55.Bölüm : Şiddet

14 14 0
                                    

55.Bölüm : Şiddet

Adam, uçaktan iner inmez telefonuna sarıldı. Çünkü o da bu noktadan sonra işlerin nasıl ilerleyeceği hakkında bir fikir sahibi değildi. Bu kadar büyük bir operasyonun da sırf kendisi yüzünden meydana gelen en küçük bir hatada bile mahvolmasını istemiyordu. Bu nedenle çok titiz davranarak özel uygulamaları "Fora" aplikasyonundan seçtiği frekanstakilere yazılı bir mesaj gönderdi. Aynen şöyle yazıyordu bu mesajda.

"Yumurtalar kartonda. Tencere önde. Mutfak nerede? Tarif nasıl?"

Bu yazdığı mesaj bir çeşit benzetme olarak da görülebilirdi ama asıl amacı arabanın yanında olduğunu ancak nereye gideceğini ve bunu nasıl yapacağını soruyordu. Mesajdaki yumurtalar, taşıdığı paketin içeriğini, kutu ise çuvalı işaret ediyordu.

Yazmasından bir dakika geçtikten sonra "25" cevap verdi sorduğu soruya.

"Bildirim var, yumurta fabrikası oluşturacaksın. Damper olup işyerine gireceksin."

Arabanın içinde çaresizce mesajı okuyan adam başta mesajın anlamını fark edememişti ama çıkmadan önce birkaç uyarıya bakmıştı ve o da bunlardan yalnızca bir tanesiydi.

Mesajda "Bildirim var." dediği şey, az sonra kendisine koordinat gönderileceğiydi. "Yumurta fabrikası oluşturacaksın" da daha alması gereken birkaç paketin daha olduğunu söylüyordu ve son olarak "Damper olup işyerine gireceksin" kısmında da damper dediği bir kamyondu. Kamyon sürmesi gerektiğini hemen anladı adam. Mesajda yazan "işyeri" de MİT binasını simgeliyordu. Hedefi MİT'ti. Gönderdikleri temizlik personellerinden sonra bu sefer de yemeklere karışacaklardı. Ki, zaten temizlik personelleri işlerine dört ya da beş saat sonra başlayacaklardı.

***

Resul ve Faik, uzun uğraşlar sonucunda teröristler tarafından rehin olarak alınan Gizem Horgan'ın yerini tespit edebilmeyi başarmışlardı. Gerçekten de zorlu bir süreçti kendileri için. Henüz bulundukları yerin neresi olduğu hakkında ikisinin de fikri yoktu ama bildikleri tek şey teröristlerin inine yaklaşmış olmalarıydı.

"Öldüm, geberdim Yeter ula!" diye sızlandı Resul bacağını tutarak.

"Al benden de o kadar." diye katıldım haklı isyanına. Uzun bir yol boyunca buldukları motorla takip işlemlerini sürdürmeyi başarmışlardı ama yaklaşık üç saattir dere tepe demeden her düzlükte ve yamaçta yürümeyi bırakmamışlardı. Önlerinde giden teröristlerle aralarında 700 metrelik mesafe vardı. Teröristler arkalarına dönmedikleri sürece kendilerini görmeleri imkansız gibi bir şeydi. Bir yandan da gözden kaçırmamak için bazı noktalarda hızlanmak için koşmayı da ihmal etmiyorlardı.

"Dayan, onlar da bizim gibi insanlar. Elbet yorulup dinlenecekler." dedim nefes nefese kalarak ve kendimle beraber Resul'ü de motive edip ayaklanmaya çalışarak. Bu vakte kadar üstlerinden bir uçak ya da teröristlere ait silahlı insansız hava araçlarının geçmediği bile bir mucizeydi!

"O ses de ne?" dedi Resul irkilerek.

"Ne?" diye sorar sormaz kapadı ağzımı.

"Çığlık seslerini duymadığını söyleme bana!" dedi bağırarak. İleriye doğru atıp olan bitenleri daha detaylı görmek için uçaktan çıkmadan aldığım havacılık dürbünüyle etrafa baktım. Gözlerime doğru yaklaştırır yaklaştırmaz her şeyi gördüm.

"Kıza şiddet uyguluyorlar!" deyip Resul'e verdim dürbünü. O da bir süre se2 çıkarmadan ve hareket etmeden olanları izledi dürbünle.

İkisi de hem havanın sıcaklığından hem de gördükleri manzaranın etkisinden çıkamayarak kan ter içinde kalmıştı. Gizem'i dövüyorlardı ve onun yanında on kadar terörist vardı. Resul ve Faik her ne kadar Gizem'i kurtarmak için harekete geçmek isteseler bile bir adım ileriye gidemediler. Çünkü biliyorlardı ki eğer ellerinden bir şey gelmezse Gizem'in yanına gittikleri zaman, ki on teröriste karşı iki Türk askerin bir eylemde bulunup başarılı olma olasılığı imkansızdı, hem Gizem hem de kendileri ölecekti.

"Başkanım, Gizem Horgan'a şiddet uyguluyorlar."

"Bölgede kaç kişi var?" dedi Türk asker birliğinin başkanı Zekeriya Eylan.

"On üç tane var!" dedim dürbünle beraber her birini sayarak.

"Bölgeye ne kadar uzaksınız?"

"Aramızda 700 ya da 800 metre fark var başkanım."

"Bu durumda bir şey yapamazsınız."

"Başkanım, kızı döverlerken izleyecek miyiz?"

"Boş durduğumuzu da kim söyledi? Bölgeye hemen silahlı insansız hava araçları gönderiyorum." dediğinde telsiz konuşmasının da tamamen sonlandığına inanacakken tepeden gelen uçağın sesi tüm planı berbat etmeye başlamıştı. 

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin