22.Bölüm : Keder

36 33 5
                                    

22.Bölüm : Keder

"Korkunun ecele bir faydası yok Galip Bey, ben ararım!" diyerek bir yiğitlik sergilemiştim fakat ben de kokuyorum böyle bir haberi ona vermekten. İçten içe herkes korkardı.

"Alo," dedim önce karavandaki telefonu arayarak.

"Komiser Mert, buyurun Cihat Bey."

"İçinde olduğun karavanda bir kadın olacaktı, hala orada mı acaba?"

"Evet efendim, siz gittiğinizden beri karavanda dört dönüyor kocası bulunsun diye. Sahi, ondan bir haber var mı?"

"Bana verir misin kadını?"

"Tabii." dedi ve kadını çağırdı telefona.

"Bir haber mi var polis bey?" dedi hızlı hızlı konuşup telaşlanarak.

"Bir haber var ancak duyduktan sonra sakin kalmanızı istiyorum."

"Ne oldu beyefendi, kocam mı öldü?"

"Biraz daha konuşup vaktimizi boşa harcarsak ölecek, kocanızın kan grubunu biliyor musunuz?"

"Ne? Ne oldu?"

"Hanımefendi, bunları daha sonra da konuşabiliriz. Kocanızın kan grubunu bliyor musunuz?"

"A Rh pozitif. İyi mi kocam, nerede?"

"Kocanız bir kaza atlattı fakat sağlık görevlileri gerekli işlemleri yaptılar. Şimdi de acile götürmek için mağaradan çıktılar."

"Nereye gidiyorlar?" dedi kadın oldukça doğal şekilde endişelenerek.

"Şehir merkezine gidiyorlar efendim." Telefon hızlı bir şekilde kapanmıştı suratıma. Arama-Kurtarma faaliyetleri bu vakit itibariyle bitmiş, hastanın tedavisi için hastaneye, burada ölen on üç Türk askerimizin naaşları da memleketlerine gönderilmişti. Aralarından sapasağlam çıkan Faik ise eğitimine devam etmek için başka bir kışlaya alınmıştı. Eşi, sevgilisinin durumunu öğrenir öğrenmez hastaneye gitmiş, birkaç operasyondan sonra sağlığı yerine gelmişti. Tam çıkacakları sırada bir kalp krizi geçirip öldüğü haberi yansıtılmıştı medyaya. Tüm medya, bu esrarengiz kalp krizini konuşmaya başlamıştı. Biz, kendimizden parça koparırken sevgilisi de ölüp ölüp dirilmişti adeta. Sanki cehennem ateşinde yanıyordu yüreği. Yalnız onun değil, tüm Türkiye'nin yarasına tuz basılmıştı. Konferanslar, müzikaller, konserler ve sinema gibi sanatsal faaliyetler ülkede yas oluşması nedeniyle bir süreliğine ara verilmişti.

Şırnak'ın bütün sokaklarına siyaha boyanmış Türk bayrağı asılmış, reklam panolarında da ölen on dört Türk askerimiz yer alıyordu.

Ülkede sanki bir kriz çıkmışçasına bir hal vardı. Çocuklarsa her şeyden bir haber olan biteni idrak etmeye çalışsalar da tam manasıyla kavrayamıyorlardı başlarına geleni. Suat'ın bir kız çocuğu varmış üstelik. Adı da Ebru... abasının kaybolduğunu biliyordu ancak emanet edildiği yerde televizyondan haberleri izleyemedikleri için çocuk bilmiyormuş babasının öldüğünü. Emanet edilen aile ise durumu bildikleri halde kıza yalan söylüyorlarmış. Kızın bildiğine göre babası, kayboldukları mağarada bulunmuş ve eğitimine devam ediyormuş.

İçinde bulunduğumuz polis teşkilatı için de bu konu bizim için burada kapanmış oldu her ne kadar üzülsek de ağlasak da içimizden parçalar kopsa da... 

BÖLÜM SONU

(Bu konu daha kapanmadı, en azından bunu bilebilirsiniz.)

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin