32.Bölüm : Depo ve Bazı Ekipmanlar

13 11 0
                                    

32. Bölüm : Depo ve Bazı Ekipmanlar 

Klimaların da püfür püfür esmesiyle tam bir rehavete kapılıp asıl yapacaklarımızı unutmuştuk. Gizem, kolumdan çekiştirerek önce malzeme odasına götürdü beni. Buğra yanımızdan erken ayrıldığı için muhtemelen o da malzeme odasında son hazırlıklarını tamamlıyordu.


"Her biriniz için farklı ekipmanlar var. Yani aslında aynı fakat bazı şeyler size özel olarak kişileştirildi." Diyerek açıklama yaptı Buğra, yanındaki yardımcı kadınla beraber. Epey uzun zaman olmuştu bu şekilde hazırlanmayalı.


"E, burada bir şey yok. Sadece tek bir çantayla mı uzaklara gidip araştırma yapacağız?"


"Her şey çantanın içinde. Görmüyor musun, çantanın içinde dağlar var sanki." Sonra sağ eliyle çantanın üzerine dokunup kabarıklığı gösterdi. "Eh, haydi bakalım açın." diye de ekledi. Evet, genelde bu malzemeleri alırdık fakat uzun bir aradan sonra ilk kez kullanacağımızdan dolayı ister istemez bir heyecan oluşuyordu insanın içinde. Yavaşça çantanın fermuarını ter yöne doğru çektim ve içinde olan her şeyi masanın üzerine döktüm bir zarar gelmeyecek şekilde.


Çantadan masaya doğru düşen ilk şey kamera oldu. Uzun askılık gibi şeye sahip kamerayı ayrı bir tara<fa koydum. İçinden bir sürü tükenmez kalemden daha ince kalemler çıktı. Bir tane baret de hemen arkasından gelmişti masanın üstüne. Büyük bir bomba da vardı içinde. Günlük hayatta kullandığımız pillerden çok farklı bir yapıya ve görünüme sahip yaklaşık on tane de pil vardı. Bu piller ya telsizlerde kullanılıyordu ya da kablosuz kulaklıklarda. Evet, kablosuz kulaklıklarda kullanılıyordu piller. Günümüzde pahalı markaların ürettiği kablosuz kulaklıklardan elbet büyük bir farkı vardı. Sanki kulağınıza bir silgi tozunun yuvarlanmış hali kadar küçük bir top giriyordu. Aynı uzaktan kumandalı arabaları kontrol etmek için kumandası olurdu ya biz de aynı bu şekilde kontrol ediyorduk kulaklıkları. Siyah bir kutunun arkasına takılan bu piller özel frekanstaki kişilerle irtibat halinde olmamıza yarıyordu. Bunların telefona bağlanmamasının bir avantajı ve bir de dezavantajı vardı her şeyde olduğu gibi.


Kulaklıkların avantajı bir bataryaya değil de pile bağlı çalışıyor olmalarıydı. Telefona bağlandığında eğer telefonun şarjı biterse otomatik olarak kulaklık da çalışmazdı. En büyük avantajı buydu fakat dezavantajına gelecek olursak özel frekanstaki kişilerle konuşmak için tuşlama yapmamız gerekiyordu ve bunu, o siyah kutu gibi olan kumandayı elimize alıp yapmamız şarttı. Bunu eğer toplumun içinde yapıyor olacaksak bazı kimseler bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu. Fakat bu işleri anlayan ve bunlara merak salan kişiler hemen anlayıp uzaklaşabiliyorlardı. Aynı şekilde toplumun içinde kamufle olan teröristlerin çoğu da bu yöntemle irtibat halindelerdi. Onların da anlamaları an meselesiydi.


Çantadan kamera sonrası düşen tükenmez kaleme benzeyen kalemler de çok farklıydı. Bir tür elektroşok desem yeridir. Aynı tükenmez kalemlerde olduğu gibi kapağı vardı ve buna bastığımızda ucundan elektrik çıkartıyordu. Bu tip kalemler iki çeşitti. Bir çeşidi az önce de dediğim gibi elektroşok görevi görürken diğer tip tükenmez kalemler de kamera vardı. Başkan ya da bazı uzmanlar buraya gelirlerdi. Kalemle buraya bağlantı sağlayarak bölgeyi görmelerini sağlıyordu bu kalemler. Bazı talimatları da bu kalemlerdeki kameralara göre verirlerdi.


"Hepsi bu kadar mı?" dedim birden emin olamayarak."


"Yanınıza alacağınız malzeme olarak evet, hepsi bu kadar. Silah ve çeşitli zırhlar için diğer odaya girersiniz." Şeklinde bir açıklama yaptı kadın sanki ilk defa buraya geliyormuşçasına. Gerçi ben de neden böyle bir soru sorduysam anlam veremedim şimdi. Çantamın içinden döktüğüm malzemeleri geri toplayarak ayrıldık malzeme odasından. Kapıdan çıkar çıkmaz tam karşımızda kalan odanın açık kapısından içeriye girdik.

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin