabileceğini öğretmişti Nick bana.

- Apartmandaki tek komşum Jenna iki gündür tatilde. Seni dört yüz kilometre uzaktan duyacağını sanmıyorum.

O kadar uğraşıyordu ki sakin kalmak için. Eliyle dudağını sildi, dişlerini sıkıyordu sinirle.

Zor bela yerimden kalktım. Yumruklamaya başladım onu güçsüzlükle. O kadar çaresiz hissediyordum ki, kendime acımam için dıştan görmem bile gerekmiyordu.

- BIRAK, BIRAK BENİ RUH HASTASI! GİT VE TEDAVİ OL.

Yanağımda hissettiğim acıyla yere tekrar savruldum. Elimi sızlayan bölgeye yaslayıp, birkaç saniye Nick'e baktım. Hiç zorlanmadım bunu yaparken.

Ama karşımda gördüğüm şey, yalnızca hayal kırıklığından ibaretti.

Koşarak yanıma ilerledi, yere eğildi panikle. "Hailie" diye sesleniyor, omuzlarımdan silkeliyordu bedenimi.

Ben ise öyle çok yaşıyordum ki şok kavramını. Söylediklerini anlamıyordum bile.

- Sana vurmak istemedim. Böyle olmasını istemedim ben.

Başını göğüsüme yaslayıp ağlamaya başladı. Belki de yirminci özürünü diliyordu göğüsümde yatarken. Hiçbir şey hissetmiyor, sadece aynı soruyu tekrar tekrar soruyordum kendime.

Buradan sağ çıkabilecek miydim?

KilitleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin