89.Bölüm : Kapının Güvenlik Sistemi

10 5 0
                                    

  89.Bölüm : Kapının Güvenlik Sistemi

Ben, diğerlerinin önüne geçerek sağ elimi sol omzuma doğru vurup başımı eğdim. Eh, diğerleri de yabancı millete mensup olduklarından dolayı ne yaptığımı tam idrak edemediler. 

  "Ne yapıyorsun?"

  Gizem de sağına soluna bakıp bir şeyler almaya çalışıyordu fakat dokunduğu her şeyden geri çekiyordu elini.

  "Hiç." dedim uydurarak.

  "Yeme bizi, istersen büfeden Türk lokumuyla kayseri mantısı da alıp sunalım önlerine."

  "O iş my!" dedim.

  "That job is mine! Bir daha, benim arkamdan tekrarlayacaksın. "That job is mine!"

  "Çok mu komiğinize gitti Gizem Horgan hanımefendi?" dedim Raif'in söylediklerinin ardından kıs kıs gülen Gizem'e.

  "Hı," dedi ağzının ve burnunun yerini değiştirerek.

  "Arkadaşlar daha fazla oyalanmayın dört buçuk dakika içinde çıkmış olmanız gerekiyor bulunduğunuz temizlik odasından. Ayrıca, Buğra oralarda mı? Hiç sesi gelmiyor, normalde çok konuşurdu."

  "Buradayım!" diye bağırdı son sesle. "Onların yanında değilim. Az sonra hostesler çıkacak. Hostesler çıktıktan sonra da pilotlar ayrılacaklar odalarından. Devreye Amerika, İngiltere ve Türk MİT üyeleri devreye girip uçağı dezenfekte etmeleri gerektiğini söyleyecek. Siz de genelgeyi yazıp yayımladıktan sonra ben de onu göstererek içeriye alacağım onları. En sonunda da herkes uçağa binmiş olacak."

  "Peki bu planda tam olarak senin işlevin nedir?"

  "Akıllım, pilotları ve diğer hostesleri içeriye almak için de birileri gerekiyor ya... Hani, o manadan. Bir de hosteslerle pilotlar uçağa dönüş yaptıklarında inandırıcı olması niyetiyle yanımızda yedek olarak gelen çalışanlar, ellerindeki dezenfekten tüpleriyle uçaktan ayrılacaklar ki planımız sorunsuz bir şekilde işlesin."

  "Okey!"

  Hemen odayı taramaya başladım. Aklımızda olan dezenfekten tüplerinden vardı burada bolca. Şöyle bir saydığımda yedi kişinin olduğunu görerek aldım tüpleri. Her birine teker teker dağıtırken İngiltere MİT üyesi "Hani bana?" der gibi üzerini işaret etti. Daha doğrusu yakasından beline kadar elini sürttü.

  "Başka bir şey istiyor olmalı."

  "Yine zeka alev alev."

  "Clotthes." demişti ama çok güçlü bir İngiliz aksanı kullandığı için çok farklı algılanıyordu. Gizem' e döndüm.

  "Görüyor musun?"

  "Neyi?"

  "Adam bu yaşına gelmiş külotunu benden istiyor."

  "Ne külotu, anlamadım ne demek istediğini." Bir yandan da tüpü arkasına takamadığı için sinirlenmeye başlamıştı hafiften.

  "Pardon, yanlış söyledim zaten. Külot değil, kıholt."

  "Clothes," dediğinde aksanı daha da artmıştı.

  "Benden sonra tekrarla." deyip durdum. "Repiğt aftır miğ, külot!"

  "Ula adam ne yapacak külotu?" diye çıkıştı sonunda doğru bir şekilde takmayı başarmıştı sırtına tüpü.

  "Külot değil, kıholt. Aman," diye bağırıp devam ettim. "Ne yapıyorsanız yapın, şuradan da kıyafetleri alıp çıkalım. Konuşalım derken epey vakit kaybettik."

  "Arkadaşlar, A kapısından bir düzine temizlik görevlisi bulunduğunuz odaya doğru geliyor. Elinizi çabuk tutun."

  Hayır, hayır. Şimdi olamaz."

  "Efe ve Gizem, ellerini çok hızlı tutun. Bir düzine insan şu anda temizlik biriminin olduğu koridora giriş yaptılar."

  Kıyafetler nerede ya!" diye söylendim sinirden. Tabii o an elim ayağım yer değiştirmişti. On saniye bir saniyeymiş gibi hızlıca geçivermişti. İşte, o an anlamıştım zamanın nasıl su gibi geçtiğini.

  "Raif, bir şeyler yap, olmayacak yoksa plan."

  "Deniyorum ağabey, az önce kolayca sızabildiğim kapının güvenlik sistemine girip şifreyi değiştirmeye çalışıyorum. Sonsuza kadar olmasa da on dakikalığına zaman verir size."

  "Aslansın, kaplansın hatta insan bile değilsin sen," diyerek bir yandan masa başında bilgisayardan bizim işlerimizle uğraşan Raif'e gaz vermiş bir yandan da dezenfektan yapacak olan ekibin yani bizim giyeceğimiz beyaz tulumları ve gaz maskelerine benzeyen koruyucu aletlerin nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum. Ama biliyorduk ki görevliler kapıya çok yaklaşmışlardı.

Bölüm Sonu

  

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin