48.Bölüm : Yer Tayini

26 24 0
                                    

  Dalya yanımdan gittiğinden beri neredeyse yarım saat geçmişti ve ben, bölge tayini etme yolunda büyük bir adım atmıştım. Neredeyse çok az kalmıştı. Irak'ta zaten en işlek iki tane otobüs garı vardı. Üstüne üstlük dinlediğimiz ses dosyalarında bir simitçi ağabeyin bağırması da duyulmuştu ve bunu Türkçe olarak yapmıştı. Elimizdeki yer olasılıkları zaten hemen beşe inmişti. Kafamdaki tek soru, acaba bu videoyu saldırıya geçecekleri yerde çekip çekmemiş olmalarıydı. Ben bir terörist olsam, ki düşüncesi bile çok kötüydü, savaş bildirgesi videosunu nerede çekerdim? Tuzağımın yanında mı, yoksa oradan bağımsız yerde mi?

  Peki, ya Türkçe bağıran simitçi ağabeyimiz bir oyunsa? Ya orası Türk bölgesi olmayıp sadece video için oraya geldiyse? Ama ses dosyalarında sadece bu7unun bir simitçi olmadığını da söylemişti Dalya. Ya dediğinde haklılık payı varsa, ya orada bir simit fabrikası varsa? Ki, bence çok büyük ihtimalle o bölgede fabrika vardı. Hem otobüs garı vardı hem de yolun zaten işlek olmasıyla birlikte otobüs ve tır kornoları birbirinin peşini asla bırakmıyordu.

  Tüm bu kafa karıştıran soruların cevabını öğrenmek için internetten harita uygulaması açıp Irak'ın uydu görüntüsüne eriştim. Önce otobüs garına göre arama yaptım.  Burada bir sürü otobüs arı çıkmıştı ancak biraz önce de bu uygulamadan arama yaptığım için hemen en işlek iki otobüs garının olduğu bölgeyi dijital kalem yardımıyla taradım.  Bu iki bölgeden birisinin adı Koant, diğerinnin adı da saldırı planı hazırladıkları Nasamo bölgesiydi. Ayrıca burası Türk bölgesi olup Türkçe biçimde bağıran simitçi ağabeyimizin de gerçek olabileceğini doğruluyordu. Nasamo bölgesinden ayrılıp Koant tarafına geçtim haritada. Burada da her ne kadar otobüs garı olsa da Nasamo'nunki kadar işlek olduğu söylenemezdi. En işlek ikinci otobüs garı demek daha doğru olabilirdi sanırım. 

  Öte yandan Koant bölgesinde bir simit fabrikası vardı, az önce haritadan Nasamo bölgesine baktığımda bu tarz bir şeye rastlayamamıştım. Ya Dalya haksız çıkıyorsa? Ya bir simit fabrikası değil de seyyar bir satıcı sokakta ekmek parası kazanıyor olsa? Hem bir insan koskocaman simit fabrikasının önünde neden seyyar şekilde simit satsın ki? 

  "Yeri bulduğunu sanıyorum," diyerek sinsi sinsi yanıma yaklaştı Zülfi Bey. Burnumu biraz çekip duygusal moda girmeye çalıştım her ne kadar başarısız olsam da ancak o sanırım yemi yutmuştu. 

  "Nerede kafan allak bullak oldu?"

  "Ses dosyasını inceledim,"

  "O da nereden çıktı?" dedi neredeyse ayda yılda bir gözüne taktığı gözlüğün kenarlarıyla beraber camını bir bez yardımıyla silmeye çalışırken.

  "Okutup üzerine videosunu çektikleri savaş bildirgesi bir photoshopmuş. Yani arkada aslında yeşil perde yokmuş. Dışarıda çekip görüntüsünü yeşil ekrana bırakmışlar."

  "Bunu da inceledin ve ses engelleyici mikrofon kullandıklarını öğrendin, değil mi?"

  "Aslında sadece ben değil, biraz Dalya'nın yardımı olduğunu söyleyebilirim. Her neyse, kafamda iki tane olası yer var ancak ikisinde de çekme ihtimalleri yarı yarıya. Hani bir para atarsın ve ya yazı ya da tura gelir ya, aynı bu ihtimale sahip şu an kafamdaki iki bölge."

  "Bana da söyle, belki yardımım dokunur," dediğinde sesinin kadifeden bir farkı olmadığını anladım. Yaklaşık bir ya da bir buçuk saat öncesindeki bağırma ve çağırması bitmiş sesi de bir bebek gibiydi. Ancak bu Gizem'in hala tehlikede olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. 

  "Tabii," dedim yine esneyerek. Bugün ilk defa bu kadar esnemiştim. Aslında yorgun da değildim ya da ayran da içmemiştim ama içim geçiyordu durmaksızın. 

Bölüm Sonu

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin