56. Bölüm| Uyanana Dek

958 37 16
                                    

Nick

   Artık gücümün kalmadığını uyukladığımda avuçlarımdan kayan başımla anlamıştım. Hastanenin kokusu kadar koltukları da rahatsızlık veriyordu bana. Bu şey hem uyutmuyor, hemde onu düşünmekten alıkoymuyordu zihnimi.

Aklımdaki her soru işareti daha da baskı yapıyordu cevaplarını bulmam için. İşin en berbat kısmı da buydu; insan yaşadığı karamsarlıkla birlikte daha gerçekçi cevaplar arıyordu kendine.

Ama içimdeki en büyük soru işareti sendin Hailie. Sana dair her şey kafamın içini kurcalayıp durdu. Sana hissettiğim her duyguyu, tanıştığımız günden beri kendime sorup durdum ben.

Daha fazlasının olmayacağını sandığım tüm duyguların üzerine geldin sen. İlkinde hevestin, belki de sadece birkaç gün kafamı meşgul etmek istemiştim seni kullanarak.

Hayatımdaki en büyük ters köşe de buydu işte. Senden sıkılacağımı düşünerek geçirdiğim günlerde, sana daha da aşık olduğumu anladım.

Artık yokluğunu düşünemiyor, yerine başkasını koyamıyordum. Senden farklı birinin hayatıma girmesi bile midemi bulandırıyordu.

Göründüğünden fazlasıydın hep. Güzelliğin baştan çıkarıcıydı, mavi gözlerin deniz esintisi kadar heyecan veriyordu karşındakine.

Ama seni çekici yapan şey bu değildi.

İyiliğin, merhametin ve zekân seni karşı konulamaz yapıyordu. Bir de o eşsiz kokun...

Sana dair her şey beni yeterince şaşırtırken, yine yanıldığımı anladım hayatınla ilgili. Etrafında seni seven insanların olduğunu sanırdım hep.

En farklı noktamızın bu olduğunu düşünür, hiçbir zaman sevildiğinden kuşkulanmadığına inanırdım.

Ama görüyorum ki Hailie, hiç bu kadar yanılmamıştım.

                                               *

Göz ucuyla baktım bulunduğun odanın önüne. Baban elindeki telefondan karısına şikayetleniyor, teyzen ise kahve alma bahanesiyle kapında bile durmuyordu.

Baban karısına gitmek istediğini söylüyordu Hailie. Hastanede beklemekten sıkıldığını, şehrine dönmek için gün saydığından bahsediyordu ona.

Konuştuğu süre boyunca bir kere bile anmadı adını. İyi olduğunu haber vermedi, yüzü gülmedi.

Eğer ailem dediklerin bile bunlarsa, gerçekten yalnızdın Hailie.

Bunları gördükten sonra daha da sabırsızlanıyordum uyanman için. Tüm bunların sendeki eksikliklerini kapatmak için yanındaydım.

Hak ettiklerini sana yaşatabilmek için.

Gittikçe kapanan göz kapaklarımla teslim ettim kendimi karanlığa. Bilincimi kaybetmek istiyordum sen uyanana dek.

Hiçbir bekleyiş, bana şimdiki kadar uzun gelmemişti çünkü.

Şimdi ise gerçeklerle baş başaydım teslim olduğum karanlıkta. Sana kendimi açıklamama izin verecek miydin, yoksa beni gördüğün anda yardım mı isteyecektin etraftan?

Bana bir şans daha verecek miydin Hailie? Kendimi sana kanıtlayabilecek miydim ben?

Tedirginlikle sallamaya başladım bacağımı. Sonra da göz kapaklarımı kaldırdım yavaşça. Etrafı yokladım, ne teyzen vardı odanın önünde ne de baban. Doktorun odadan çıktığını gördüğümde ise, aceleyle kalktım yerimden.

Doktora her yaklaşmamda bacaklarımın titremesi artıyordu. Konuşmak istiyordum ama dilimden dökülmüyordu kelimeler. Nihayet elindeki kağıtları incelemeyi bırakıp bana yöneltti dikkatini.

"Hasta kendine geldi. Bir kişinin görmesine izin vereceğim. Diğer yakınları nerede?"

Titrek fakat ustaca yalan söyleyen sesimle "Gelecekler" dedim.

"Hava almaya çıktılar. Birkaç dakikaya burada olurlar."

Doktor ise gözlüğünü düzelterek başını salladı. Taviz vermiyordu kendine güvenen hareketlerinden.

- Sizi odaya alabilirim onlar dönene kadar. Yalnızca beş dakika, lütfen süreyi uzatmayın.

Kalbimin atışı doktorun sesini bastırıyordu neredeyse. Yere yığılıp kalmamak için destek alıyordum duvarlardan. Ayakta durmak hiç bu kadar zor olmamıştı.

Hızla kapıya yöneldiğimde, doktor birden "Bay Mathers" diye seslendi.

- Hastayı lütfen zorlamayın. Ciddi bir kafa travması geçirmiş. İyi olduğundan emin olduktan sonra ziyareti sonlandırın.

Doktoru dikkate bile almadan ittirdim kapıyı. İçeri girdiğim anda yüksek bir binanın üzerinden bırakılan sayfalar misali dağıldığımı hissettim.

Nefesimi toplamakta güçlük çekiyor, yaklaşmaya korkuyordum ona.

Sanki yeniden kayıp gidecekmiş gibi, yanında olmam onsuzluğa mâl olacakmış gibi uzak tutuyordum kendimi ondan.

KilitleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin