Taraf

287 23 0
                                    


"Sorun yok Frankie. "
"Bunca zamandır beraber çalışıyoruz Enda , bana kırılmanı istemedim asla."
"Boşver bunu. Vanessa ile aranız nasıl?"
"Vanessa gitti. "
"Nedense şaşırmadım. Neyse , sen de atlatmış görünüyorsun."
"Seninle konuştuktan sonra , ona bahaneyle bir iş verdim. Evden gidince de evi aradım. Kolyeyi buldum. Haklıydın... Sonra telgraf buldum. Vanessa, eski kocası  ile iletişim halindeymiş zaten. "
"Yeterince senden geçinmişti. Ona değerli birşey verdin mi ?"

Frankie önce düşündü , birkaç saniye sonra aklına ne geldiyse gözleri büyüdü. Ardından bakışını yere çevirdi.

"Franki ? Seni kandırmış olmasın diye , merak ettiğimden soruyorum." Yanına yaklaşıp başını yukarı kaldırdım.
"Ne ? Ne verdin ? Yoksa... Benim sana verdiğim yüzüğü ..."

Böyle birşey yapması beni sinirlendirirdi.

"Ciddi olamazsın ! O yüzüğü ona mı verdin ? "
"Gördü ve çok beğendi. Hediye ettim."
"Sana hediye verilen birşeyi , sırf beğendi diye başkasına mı hediye ettin ? Gerçekten bir sebep olabilir mi bu ! Saçmalık! "
"Enda , söz veriyorum yüzüğü geri alacağım ondan."
"Onemi yok Frankie ! Bırak onda kalsın. Sen zaten gözden çıkarmışsın. "
"Çok üzgünüm..."
"Klasik erkek beyni , şaşırtmadı. Herneyse duyuyorsun ya telefon çalıyor. İzninle işime döneceğim."
"Enda-"
"Susan sana eşlik etsin kapıya kadar. "

Ardından yukarı kata çıktım ve telefonu açtım.

"Merhaba Enda."
"Polly ?"
"Şaşırdın değil mi ? Senin Birmingham'da olduğunu Charlie söyledi. "
"Ve sen de beni özleyip sesimi duymak istedin ?"
"Seni uyarmak için aradım Enda. Tommy , Charles ile alakalı olan şeyi öğrenmiş. "
"Ne ? Nasıl?"
"Seni ziyaret etmek amacı ile Liverpool'a gitmiş , sen orda yoksun tabii. Birmingham'a döndü tekrar , aynı günün akşamı ona telgraf gelmiş. Telgrafta yazıyordu herşey."
"Sen telgrafı gördün mü?"
"Maalesef... Tommy'nin yüz ifadesini görmeliydin. Yıkıldı..."
"Tanrım !"
"Tanrı birşey yapamaz bence. "
"Ne olacak şimdi ?"
"Enda , duygularda asla yanılma payım yoktur. Senin Tommy'e olan hislerinden asla şüphem yok. Ve dün çok net anladım ki Tommy de aynı duygulara sahip."
"Beni seviyor yani ?"
"Hem de çok ve gerçekten. Ama o hali... Yani Tommy , mantıklı bir adamdır ama oğlu konusunda çok hassastır. Bunu kabul etmeyecektir."
"Beni öldürecek mi sence ?"
"Korkum , öldürmesi değil Enda . Korkum senin ölmek için yalvarman."
"İçim çok rahatladı şimdi sağol Polly! Herneyse peki kimden gelmiş telgraf ? İsim ya da herhangi bir ipucu var mı?"
"İsim yok , adres yok , sadece Liverpool olduğunu biliyoruz."
"Liverpool'dan gönderilmiş ha ? "
"Evet. Sen mi gönderdin ?"
"Tabii ki hayır ! Tommy beni mahveder. Bunu neden yapayım? "
"Ne bileyim , kendini öldürtmek istemiş olabilirsin. Kim olabilir ki? Liverpool da tanıdığı olan sensin."
"Benim bir fikrim var Polly. Haber verdiğin için teşekkür ederim."
"Evden çıksan iyi olur Enda , Tommy çok öfkeli. Hatta şehri terketsen daha iyi."
"Bir çaresine bakarım elbet. Görüşürüz."

Tahminime göre , bu telgrafı Mosley'den başkası göndermemiştir. Mosley'i arayıp hesap sormak gereksiz olurdu. Çünkü olan olmuştu. Benim önceliğim Tommy'nin elinden nasıl kurtulacağımı bulmaktı. Birkaç saat geçmişti. Susan , akşam yemeğini hazırlamış ve masaya gitmem için bekliyordu. Bense odamda sağa sola dönüp bir çare düşünüyordum. Uzun düşünmeler sonunda boşuna kafa yorduğumu düşündüm. Tommy ile yüzleşmek en doğrusuydu. Belki de beni öldürür, bu sayede boktan hayatıma değer katmış olurdu.
Susan , kaçıncı kez gelmişti odaya bilmiyordum ama kapıyı açtığı an söylenmeye başladım.

"Yeter Susan , geleceğim dedim ya azıcık sabırlı ol !"
"Efendim , telgraf geldi size. Onu getirmiştim."
"İyi masaya bırak o zaman."

Susan cevap vermedi. Kapının kapanma sesini duydum. Derin bir nefes alıp arkamı dönüp telgrafı aldım.

 Set Free or Kill  // Thomas ShelbyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin