9.Bölüm : Arayış

54 43 7
                                    

9.Bölüm : Arayış

Burada beş dakika bile durmadan ayrılmıştık. Oldukça hızlı bir şekilde geldiğimiz bu yolda, arabanın içindeki herkes bir arayış içindeydi. Ne kadar fayda sağlayabilirdik bilmiyoruz ancak elimizden geldiği şekilde aramaya katılıyorduk. Açıkta duran her yere dört gözle baktık. Olmadı bazı yerlerde arabadan inip yayan bir halde onları bulma umuduna kapıldık.

"Galip Bey, buraya kadar aradık ancak ilerlememiz gerek. Hiçbir sonuç elde edemedik."

"Elimizden gelen bu kadar, artık gerisi arama-kurtarma ekibine kaldı. Bütün jandarmalar toplanma merkeziyle koğuş arasındaki her yolu didik didik arıyor. Arabalara geçin ve artık merkeze gidelim." dedikten sonra Sadık'a baktı Galip Bey. "Askerlerimizin düştüğü duruma gerçekten üzülüyorum. Eğer geceleri rahatça uyuyabiliyorsak onlar sayesinde. Onlar bizim için her şey demek ve onları bulmak için her şeyi yapıyoruz."

Tozlu ve topraklı yolun bitmesinin ardından otoban yoluna geçtiğimizde hem araba hem de biz rahatlamıştık. Bir de yol bozuk olduğundan dolayı araba hep kayıyordu. Yolun kenarlarına bariyer konmamıştı ve bir kere yanlış bir şey yapsak şarampolden yuvarlanacaktık.

"Bir dakika, ne oluyor?" diyerek arabanın bütün farlarını yakarak el frenini çekti Sadık.

"Niye durduk?" dedim omzuna dokunarak. Cevap vermeden arabadan indi ve öne geçerek yeri incelemeye başladı.

"Çabuk gelin buraya!" dedi eliyle arabanın ön camından bize işaret ederek. Ne olduğunu anlamadan kapıyı açıp çıktık dışarıya. Konuşmaya başlamadan önce çok derin bir nefes çekti Sadık.

"Bakın bu yol parçalı," Konuşmasını Cihat Bey kesti.

"E, oğlum normal. Çok sayıda araç geçer buradan. Bazıları da ağır vasıtadır ve geçerken yolun yapısını bozuyor."

"Hayır, bu normal bir türden değil, bakın isterseniz," diye yerin içini gösterdi. Sonra tek ayağının üzerine oturup eliyle asfaltın içini açtı.

"Bakın yolun gerisi normal renginde." Sonra emin olamadı ve bize kanıtlamak için arabaya binerek geriye doğru çekti. "Bu taraf siyahla kahverengi arasında. Çatlama yerine kadar da aynı renkte. Bunda bir gariplik yok fakat biraz ileriye bakın." dediğinde iyice yaklaşıp yolun az ilerisine baktık.

"Gördünüz mü?"

"Neyi Sadık?"

"Yolun rengini Yalvaç Bey. Bakın, biraz önce kahverengiyle siyah karışımlı renge sahip olan otoban yolu, kırığın olduğu yerden itibaren simsiyah oluyor."

Sadık'ın yaptığı açıklamayı teyit etmek için ileriye doğru birkaç adım attım. Dediği doğruydu, yolun ilerisi simsiyah bir renge sahipti.

"Ya geçen hafriyat kamyonlarından asfalt dökülmüşse?"

"Hayır Cihat Bey, eğer öyle bir şey olsaydı yolun kalınlığı artardı. Yolun üzerine hiçbir şekilde bir şey katılmamış. Yalnızca rengi değiştirilmiş. Ayrıca gelin!" diye ileriye doğru gitti. Yere doğru yaklaşıp baş parmağını bir çizgi boyunca sürttü. "Burada yolun rengi tekrar değişiyor. Az önce simsiyah renge bulanan yol, şimdi yeniden kahverengiyle karışmış siyaha boyanmış. Sizce de garip değil mi? Yolun bir kısmı farklı, diğer bir kısmı farklı."

"Bu bir şeyi kanıtlamaz ki." dedi uzaklara dalan Galip Bey.

"Hayır kanıtlar. Yolun parçalanan kısmına daha dikkatli bakın efendim. Çatlağın garip olduğunu siz de göreceksiniz." Sadık'ın söylemi üzerine Galip Bey'le beraber tekrar çatlağı incelemeye gittik.

"Ne gibi bir farklılıktan söz ediyorsun?" Sadık, hiç yanımıza gelmeden bulunduğu yerden bağırarak söyledi kastettiği her neyse.

"Çatlak parçalanmamış hiç."

"O nasıl bir cümle oğlum." dedi anlamayarak Galip Bey.

"Yani diyorum ki tek bir nokta üzerinde parçalanma görünüyor. Etrafındaki küçük çakıl taşlarına ya da yolun yanına sıçramamış bu çatlak."

"Yani halısın da bu bilgiyle ne yapacağız?"

"Galip Bey, daha kapsamlı düşünmenizi arz ederim. Asker birliği büyük bisikletlerle toplanma alanına gitmek için yola koyuluyorlar ve ardından ortadan kayboluyorlar. Ayrıca bulundukları koğuş da ciddi bir hasar görüyor. Sizce de bunları hepsi bir tesadüf mü? Bence değil. Arama ekiplerinin tam olarak bulunduğumuz bölgeye yoğunlaşmaları gerekiyor."

Sadık, oldukça net ve akla mantığa sığar bir açıklama yaptığında ve Galip Bey de ona hak verdiğinde cebinde duran telefonu çıkardı ve konuşmaya başladı. 

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin