"Buna pişman olacaksınız! "
"Kes sesini ! "Ardından bir tokat ve bir tokat daha...
Aldığım telgrafın ardından kağıtta yazılı adrese gittim.
Adreste gördüğüm , tanıdığım bir yüz aksine bana tamamen yabancı olan insanlardı. Birbiriyle tartışan, gülüşen , mal alışverişi yapan vs. Tamamıyla bana yabancı yüzler.
Thomas Shelby ise görünürde yoktu. Bu adrese beni neden çağırdığını anlamış değildim. Kendisi de ortalıkta yoktu. Ayrıca hapiste olması gerekmiyor muydu ?"Demek geldin , kusura bakma beklettim."
Arkamdan gelen ses ile rahat bir nefes alarak döndüm. Ancak karşımda duran adam o değildi. Barda gördüğüm adamlardan biriydi.
"Sen de kimsin ?"
"Kim olduğumu biliyorsun ve ben de senin kim olduğunu biliyorum. "
"Sanırım bir yanlışlık var. Sizi tanımıyorum."Onu arkada bırakarak geçmeye çalışsamda başarılı bir hamle olduğu söylenemezdi.
"Direnmeden benimle gelmen senin yararına olur. "
"Aksi halde ?"
"Bunu zorla yaparım."
"Neyi ?"Adam pis pis sırıtarak beni süzdü. Biraz daha yakınıma gelerek aramızdaki mesafeyi kapattı.
"Beni iyi dinle sürtük ! Şimdi çeneni kapatarak benimle geliyorsun. Kimsenin yüzüne bakmadan , başın öne eğik bir halde beni takip et."
Cevap vermeme fırsat vermeden kolumdan tutarak çekti. Onu takip etmek zorunda kaldım.
"Benden ne istiyorsun?"
"Oyun oynamayı bırakalım güzelim. Kim olduğumu ve neden burada olduğunu gayet iyi biliyorsun."
"Sizi tanımıyorum."
"Bana baksana sen aptala mı benziyoruz! Kimseye birşey söyledin mi ?"
"Pekâlâ... Sizi Garrisonda gördüm evet ama konuştuğunuz şeyler beni ilgilendirmiyor. Bahsettiğiniz kişi kim onu da bilmiyorum. Kime ne söyleyebilirim ki?"Bakışlarımı aralarında gezdirdim. Korkak biri değildim ama deli cesaretinden uzak durmaya çalışırdım. Doğru düzgün tanımadığım birileri için ölmeye gerek yoktu.
"Ben inanmıyorum Petro. İşini bitirelim derim."
Sarışın olan gözlerini kısarak baktı. Aralarında en sinirli yapısı olan Petro dedikleri adamdı. O grubun liderinin o olduğu çok belliydi. Ancak diğer 2 adam , ona göre daha pasifti. Uzun boylu esmer olan ise , olaydan tamamen bağımsız , telaşlı gözlerle bana bakıyordu.
"Saçmalamayın ! Öldürmek yok demiştik!"
"Ne yapacağız peki ? Neden bu kızı buraya çağırdık?"
"Susun artık! "Petro sinirli gözlerini bana dikti. Benimle aynı hizada olmak için eğildi.
"Sana Bir şans veriyorum hanımefendi , tüm duyduklarını unutursan yaşarsın. Bir kişi bile peşimize düşerse işini bitiririz."
"Anlaştık. Beni nasıl buldunuz ?"
"Barda dikkatimi çekmiştin. Oralara kadın gelmez , tabii orada çalışmıyorsa ya da fahişe değilse. "
"Orada çalışmıyorum ve fahişe de değilim!" Diyerek çıkış yaptım hemen. Bu şekilde itham edemezdi kimse.
"Bunu anladım. Oradaki tek kadın olman yeterince dikkat çekiciydi. Sonra bizi dinlediğini farkettim. Ve bu konuyla ilgileniyor gibiydin. Bardan hızla çıkınca seni takip ettirdim. ""Merhaba !"
Orta boylu , hafif şişman bir adam aradan çıkarak bana el salladı. Demek peşime düşen adam buydu.
" Sen ! Sana araba çarpmak üzereydi ve ben seni kurtardım ! Ama sen ... Sen ! Adi herif !"
Adama doğru tükürdüm.
"Tanışmış olmanız da ne hoş." Diyerek çirkin bir kahkaha attı Petro denen şerefsiz.
"Jonathan seni takip etti. Evini böylelikle öğrendik. Takip ettiği gün boyu herhangi bir şey olmamış. Eve gelen giden olmamış. Böylelikle hala hayattasın ama dediğim şeyde çok ciddiyim. Eğer peşimize düşen olursa seni bulurum."
"Sizin gibi adamlarla işim olmaz. "
"O zaman Garrison gibi yerler senin için yanlış seçim güzelim."
İgrenerek baktım yüzüne. Şakası yoktu belliydi.
"Evime gitmek istiyorum."
"Jonathan sana eşlik edecek." Başı ile hareket yaptı ve Jonathan beni ayağa kaldırdı. Omzumdan itekleyerek arabaya bindirdi.
Öyle sandılar ama ben onlardan korkmamıştım. Geçmişimi , kim olduğumu bilmiyorlardı.
Evin önüne geldiğimizde hızla arabadan indim. Jonathan da arkamdan inerek yanıma geldi.
Sırtımdan bir darbe vurdu ve yere düşürdü. Yere düştüğüm zaman da birkaç tekme attı ve arabaya binerek uzaklaştı."Pislik !"
Zar zor yürüyerek eve girdim ve hemen odama çıktım.
Ardından geçen bir gün , tekrar beni tehdit etmelerinin düşüncesi vardı beynimde. Biraz paniklememe sebep olmuştu bu durum. Korku değildi ama işler büyürse Churchill , başımı ağrıtırdı.
Sandra , kimseyi görmediğini söylemişti, içim biraz rahatlamıştı.
Arthur'a anlatmıştım ama olaya dahil olmak istemiyordum.
Buna rağmen ertesi gün , Thomas Shelby'i görmek istemiştim."İyi görünüyorsunuz. Burayı sevmiş gibisiniz."
"Pek bildiğim yerler değil."
"Öğreniyorsunuz o halde. "
Gülümsedi.
"Yardım etmeyi kabul etmişsin. "
"Tanık olduğum şeyleri söyledim sadece. Pek yardım sayılmaz."
"Korkmuyor musun ?"
"Korkup , susmam mı gerekiyor ? Benden yardım isteyebileceginizi siz söylemişsiniz. Korkmam gereken bir durumsa neden dahil ettiniz beni ?"
"Buna hevesliydin."
"Saçmalık!"Güzel gözlerinden bir duygu geçti. Bu tarzda bir adamda sıkça rastlanacak bir duygu.
"Saçmalık? Asıl saçmalık nedir , sana söyleyeyim ; işin olmadığı halde ,araya birilerini koyarak birşeylere müdahil olmaya çalışmak. İşte tam da saçmalık , bu !"
"Anlayamadım?" Kaşlarımı çatarak baktım.
"Polis değilsin, dedektif değilsin . Ne diye beni sorgulamaya geldin ? "
"Evet , değilim. "
"Çavuşu tanıyorsun ve ona yardım ediyorsun."
"Evet ,bu da doğru."
"Anladığım şey , onlardan biri olmadığın halde tanıdıklığa dayanarak bu işe bulaştığın. Anlamadığım şu; tüm aynasızlar benim burada kalmam için lehime birşey yapmazken , sen bana yardım etmeyi seçtin. Neden ?"
"Bay Shelby , biraz daha devam ederseniz , bunun bir hata olduğunu düşünmeye başlayacağım."
"Bu zaten bir hata."
"Ah Tanrım ! Kafanız mı güzel ? Ne istediğinizi anlamış değilim." O sırada ayağa kalkmış bir sağa bir sola dolanıyordum.
"Yardım etmeyince kardeşlerinizden tepki görüyorum, yardım edince de hata oluyor. "
"Bu arada , Thomas , Tommy , Tom... Herhangi birini seçip, o şekilde hitap edebilirsin. "
"Adınız umrumda değil ! O adamlar beni takip etmiş ! Evimi biliyorlar. Beni kaçırdılar ve tokat attılar ! Sizin dahil ettiğiniz bir şey bu ! Sizin yüzünüzden neden bunları yaşıyorum ki !"
"Arthur sana silah doğrulttu mu ?"
"Ne ?"
"Yardım etmen için."
"Hayır !"
"O halde bir zorlama yok demektir."
"Siz... Kafayı yemişsiniz ! "
Hızla kapıya vurdum ve gardiyanın kapıyı açmasını bekledim.
Sabırsızca beklerken arkamda durmuş , beni izlediğini hissediyordum.
"Enda..."
"Ne var ?" Yüzümü ona döndüm.
"Kötü zamanımda yanımda olan kimseyi iyi günümde unutmadım."Haklıydı , beni zorlayan olmamıştı. Ben kendi isteğim ile bu işe bulaşmıştım. Gazetede onun adına cinayet suçlaması olduğunu görünce , kesinlikle öyle olmadığına inanmıştım.
Çocuklara öyle güzel gülen adam , keyfine birini öldürmezdi.
Papaz'ın hakkında biraz araştırma yapılsa onun ne kadar pislik bir adam olduğu anlaşılırdı. O durumda da Shelby'e teşekkür etmek gerekirdi. İşin aslını kimse kurcalamamıştı.
Thomas Shelby elbette bir şekilde oradan çıkacak ve yapanlara hesap soracaktı. Bense bu süreçte ne yapabiliyorsam yapacaktım. İyi işler yapan iyi bir adam değildi belki ama haksız yere de orada kalmayı haketmiyordu.
İşte benim en zayıf yönüm, görmezden gelememek. Haksızlık varsa kanıtlamak için elimden geleni yaparım."Bu arada adımı nereden biliyorsunuz?"
Gardiyan kapıyı açmış çıkmam için bekliyordu.
"Benim ofisime kadar elini kolunu sallayarak gireceksin ve bunu görmezden mi geleceğim ? Kim olduğunu merak ettim sadece. Küçük bir araştırma diyelim."
"Hakkımda hiçbirşey bulamazsınız. Bulacağınız tek şey adım soyadım olurdu zaten."Bulamazdı çünkü herşeyi çok iyi kamufle etmiştim. Gerçek bağlantılarım sır gibiydi.
"Bulamadım doğru ama ortak hatalarımız olduğunu hissediyorum Enda."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Set Free or Kill // Thomas Shelby
FanfictionKız , oturduğu tekli koltukta , şöminenin verdiği ısı ile esneyerek biraz daha yayıldı. Elinde tuttuğu , külü yere düşmek üzere olan sigarasından bir nefes daha çekti. Başını biraz daha sola çevirerek yan tarafında oturan adamın buz gibi bakan mavi...