46.Bölüm : Yeşil Perde

25 24 0
                                    

Celim'le ben başkana bir şey söylemeden başımız yere bakarak çıktık. Tam olarak çıkmaz sokağın içindeydik ve eğer buradan çıkış yolu bulamazsak her şeyin ama her şeyin sonunu getirecektik.

"Bana teşkilattan birkaç kişi gönder." dediğimde çoktan kafamda birkaç plan oluşturmuştum bile.

"Hangi pozisyondan olsun?" dedi Celim birkaç kez öksürerek. Sanki burnuna karabiber kaçmış gibi hapşırmaya başladı öksürüğü bittikten sonra.

"Kalece pozisyonu bence uygun olur." dedim dalga geçerek. "Yürü git, bana bir tane analizci ve bilişimci göndersen ziyadesiyle yeter. Ayrıca bu işini bitirir bitirmez de bir hastaneye gidip doktora görünürsen iyi olur."

Tam yanımdan ayrılacakken kolundan tutup beklettim.

"Az önce başkanla bana gösterdiğin bu videoyu indirip mail üzerinden bana atmanı istiyorum. Hiçbir özelliğiyle oynamadan gönder. Sen de mailimin olduğunu hatırlıyorum."

"Evet var efendim."

"Hoş." diyerek kolunu bırakıp gitmesine izin verdim. Saniyeler içinde önce telefonumdaki mail uygulamasından gelen mesajla bildirim öttü. Bunu bir işe yaramayacağını bildiğimden önemsizce kapayıverdim telefonu ve tekrar aynı yere koydum. Bilgisayarım zaten açık olduğundan az önce Celim'in mail adresime gönderdiği videoyu bilgisayarımın masaüstüne kurdum ve videoyu tekrar oynatmaya başladım.

Celim'in gönderdiği maildeki videonun içindeki iki terörist okuyordu savaş bildirgesini. Ellerinde tuttukları foto blok kartonlarına benzer bir şeye bakarak hem okuyorlar hem de aynı zamanda önlerinde duran kameraya bakıyorlardı. Videonun arka planı yeşil perdeydi. Şu an edindiğim bu bilgiler hiç işime yaramayacağını biliyordum. Bir tane video düzenleme uygulaması açarak taslak planına Celim'in gönderdiği bu savaş bildirgesini okuyan teröristlerin videosunu koydum. Bu sayede her şeyi ayrıştırmayı hedefledim.

"Video düzenleme uygulaması, üzerine koyduğum bu terörist videosunu otomatik olarak ayrıştırmıştı. Aks aks her şeyi belirlemişti. Bütün seslerin kaynağını kategorize etmeyi de başarmıştı ve görüntüyü daha da netleştirmişti.

"Buyurun Raif Bey," dedi arkadakilerden biri ve ben tam o sırada iyice odaklandım, derken ödüm bokuma karışmış, bütün konsantrasyonum kaybolmuştu.

"Geç otur şuraya," dediğimde adamın yüzüne bakıp onun Dalya olduğunu gördüm. "Bu gönderdikleri videodan elbet haberdarsındır. Şimdi her şeyini ayrıştırıp önce kimlik tespiti yapacağım ve hemen sonrasında da senden yardım alarak konum tayini yapacağım."

"Sen ayrıştırmışsın zaten,"

"Bravo, seni akıllı şey." dedim homurdanarak.

"Ağabey, burada sorun var ama" dediğinde ben arkamı dönüp esnemeye çalışırken o çoktan kontrolü kendi eline geçirmişti bile. Bir an eliyle tuttuğu bilgisayar faresine vurmak geçmişti aklımdan ancak bana bir şeyler söylemek istediğini ve bir şeylerin yolunda gitmediğini belirtip bazı ayrıntıları bana göstermek istediği aklıma gelince zor da olsa kendime engel olmaya çalıştım, yarım kalan esnememi tamamlayarak ben de döndüm onun tarafına.

Suratına "Ne demek istiyorsun?" şeklinde bakınca hemen ötmeye başladı.

"Bak, bu bir yeşil perde değil." dedi işaret parmağıyla göstererek bilgisayar ekranını.

"Mavi perde mi? Buraya benimle dalga mı geçmek için geldin?"

"Hayır ağabey, sorun perdenin rengi değil. Sorun perdenin ta kendisi." ona daha da fazla açıklama yapmasını istediğimde devam etti cümlesine kaldığı yerden. "Bak, perdenin sol tarafına bak, bir de dikkatlice sağ tarafını incele."

Söylediği talimata göre baktığımda gözle görülür bir şey görememiştim. Sadece sağ tarafta kalan perdenin bir kısmı yırtık gibiydi. Ya da videonun çekildiği kameraya göre olmuş olabilirdi bu durum.

"Anlamadım." dedim sinirlenmeye başlayarak.

"Ağabey, videoyu oynatır mısın?" dedi kesin hükümle. Ben de dediğini yaparak fare imlecini, ekranda yazan "Oynat" butonuna basarak ilerlettim.

"Şimdi çok dikkatli bak. Bir de video oynarken yakınlaştırma ya da uzaklaştırma seçeneği mevcut mu?"

"Mevcut, mevcut olmasına da şu an nereye varmak istediğin hakkında gram bir fikrim yok doğrusu."

"Şimdi anlayacaksın." dedi ve tuttuğum bilgisayar faresini elimden aldı. "Dikkatlice bak şimdi, sakın gözlerini ayırma ekrandan." deyip ekrana yaklaşmamı, olacaklara dört gözle bakmamı istedi. 

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin