20.Bölüm : Fısıltı

32 31 4
                                    

 20.Bölüm : Fısıltı

Biraz önce Cihat Bey'le gördüğümüz manzara filmlerdekiyle aynıydı. Geçirdiğimiz şokla askerleri sayamayacak kadar kötü hale gelmiştik ikimiz de. Bütün her şeyi başta rüya sansak da ne yazık ki gerçekti. Hem de hiç olmaması gereken bir gerçekti. Önce ben yaklaştım yerde yatan askerlerin cansız bedenlerinin yanına. Bir tane asker seçtim ve elini boynuna attım nabzını alabilmek için.

"Var mıymış nabız?" dediğinde korktuğu ve endişe ettiği her haliyle belliydi Cihat Bey'in.

"Bu atmıyor!"

"Ötekine bak!" dedi ve eliyle işaret ettiği yerde yatan askerin yanına gittim. Başımı olumsuz anlamd salladım ona bakarak. Kesin bir karar vermek için o da geldi yanıma ve bütün yatan askerleri incelemeye başladık.

"Yok bu da atmıyor."

"Al benden de o kadar. Hiçbirinin nabzı atmıyor."

"İlgini çeken bir şey oldu mu Sadık?" dedi şüpheyle.

"Kadavraların nesi ilgimi çekebilir?"

"Onlar değil, fark ettiysen eğer yerde tamı tamına on üç kişi yatıyor." Mantıklı geldiğinde her birini elimle işaret ederek saydım.

"Yani?" Anlamadığım her halimle belliydi.

"Kaybolan askerlerin sayısı on beşti. Halbuki burada yalnızca on üç kişi var."

"İki kişi yok demek." diyerek sayıkladım.

"Aynen öyle. Kalan iki kişi hala kayıp olmalı." der demez telsizi çıkartıp konuşacağı sinyali girdi el hızıyla. Kulağa oldukça kötü gelen tiz sesler geldi telsizin içinden. Ardından konuşma başladı yerde yatan ölü askerlerin içinde.

"Yalvaç Bey, tamam." dedi ilk olarak sesi alabilmek için Cihat Bey.

"Dinlemedeyiz, tamam!" Sesinde kahkahalar yok, alkol almamış gibi konuşmaya başlamıştı.

"Kayıp askerleri bulduk, tamam!" Cihat Bey'in söylemi sonrası muhtemelen şaşkınlığından dolayı ses vermemişti Yalvaç Bey.

"Neredesiniz, tamam."

"Ebenin köründeyiz Yalvaç!" dedi Cihat Bey çok sinirlenerek. Sonra konuşurken düğmeye basmadığını gördüm. "Mağaradayız Yalvaç, tamam."

"Yanınızda arama-kurtarma var mı, tamam."

"Onlarla ayrılalı çok oldu. Biz Sadık'la beraber aramadayız, tamam."

"Bulunduğun yerin koordinatını bekliyorum, tamam."

Konuşmayı duraklatıp telsizin dijital ekranından birkaç işlem yaptı. Göz ucuyla baktığımda bulunduğumuz yerin koordinatlarını ezberlemeye çalıştığını gördüm. Ezberlemeye çalışırken bayağı komik duruyordu. Bir çırpıda ezberlediği sayı basamaklarını söyleyiverdi ve Yalvaç Bey de kendileri gelene kadar olduğumuz yerden kımıldamamızı söyledi.

"Cevaplanmamış iki soru var elimizde Sadık."

"Nedir amirim?"

"Birincisi, kaybolan iki asker nerede? İkincisi de sürdükleri bisiklet neden ortalıklarda görünmüyor?"

"Sanırım ilk olarak kaybolan iki askerimizi bulursak bisiklete de ulaşabiliriz.

***

"Faik, bu böyle olmayacak."

"Hayır Suat, eğer şimdi vazgeçersek her şeyimizi kaybederiz."

"Bir şey yapmadık ki zaten daha!" diyerek elimi çektim sert toprakların içinden. Boş ve sinirli gözlerle bana bakmaya başladı Faik. "Ne bakıyorsun öyle? Kaç saat oldu fakat ilerleme kaydedemedik henüz. Yalnız tırnak uçlarım değil, tüm tırnağıma toprak girdi. Her yerim siyah oldu üstelik."

"Yani, sen buradan kurtulmak istemiyorsun? Ya da ellerinin siyah olmasını ve kirlenmesini istemiyorsun, doğru mu anladım?"

"Tabii ki istiyorum ancak neden burada arama yapıyoruz ki? Bisiklet buradan düşmüş olabilir fakat neden ilk uyandığımız yerden çıkmaya çalışmıyoruz?"

Yaptığım açıklamayı anlayınca o da bıraktı toprağı eşelemeyi. Zaten bunu yapmanın da pek bir etkisi yoktu.

"Doğru söylüyorsun aslında. Bisikletin burada olduğunu gördüğümde gözüm başka bir şey görmedi benim. Hep buraya odaklandım belki bir şey çıkar diye. Baksana, zaten ilerisi yokuş yukarı. Eşeleyerek bir şey yapamıyoruz ancak ya toprağı yerinden oynatıp hemen üzerimizde bir kaya olup düşseydi? O zaman ikimiz de can verirdik şuracıkta."

"Bunu anlatmaya çalışıyorum sabahtan beri zaten. İlk geldiğimiz yere gidelim." diyerek köşeye koyduğu çantasını alması için işaret verdim. Bileklerine kadar siyahlaşmış ellerini çıkarttı ve yıkamadan çantasını aldı. Su kaynağında yıkayacağını söyledi bana ve ilk geldiğimiz yere doğru gitmeye başladık. 

BÖLÜM SONU

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin