95.Bölüm : Birkaç Tık Sorun

9 5 0
                                    

95.Bölüm : Birkaç Tık Sorun

  "Bir şey giymesine lüzum yok bence. Ekstra bir uğraş gerektirmez mi bu sence de?"

  "Yani başkanım," derken ağız gevelemeye başladım. Bu tamamen zaman kazanmama yöenlik bir eylemdi. O sırada da zaten kafamda milyon tane olasılık ve bu olasılıkların doğurduğu olumlu ya da olumsuz sonuçlar vardı. İllaki bir tanesi doğru yolu gösterecekti bize hiç şüphesiz.

  "O bir şekilde halleder bence ama sanki daha bir hoş olabilirdi giyse de."

  "Buğra senden hatta bende de akıllı çocuktur. O buşur bir çaresini. Şu an elimizden sadece Buğra'ya güvenmek gelir. Hem unuttun mu, bu plan Kod Adı : "Canlı Plan" 'dı. Her şey zamana bağlı bir şekilde gerçekleşecek. Sen çalışma masana git. Buğra'yla vakit kaybetmeden iletişime geç ve yapacağı her hareketi güvenlik kamerasından izlemeyi de unutma."

  "Güvenlik görevlileri hala eski kamera kayıtlarını izliyorlar başkanım. Elbet bir şekilde fark edecekler görüntülerin geriye doğru sarıldığını. Fransa MİT üyelerinin de yapacağı son hamleyle beraber kamera kayıtlarını artık eski hale getireceğiz. Uçağın kalkma süresine yirmi dakika var. Şu an hiçbir komplikasyon oluşmadı. Plana sadık bir şekilde hedefimize ulaşacak gibi görünüyoruz."

  "Tamamdır." diye bir yanıt verdiğinde az bir zamandır koltukta otursam bile büyük ihtimalle kolotuğun yapısından kjaynaklanan bir sorun neticesinde kramp girmişti her iki ayağıma da. Biraz sendeler gibi olunca hemen Zülfi bey yerinden kalksa da iyi olduğumu ve kendim için endişe duymaması gerektiğini uygun bir dille ifade ederek odasından çıktım. Çıktığım gibi de çay veya kahve almak yerine hızla bilgisayarımın önüne oturarak Buğra'yla iletişime geçtim.

  "Buğra?" diye yokladım başta.

  "Buyur usta?"

  "Aşçı mı var senin karşında?" diye makara geçtikten sonra derin bir nefes alıp yapılacak her şeyi kısa bir özetle anlattım. Allah'tan bu esnada araya Efe girmedi de sorunsuzca planı aktarmıştım Buğra'ya.

  "Kazan dairesi mi?"

  "Niye şaşırdın ki? Zülfi Bey'le yapmış olduğumuz bu kısa toplantı sonucunda böyle bir karar aldık."

  "Kazan dairesi olmaz."

  "Niye kazandibi misin sen?" demişti Efe.

  "Niye?" dedim Efe'nin söylediğini dikkate almamaya çalışarak. Kısa bir süre geçmişti. Bu süre zarfında ekipten kimse bir şey söylememiş, sessizlik olmuştu. Çok nadir sessizliklerden bir tanesini telefona gelen mesaj sesi bölmüştü. Kilit ekranını hıphızlı geçip gelen mesajın üzerine tıkladığımda bir fotoğraf karşıladı beni.

  "Anladın mı şimdi beni?"

  "Oğlum, bu ne lan!" dedim kendime engel olamayıp kahkahalar atarak kulenin içinde.

  "Demiştim ama..."

  "Biri ne olduğunu bize de anlatabilir mi?"

  "Murat Boz olmuşsun ya lan sen!"

  "Buğra ve Murat Boz?"" dedikten sonra kaldı bir şey söylemeden Gizem. "NE ALAKASI VAR?"

  "Kardeşim, maalesef elimizden başka bir şey gelmez. Ayrıca hemen inmen gerekiyor. Kapıyı açtı açmak üzereler."

  Buğra'dan daha fazla bir kelime çıkmamış, saçları her ne kadar şekil olsa da hemen görevini layığıyla sonlandırmaya gitmişti. Aslında plan için hala çok kararsızdık. Belki önce Efelerin olduğu odanın dışında bekleyen kalabalığı dağıtmak daha mı yararlı olur, diye de düşünüyordum bir yandan. Ama o seferde de nasıl içeriye giriş yapılacaktı. Mutlaka onlar dağıldığında etraftan birkaç kişi çıkacaktı çünkü tam vardiya değişimi vaktiydi. Acil çıkış kapısından kaçmak belki daha da faydalı olacaktı ancak kilit sistemine teklrar giriş yapmam gerekiyordu.

  "Raif," diye seslendi Buğra tedirgin bir ses tonuyla.

  "Ne oldu?" derken bilgisayardan yeniden kilit sistemine giriş yapmıştım.

  "Bir sorunumuz var."

  "Çok mu büyük bir sorun?" dedim duymak istemeyerek.

  "Bir tık," deyip sustu. "İki tık da olabilir." sonra tekrar devam etti cümlesine Buğra. "Üç diyelim, hepimizin gönlü olur."

Bölüm Sonu

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin