3.Bölüm : Haber

102 57 13
                                    

  3.Blüm : Haber

"Oldu mu bu anne?" dedi kızım üzerindeki kıyafeti giydikten sonra mağazanın aynasında üstüne, başına bakarak.

"Olmaz olur mu? Çok güzel olmuş."

"Babam olsa ne derdi?"

"Senin baban zaten var. Yalnızca şimdilik gelemiyor yanımıza."

"O ne demek anne?" diye sorduğunda aynanın arkasında duran küçük koltuklardan birisine oturttum. Kendimde onun dizlerine çöküp tek ayak üzerinde bekledim.

"Senin baban nasıl birisi biliyor musun?" Kafasını "hayır" anlamında iki yana salladı. "Senin baban, milleti için silah tuttu. Devletimize gelebilecek her zarardan korumak için savaşıyor. Sen rahat uyu diye, gözün arkanda kalmasın diye ve en önemlisi teröristlerin devletimize zarar vermesin diye arkadaşlarıyla savaşıyor."

"Gerçekten tabii. Babanın çok önemli ve çok özel bir işi var. Hem zaten işi bittikten sonra yanına gelecek ve bir daha yanımızdan ayrılmayacak."

"Ne zaman gelecek?"

Sorusu üzerine içim bir garip olmuştu.

"Altı ay sonra."

"Çok varmış ama!" Sonra gözleri doldu Ebru'nun.

"Hayır bir tanem, hiç de çok değil"

"Yatacağız, kalkacağız ve sonra gelecek mi?"

"Çok fazla yatacak ve kalkacaksın. Sonra baban bizim yanımızda olacak."

"Yemek yemek istiyorum anne."

"O üzerine giydiğin kıyafeti çıkart, kendi kıyafetlerini giy ve üzerindeki kıyafeti satın alalım. Başka da bir işimiz kalmıyor zaten." "Sonra ne yapacağız?"

"Senin dün istediğin hamburger var ya..."

"Yapacak mısın?" dedi sevinip ellerini şaklatarak.

"Hala isti yorsan neden olmasın?"

"Evet istiyorum!"

Mağazadan çıktık, Ebru'nun üzerine giydiği elbiseyi satın alarak. Sonra söz verdiğim gibi hamburger yapmak için bazı malzemelere ihtiyacım vardı. Köşenin başında ve aynı zamanda evin üst sokağında olan zincir marketlerden birisine girip hamburger ekmeği, marul, domates ve Ebru'nun istediği içeceklerden aldım. Kendime de şekersiz kola aldıktan sonra eve çıktık.

"Üzerini değiştir hemen. Ben de hamburgerini yapmaya başlayayım."

"Ne kadar yapacaksın anne?"

"Pakette sekiz tane hamburger ekmeği var. Ne kadar yemek istersin."

"Hepsini!"

"E, ben ne olacağım? Ben yiyemez miyim?" dedim gülerek.

"O zaman dört tanesi senin, dört tanesi de benim. Kardeş payı olsun, olur mu?"

"Olur kızım olur," diyerek güldüm ve mutfak lavabosunda ellerimi yıkadıktan sonra poşetteki hamburger ekmeklerini birer birer çıkardım. Alt dolaplardan bir tanesinde duran tost makinesini tezgaha koyarak ısıtmaya başladım. Alışveriş merkezine gitmeden önce buzluktan çıkardığım hazır hamburger köftelerini kontrol ettim. Buzları tamamen çözülmüştü. Birer birer ekmeklerin arsına attım.

"Domates ister misin?"

"Evet isterim!" diye bağırdı odasından çıkıp.

"Ellerini yıkadın mı?"

"Yıkadım anne."

"Ekmekleri tost makinesine koyuyorum şimdi, sen de geç otur koltuğa. On beş dakikaya yemeğin hazır prenses!"

"Tamam anne!" diye cevap verdikten sonra televizyon kumandasını eline alıp açma tuşuna bastı. Bu sırada ben de köftelerin koyduğum ekmeklerin arasına domates ve marulu ilave edip tost makinesinin içine koydum. Televizyon açılmış ve sesler gelmeye başlamıştı.

"Sayın seyirciler, gündemimize düşen acı bir haberle karşınızdayız. Cizre'de meydana gelen ve muhtemelen bir trafik kazası olduğu düşünülen kayıpla karşınızdayız. Öğlen sularında merkeze gitmek için yola koyulan bir asker birliğinin ilginç bir şekilde kaybolduğu öğrenildi. Olay yerine çok sayıda itfaiye, ambulans ve polis gitmektedir."

Tost makinesine sırayla koyduğum ekmeklerden birisi düştü yere haberi duyduğumda. Sonra tost makinesi düştü yere.

"Anne iyi misin?" diye sordu Ebru olayı anlamadan. Onun yanına yaklaştım ve televizyonun sesini biraz daha açtım. Spiker, olanları tekrar söylüyordu ve sonunda ekrana on beş tane fotoğraf yansıdı.

"Son gelen bilgilere göre fotoğrafları işte şu şekilde." 

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin