56.Bölüm : Virüs ve Can Sıkan Rapor

16 15 0
                                    

56.Bölüm : Virüs ve Can Sıkan Rapor

***

Adam daha fazla oyalanmadan çözdüğü şifreyi hayata geçirmek için Mamak'a doğru yola çıktı. Bindiği siyah renkli son modelin bir alt modeli olan arabasıyla Mamak'taki depoya doğru harekete geçti. Gittiğinde kendisini neyin karşılayacağını bilse de o, önlem almak amacıyla arka koltukta duran silahının mermilerini kontrol edip şarjörünü değiştirdi.

Havaalanından Mamak'taki depo arasında yarım saat vardı ve o artık deponun alt caddesine girmişti. Dikkat çekmemek için ara sokaklardan gitmeye başladı bu ara.

Bir sağa dönüyor, bir sola dönüyordu arabayla beraber. Akşam saatlerine doğru zaman ilerlediği için sokak lambasının aydınlattığı ışık haricinde etrafta bir şeycikler yoktu. Rahat bir nefes alıp dar ama bomboş olan ara sokakta gazı kökleyerek ilerledi. Elbette camdan dışarıya bakan olmuştu fakat aldırış etmedi adam.

Uzaktan baktığında gri renkteki deponun kapısının açık olduğunu görmüştü adam ama hemen önünde kocaman tırın olduğunu görünce rahatladı. Arabasını döndürüp ters biçimde deponun girişine park etti adam arabayı. İnmeden önce torpido kısmından çıkardığı mavili dosyayı eline aldı ve böyle girdi içeriye. Mavi dosya kontrol etmesi gereken şeyleri gösteriyordu. Her şeyin kusursuz olması gerekiyordu bu denli büyük bir saldırıda

Sağ ayağıyla deponun kapısından içeriye girdi. Yedisinden yetmişine kadar herkes vardı. Adam geldiğini belli etmek istemediği için neredeyse ayak uçlarıyla yürümeye başlamıştı. Yürürken de mavi dosyanın içinde yazan maddeleri kontrol ediyordu. Her kontrol etmesi gereken başlık farklı yerde olduğundan işi biraz olsun kolaydı.

Kamyonlara yükleme yapacakları yemek paketlerinin her bir şeyini kontrol edecekti. Bunlar, basıncı, sıcaklığı, içindeki maddeler ve ne kadar sağlam olduğu gibi fiziksel özelliklerdi. Birinci standın yanına yaklaştı. Tam 100 kilo ağırlığındaki yemek paketini eliyle oynamaya başladı. Arkalarda standa yaklaştığını gören deponun müdürü koşar adımlarla yanına geldi. Ölçüm yapması gerektiği için elbet yanında birkaç alet getirmişti ve hiç konuşmadan standın önüne gelen adama verdi.

Adam kontrollerine başlamıştı.

***

"Sahen bir şey yap şuna!" diye bağırma sesleri geldi başkanın olduğu odadan. Bilgisayarda duran programı alt sekmeye alarak Zekeriya Bey'in odasına girdim.

"Bir sorun var sanırım?"

"Var, hem de çok büyük bir sorunumuz var." Ona "Ne oldu" der gibi bekleyince anlatmaya başladı derdini.

"Tam dört buçuk saat geçti. Asla ulaşamıyorum onlara."

"Kimlere?" dedim kastettiği kişilerin kimler olduğunu anlamadığımdan dolayı.

"Resul ve Faik. Onlar Kışla'dan çıkan savaş uçağındaki askerler. Gizem'i kurtarmak için olay yerine geldikleri sırada iş işten çoktan geçmişti ve onlar da ilerideki arsaya inişi gerçekleştirmişlerdi. Gizem'i alan kişiler de kaçırmışlardı." deyip durdu ve baktı anlamsıza.

"Ben, sana bunları neden anlatıyorum ki? Biliyorsun zaten ne olduğunu. Onlarla iletişim kurarken birden kesildi sesleri. Bir şeyin olduğu açık."

"Bana verebilir misiniz telsizi efendim?" dedim çok korkup rica ederek. Korkmamın sebebi çok açıktı ancak o bilmiyordu yalnızca.

"Al!" diye uzattı telsizi kaba bir üslup kullanarak Zülfi Bey. Kaptığım gibi odadan çıkıp çalışmalarımı sürdürdüğüm bilgisayar masasına geçtim. Telsizin arkasında yazan kodu inceledim ve bir kağıda yazdım epey uzun olup aklımda tutamayacağım için.

"KD 2187436029" dedim yazarken kağıtta yazan sayıları içimden de tekrar ederek. Sisteme girdim hemen bu kodu. Yazığım kodla alakalı analizlerin bir süre bilgisayar ekranına düşmesini bekledim.

Düşmüştü, sorunun kaynaklandığı rapor yalnızca iki karış önümde duruyordu. Raporda yazılan duruma göre sorunun nedeni, başkan Zekeriya Eylan'ın telsiz hattına virüs ve bazı sinyal engelleyicilerin karışmış olmasıydı. Şüphesiz, bunun kimin başı altından çıktığı da apaçık ortadaydı.  

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin