52.Bölüm : Hedefi Zorlama

18 15 0
                                    

 Oylamayı unutmayın.

52.Bölüm : Hedefi Zorlama

 "Ah, tamam. Sıkma elimi!" diye feryat etmeye başladı Gizem, yanındaki maskesinden dolayı tanımadığı teröriste karşı. Teröristse onun kız olduğuna aldırış etmeden bağladıkça bağlıyor, sıktıkça sıkıyordu Gizem'in eline geçirdiği halatı. Beş dakika öncesine, yalnızca beş dakika öncesine gitmek için nelerini vermezdi Gizem.

  MİT'ten gelecek olan Silahlı insansız hava araçları etkisiz hale getirilmişti. Teröristlerin buraya sadece arabayla gelmediğini beş dakika önce anlamıştı. Her ne kadar bariyeri indirmiş olsalar bile terör örgütleri o bariyeri aşmayı başarmışlardı. Kışla'dan çıkarttıkları savaş uçağı da sanki uzaydan Dünya'ya geliyormuşçasına gecikmişti. Silahlı insansız hava araçları da terör örgütünün savaş uçaklarına dayanamayıp yere çakılmıştı. Belki de uzaktan kumada eden kişiler başarısızdı bunu bilemezdi Gizem. Sonuç olarak şu an terör örgütünün arabasının içindeydi. 

  "Neden gitmiyoruz?" diye bağırdı sonunda teröristin elini bırakmasının ardından.

  "Çok konuşma, başımın etini yiyorsun."

  "Sana ne be! Ne yapacaksınız bana?"

  "Seni rehin olarak kullanacağız küçük, tatlı ve bir o kadar da korkak sevimsiz şey."

  "Bir insan hem sevimsiz olup hem de tatlı nasıl oluyor acaba?" diyerek teröristin üzerine gittiği sırada onun ağzından çıkan ilk cümle beyninin içinde yankı yapıp durdu bir süre boyunca.

  "Ne? Koskoca MİT üyesi Gizem Horgan'ı rehin olarak mı kullanacaksınız? Sizi gebertirler ama ha!" diyerek çok rahat davranmaya başladı Gizem, bir an kendi de bu rahatlığına bir anlam veremedi. 

  "23,  seni ve rehineyi istiyorlar." dedi araca binen diğer görevli. Benim elimi az önce bırakan terörist yeniden sıkıca tuttu ve sürüklemeye başladı elimle beraber bedenimi.  Tam aracın kapısından otobana çıkaracakken duraksadı ve aracın içine baktı.

  "Olmaz! Bant verin!" dedi terörist çok kötü bir Türkçeyle. Aracın arka tarafındaki teröristlerden birisi elinde koli koli bantla beraber aracın kapısına doğru yöneldiler. 

  "Geç!" diye bağırdı birden bana karşı terörist.  Canımın daha fazla yanmasına müsaade edemezdim ve karşı koymadan yeniden araçtaki koltuğa attım bedenimi. Diğer teröristin verdiği bantlardan bir tanesini açtı ve sıkıca ağzıma yapıştırdı.  Yerde duran ve elimi bağlarken fazla görüp attığı halatı yeniden eline alıp önce ağzıma ardından da daha sağlam olması amacıyla kafamın arkasında doğru geçirip bağladı. En sonunda bir kat daha bant sarıp ayağa kaldırdı beni.

  "Savaş uçak, ve insansız hava araçları hazır değil?" dedi çok çarpık Türkçeyle beraber. Terörist kafasını sallayarak karşılık verdi ona. Aracın tavanının arasındaki dolap gibi aralığın içinden tabanca aldı ve bana doğru tuttu.

  "Ne yapıyorsunuz?!" dedim çığlık atarak. Ağzıma geçirdikleri halat yüzünden tam olarak ne dediğimi duyup duymadıkları arasında şüphelerim vardı.

  "Amacımız seni öldürmek değil, ya da senin kılına zarar vermek değil. "Seni kullanacağız, senin sayende hedefe ulaşacağız. Sakın bir terslik yapmaya kalkışma!" diye açıklama yapan bir Türk askeriydi. Arabanın içinde teröristlerin arasına karışan bir Türk askeri vardı. Bunu, giydiği üniformanın yakasında duran Türk bayrağı sayesinde anlamıştım. Hızlı hızlı araçtan dışarıya çıkardılar beni. Arabanın içinden dışarıyı görememiştim perde çektiklerinden dolayı fakat bakıyorum ki bomboş olan yolun her bir metre aralıklarla araçlarla çevrildiğini gördüm. Havadaysa büyük sesler vardı. Savaş uçakları ve silahlı insansız hava araçlarının çıkardığı yoğun ses kirliliği kulak zarımı fena halde zorluyordu. 

  Benim sağımda ve solumda duran iki terörist önce pozisyon almaya çalışılar. Tam olarak nerede durmaları hakkında fikir sahibi olmadıkları için uzun bir süre git-gel yaptılar bir bölgede. Ardından bulunduğumuz bölgenin açıklama yapmak için uygun olduğunu ve hiçbir tehlike oluşturmadığını kabullendikleri vakit büyük kameralar geldi tam önümüze.

Bölüm Sonu


KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin