65.Bölüm : Adım Adım

16 16 0
                                    

65.Bölüm : Adım Adım

  Birkaç dakika sonra anca kendimize gelebilmiştik bu görüntülerin ardından. İkimiz de hala ekranda oynayan kamera kaydına bakıyorduk.

  "Bu nasıl bir deliliktir. Bildiğin, bildiriyi okuyan teröristleri tepeden aşağıya doğru atıvermişler."

  "Yine de bir şans var efendim." dedim en kötünün bile bir iyisi olduğunu hayatta motto edinmiş biri olarak.

  "Ne?"

  "Ölmemiş olabilirler. Görmüyor musunuz ne kadar tepeden atılmışlar."

  Sen benle dalga mı geçiyorsun, bundan gerçekten zevk alıyorsan başka biriyle bu tarz diyaloglara girmeni tavsiye ederim. Bu yol olmadı. Başka bir yol olmalı."

63.Bölüm : Konsey Toplanıyor Bölümü Devamı Konseyin Devamı ve İzlenecek Yol Haritası

  "Anlaşıldı başkanım!" dedim heyecanla. Planımızda en ufak bir mantık hatası yoktu. Sadece bölgelere erken gitmemiz gerekiyordu. Resul'le beraber iki tane görevimiz olduğu da söylenebilirdi. Öncelikle özel harekatları ve birkaç uzman askerimizi savaşın yapılacağı bölgeye götürecektik. Biz asla olaya müdahale etmiyorduk birinci aşamada. İkinci aşamaya geçecek olursak tekrar Kışla'ya geri dönüp uçak değiştiriyorduk. Başkanın uzun uzadıya anlattığı yol haritasından elde ettiğimiz verilere göre Irak'ın içindeki ve Türkiye'yi Irak'a bağlayan boru hattına hakim olacaktık.

  "Benim gerçekten bir şey takıldı aklıma."

  "Buyur Faik, seni dinliyorum."

  "Boru hattına nasıl gireceğiz? Yani bir insan borunun içine giremeyecek kadar büyüktür." Başkana sorduktan sonra Resul baktı ters ters ve uzun bir şekilde.

  "Sen salaksın!" dedi elini masaya koyarak Başkan da elini burnuna götürerek susmasını istedi Resul'de. "Ne var yani başkanım, bu salak! Hatta sen tam süzme bir salaksın!"

  "Şakalaşmanızı derhal kesin ve şimdi söylediğim yerlere gidin!" dedi ciddileşen Zekeriya Bey.

 "Nereye efendim?" dedim anlamayıp gözlerimi dört açarak.

  "Savaştan önce bölgeye gitmenizi istiyorum. bizzat kendinizin de bölgeye hakim olmanız daha yararlı olur."

***   

  "Belki," diye içimden söylediğimi sanırken başkanın tepkisiyle ayıldım.

  "Ne, ne buldun?!" diye parladı ağzımdan çıkacak şeyi bir çıkış yolu olduğunu düşünerek. Ki eğer hayatımdaki bütün şansı bunla harcarsam öyle olacaktı.

  "Gizem nasıl kaçırıldı?"

  "Raif, Allah aşkına eve gider misin?"

  "Hayır, dalga manasıyla söylemedim. Onu nasıl kaçırdılar biliyor muyuz? Bir anda oluverdi her şey. Ya konuşmasını bitirince kıyafetinin cebine koyduysa o telsizi? Bu bizi ona götürmek için yeterli bir seçenek."

  "Saçma, tamamen saçma!" dedi kınayarak düşüncemi.

  "Niye? Sonuçta güçlü bir ihtimal. Ayrıca hiç araştırmadık ve böyle bir şey de aklımıza gelmedi."

  "Kızı dövmüşlerdir. Elbette düşmüştür telsiz yere."

  "Bakın, siz de hata yaptınız." Sağ ayağını sol ayağının üzerine attı bu anda Zülfi Bey.

  "Ne hatası?" dediğinde şaşkınlığı her yerine yayılmıştı.

  "Elbette dediniz. Bir kesinlik belirttiniz, olayın tam akıbetini anlamayarak."

  "Bak bakalım." dedi sonunda kabullenerek.

  "Kodunuz?" 

  "Söyledim ya," dedi itiraz ederek ve ben de kısa bir beyin fırtınasıyla dediği kodu yazdım ekrana. Aslında oturum açmadan da yapabilirdim fakat bu kadar detaylı ve doğru göremezdim. 

  "Çıktı mı?"

  "Henüz girdim, hemen bakıyorum başkanım," dedim elimi gözlüğümün kenarına götürerek. İçerisinin fazla sıcak olmasından dolayı biraz buhar yapmış, beni rahatsız etmişti. Sağ elimle fareyi kontrol ederken sol elimle de gözlüğü çıkarıp attım.

  "Evet," diyerek ortamın gerilimini arttırdım.

  "İşte bu be! Biliyordum!" dedim bileğimi bir ileri bir geri götürüp havaya kaldırarak.

  "Şaka!" Başkan da gözlerine inanamayarak oturduğu sandalyeden kaldırıp metrelerce ileriye doğru attı sevincinden.

  "Bölgeye gönderdiğimiz adamları ve savaş uçaklarını hemen geri alalım ve az sonra MİT binasına göndereceğim koordinata çok sayıda ama izini belli etmeyecek şekilde silahlı insansız hava araçları gönderelim. Savaştan önce Gizem'i almayı başarırsak oldu bu iş!"

Bölüm Sonu

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin