28.Bölüm : Kışla

36 32 1
                                    

Türk İstihbarat Merkezi – Ankara

Ankara'daki büyük istihbarat merkezine giriş yaptığımda herkesin ortalıkta belirsiz bir telaşla koştuğunu gördüm. Yalnızca teşkilattakiler değil, merkezde çalışan en düşük rütbeli insanlarda bile bir heyecan ve telaşın olduğu görünüyordu.

En sonunda büyük kapıyı da geçerek ana salona ulaştım.

"Efe Beyler de aramıza katılmışlar." dedi dalga geçerek Buğra.

"Çok ekstrem bir şey mi oldu? Nedir bu herkesin üzerindeki anlam veremediğim telaş?"

"Yeni görev var." dedi bilgisayar başında oturan Gizem. Dışarıdakilere göre heyecanları yoktu fakat gizemli gizemli konuşup duruyorlar, bu durum da her geçen dakika beni daha çok deli ediyordu.

"Şu durumu biraz daha net olacak şekilde konuşsak olur mu?" dedim bir kahve hazırlayıp yudumlamaya başlarken. Ben masaya oturmuş sakince biraz önce yaptığım kahveyi yudumlarken sessiz adımlarla oturduğum masaya birinin yaklaştığını fark ettim. Ardından masaya koyduğum kahvenin tam yanına bir dosya atıldı. Aynı karakol dizilerinde kameralara gösterdikleri pembe dosyalara benziyordu. Tek fark, kameraların önünde gösterdikleri belgede fotoğraf olmasıydı. Gerçi ben hep fotoğraf olur sanırdım ancak bu dosyada öyle bir fotoğraf yoktu.

"Bu nedir?" dedim dosayı fırlatan Gizem'e.

"Biraz detaylı bir araştırma yaptığım doğrudur, ayrıca başkanın söylediği ve Türk askerimizin de anlattığı olayları birleştirdim. Bu şekilde bir dosya hazırlardım, okuyabilir ve bu şekilde olan her şeyi anlayabilirsin. "

Ben dosyanın kapağını açıp kahve içmemi sürdürürken o da her zamanki masasının önüne geçti ve benim asla anlamadığım bilgisayar işlerine kaldığı yerden devam etti. 

"Terör örgütünden saldırı planı!" şeklinde bir yazıyla karşılaştım kapağı açar açmaz. Gözlerimi başlık dışında sayfanın geri kalan yerlerine daldırdığımdaysa yazılan her şeyin sanki bir gazete metniymiş gibi olduğunu gördüm.

"Türk asker birliğimiz, mağarada mahsur kaldığı günlerde içinde bulundukları mağarada yaşayan teröristlerin yeni bir saldırı planı hazırladıklarını duydu! Askerimizin söylediğine göre tam iki hafta sonra Irak'taki Türk topraklarına saldırılacak. Türk askerleri çalışmalarına son sürat devam ettiği ise gelen bilgiler dahilinde."

Yazılı metinin etrafında saldırı planı yapılan Irak'taki Türk toprağının resimleri mevcuttu. Masadaki bardağı dikerek bardağın içinde kalan son kahve damlasını da aldım. Tekerlekli sandalyeyi geriye doğru çekip kalktım oturduğum yerden.

Bir şey sormak istiyorum." diyerek yaklaştım önümüzdeki kocaman cam ekrana yaklaşarak. Oldukça sakin görünüyordu Buğra. 

  "Tabii ki sorabilirsin Efe." diyerek o da kalktı yerinden.

"Bunun bizimle tam olarak alakası nedir?"

"Şöyle, o mağarada mahsur kalan on beş Türk askerimizden on üçü kurtulmuştu ancak mağara çıkışında polisin tabancasından kazayla çıkan bir kurşun diğerini de öldürmüş. Kısacası mağarada on beş kişiden yalnızca bir tanesi sağ salim çıkabilmiş. Bu esnada da," diyerek kesti konuşmasını.

Sen beni sınıyor musun Efe?"

"Bunu da nereden çıkardın?"

"Sana gösterdiklerimi okumadın mı? Okumuş olsaydın eğer anlardın mantıken, değil mi?"

"Yok, okudum zaten de. Bir saldırı planı hazırlandığını duymuş asker birliğimiz de bizden tam olarak ne istiyorlar?"

"Onlar da elbette ki Türk milletine engel unsuru teşkil eden teröristlere karşı bir saldırı girişiminde bulunacakları doğru. Bizim de onlara yardım etmemiz isteniyor kısacası. Onlar kendi helikopterleri ve savaş uçaklarıyla beraber karada savaşan uzman askerlerle beraber saldırıyı başlatacaklar. Biz de onlara ek kaynak olarak silahlı insansız hava araçlarıyla beraber jandarma özel harekatımızla olay yerinde olacağız."

"Yani biz iki, onlar tek olacak."

"Aynen öyle. Çok büyük bir saldırı düzenleyecekleri kesin."

"Bunun bilgisini verdiler mi?" dedim şüphe ederek.

"Elimizde olan bilgileri değerlendirdiğimizde bunun olmama ihtimali neredeyse sıfır gibi görünüyor. Buğra'nın yanına geçebilirsin eğer bakmak istiyorsan." diyerek beni büyük ekranın önünde inceleme yapan Buğra'nın yanına itekledi Gizem.

"Burası nedir?" dedim cebimden çıkardığım lazeri dev ekrandaki bölgeye tutarak. Bozkır bir alana da benziyordu doğrusu ve dümdüz bir yerdi. Gözünü ayırmadan bakıyordu.

"Saldırıyı gerçekleştirecekleri İran'daki Türk topraklarından bir tanesi."

"Nasıl yani, birden fazla yere mi saldıracaklar?" Sorumu sorduğumda ekrandaki görüntüyü kapadı ve ilk o an kafasını oynattı. Gel Gizem." diyerek tekrar masaya oturduk. Daha doğrusu ben ve Gizem oturmuştuk. Buğra ise az önce gösterdiği ekrana yaklaşıp görüntü aldı ve bunu yazıcıda çıkardı. Birkaç kez bu işlemi yaptı. Ya herkesin görebilmesi için aynı fotoğrafı birkaç kez bastırmıştı ya da farklı yerlerin fotoğrafını bastırıyordu.

"İşte." diyerek çıkarttığı fotokopi kağıdını ortamıza attı.  

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin