Tanık

661 56 7
                                    


"Aptal kafam ! Bu işe karışmamalıydım !"

Yatak odamda bir sağa bir sola dolanıp durdum. Arada , perdelerini sonuna kadar çektiğim cama yaklaşıp hafif aralayarak dışarıya baktım. Dışarıda kimse yoktu.
Beladan uzak durmak hep istediğim şey olsa da bir şekilde kendime çekiyordum. Belki de bunun için uğraşıyordum.

"Efendim , yemek için hazırlıklar tamam. "
"Tamam Sandra. Birazdan geliyorum."

Aklıma gelen şeyle odadan fırladım. Sandra merdivenleri inmişti bile.

"Bekle !"

Sandra olduğu yerde beklerken hızla yanına koştum. Etrafa kısa bir göz attıktan sonra rahat bir nefes aldım.

"Bugün arayan oldu mu hiç?"
"Hayır efendim."
"Peki ... Buraya gelen ? Yabancı bir yüz ?"
"Hayır efendim."

Anladım dercesine başımı salladım.

"Sandra , tanımadığın kimseye kapıyı açma. Çok dikkatli ol tamam mı?"
"Başınız belada mı efendim ?"
"Hem de çok büyük bir belada Sandra. Ah bana bak , sakın Churchill'a birşey söyleme ararsa."
"Merak etmeyin , hiçbir bilgi vermiyorum. Başınız beladayda birilerinden destek istemeliyiz."
"Burada hiç dostum yok Sandra. Churchill ile bir ilgim olduğunu öğrenirlerse daha büyük sorun olur inan bana. "
"Efendim , ne zamana kadar bu şekilde olacak. Yıllardır sizinleyim ve bunu herkesten saklıyorsunuz. "
"Bahsettiğimiz adamın başbakan olduğunu biliyorsun değil mi? Ah , bunu isteyen o. Bana kalsa önemli bir detay değil. Ama burası Birmingham! "

Flashback

Birmingham'ın sisli ve soğuk sabahında , ellerim buz tutmaya yakınken yolu kısaltmak adına ara bir sokağa girdim. Yürümeye devam ederken ilerlemek gittikçe zorlaşmıştı. Gördüğüm ilk bara girdim. Isınmaya çalışarak ellerimi birbirine sürttüm.

"Ne alırdınız?"
"Viski lütfen. İrlanda olmasın ama !"

Barmen yanımdan ayrıldı. Ben viskimi beklerken içeriye büyük bir gürültü ile 3 adam girdi. Hemen arkamda yer alan masaya oturdular. Yüksek sesle konuşmaları ve gülmeleri çok rahatsız ediciydi. Oflayarak içkimi bekledim.
İçki geldikten sonra hızlıca bir yudum aldım. İçki tüketmeyi pek sevmezdim ama Birmingham'da ısınmak için çay içecek bir yer bulmak oldukça zordu.

"Anlaşma ne durumda ?"
"Pürüz çıkarıyorlar. Anlaşmaya pek uymuyorlar."
"Bu şekilde konuşmamıştık. "
"Ştt ! Ses tonuna dikkat et. Dinle , Robbie ! Anlaşmadan elbette haberim var. Ama bu lanet İtalyanlar , biraz yavaş. Biz aceleci davranırsak , niyetimizden şüphe ederler."
"Canları cehenneme ! Anlaşmaya uyduk ve sikik Shelby , sayemizde hapiste. Ama onlar söz verdikleri parayı ödemediler. Onlardan yana gibi davranma! "
"Hala oradaysa aynasızlar sayesinde. "
"Oradan kurtulursa canımıza okur ! Ve biz canımız pahasına Shelbylere bulaştık."
"Kes sesini ! "

Bu konuşmalara tanık olmak şansım mıydı , başıma bela mıydı bilemedim. Bunları duyup kayıtsız kalmak vicdanıma uymazdı.
Kadehim bitince barmen yanıma gelip bir tane daha isteyip istemediğimi sordu. Parayı masaya bırakarak kalktım ve bardan çıktım. Barın adına baktım 'Garrison'.
Bu adamlar hem Thomas Shelby'e komplo kurmuştu hem de onun barında rahatça oturuyorlardı.
O an karar vermiştim ki ; bu işin peşini bırakmayacaktım.
Biraz yürüdükten sonra taksiye binerek eve döndüm.

"Hoşgeldiniz efendim. Buyrun , bu adresten ulaşabilirsiniz."

Sandra'nın bana uzattığı kağıda baktım ve gülümsedim. Telefonun olduğu odaya gittim , adresi söyleyerek telefonun diğer ucunda bir ses bekledim.

"Arthur Shelby'nin evi ?"

Kadın sesi geldi , karısı olmalıydı.

"Merhaba , Arthur Shelby ile görüşebilir miyim ?"
"Kimsiniz ?"
"Thomas Shelby hakkında derseniz. Enda Sandler."
"Sizi tanıdığımı sanmıyorum."
"Sandığınız gibi tanımıyorsunuz zaten , eşiniz tanıyor. Lütfen onunla görüşebilir miyim ?"
"Ben Linda. Karısıyım."
"Memnun oldum ama lütfen acil."

Kadın oflayarak telefonu bıraktı ve uzaklaştı. Ayak sesleri bunu anlatıyordu.

"Enda ! Tanrıya şükürler olsun !"
"Ben biraz düşündüm ve yardım etmeye karar verdim. Anlatacaklarım var Arthur. Yarın gelirseniz yüzyüze konuşalım. Adresi biliyorsunuz."
"Tabii. Mutlaka orada olacağım."
"Olabildiğince erken gelin." Diyerek telefonu kapattım.

Duyduklarımı ona da anlatmam en doğrusu olurdu. Düşmanlarını onlar daha iyi bilirdi. Belki bir fikirleri olur ve kim olduklarını anlayabilirlerdi.
Birmingham'a geldiğimden beri en huzursuz gecemdi.
Uzun zaman sonra farkettim ki ; o gecelerin sadece başlangıcıydı.

"Ee ? Tarife uyan düşmanınız var mı?"

Arthur , biraz düşündü.

"Hepsi uyuyor. Böyle tanımak çok zor. Kahretsin!"
"Onları , Garrisonda gördüm Arthur. Oraya tekrar gelebilirler. "
"O zaman , bizde bu akşam orada olacağız. Gelirlerse sen teşhis edersin."
"Tamam , bu iyi bir fikir. Gelmezlerse?"
"Gelmezlerse... Bir kaç gün daha gideriz. Normalde oraya geliyorlarsa yine gelirler."
"Umarım Arthur."
"Bu arada teşekkür ederim. "
"İnan nasıl dahil oldum bilmiyorum ama kayıtsız kalamadım. Duyduklarımı anlatmam gerekiyordu. Aslına bakarsan hala dahil olmak istemiyorum."
"Hakveriyorum. Ama yardım edebilecek kimse yok."
"Thomas Shelby ne durumda?"
"Sinirli. Yarın görmeye gidebilirsin."
"Emin değilim. İyi bir sohbetimiz olmamıştı."
"Yeni bir başlangıç yapın o halde !"
Gülümsedi. Karşılık olarak ben de gülümsedim ve ayağa kalktı.

Tekrar teşekkür etmesinin ardından evden çıktı.

"Efendim size bir telgraf var."

Sandra, telgrafı vererek yanımdan gittikten sonra zarfı açtım. Telgraf bildiğim bir isimden gelmişti.

- YARIN TAM 10:00 DA YAZILI ADRESTE OL.
THOMAS SHELBY  -

 Set Free or Kill  // Thomas ShelbyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin