KIŞLA

67.Bölüm : Kurtarma Operasyonu

67.Bölüm : Kurtarma Operasyonu 

Operasyonun başlamasına üç dakikadan az bir zaman kalmıştı ve daha gelmeyip endişeye kapılmaya başlayacakken bir Osmanlı ordusu gibi önde Zülfi Bey, onun hemen arkasında takip eden Buğra ve Efe orta salona giriş yaptılar. Ayağa kalkıp selamladım ve dev ekranın önüne geçmesini bekledim onları. 

  "Allah yar ve yardımcımız olsun çocuklar." dediğinde sol taraftan bir platform sürüklendi hızlıca. Bu, operasyon anında olan geleneklerden birisiydi. Arka odalardan birindeki platformun üzerinde duran ve silahlı insansız hava araçlarını süren uzmanın daha net ve emirleri hemen uygulayabilmesi için yapılan yenilikti. Gözlerini dört açıp ekrandan ayırmayan uzman önünde duran kontrol kollarıyla silahlı insansız hava araçlarının daha sağlıklı uçabilmesini sağlıyordu. 

  "Silahlı insansız hava aracının belirlenen bölgeye tahmini ulaşma süresi nedir?" dedi başkan daha fazla dayanamayarak.

  "Bir dakika kırk saniye." demişti silahlı insansız hava aracını kontrol eden uzman. Konuşmasının bir robottan farkı yoktu. Sanıyorum ki bu işine verdiği dikkatten kaynaklanıyordu.

  "Savaş uçaklarının bölgeye ulaşma süresi nedir?"

  "Efendim, onların işleyişi daha farklı. En azından silahlı insansız hava araçları bölgeye daha sessiz yaklaştığı için öncelikle onlar bölgeye iniş yapacaklar. Savaş uçakları da belirlenen bölgenin birkaç kilometre ilerisinde iniş yaparak oluşabilecek kaçışı engelleyecek."

  "Yani operasyon aslında savaş uçağı bölgeye inişini gerçekleştirdiğinde başlayacak."

  "Aynen öyle başkanım. Bunun nedeni de Gizem Horgan'ın sizin de bildiğiniz gibi bir mağara içinde olmuş olması. Bu yüzden gerçekleştireceğimiz her hamlenin çok titiz ve hiçbir eksi yönü olmamasına çok dikkat ediyoruz."

  "Anlaşıldı."

  Önümüzdeki bir dakika oldukça stresli geçmişti. Bir aksilik çıkıp çıkmamasından daha çok acaba Gizem'i öldürdüler mi, diye düşünmekten alamamıştı kimse kendini. 

  "Son on saniye efendim." dediğinde herkes pür dikkat önde duran dev ekrana yan sıyan silahlı insansız hava araçlarından  bir tanesinin çektiği kamera kaydını izliyordu. Sayabildiğim kadarıyla ön tarafta üç tane araç vardı. 

  "Savaş uçağında kimler var?" dedi hemen Zülfi Bey.

  "Geçen ki savaş uçağını indiremeyen ve Kışla'dan çıkan askerler var. Yalnızca onlar değil tabii, onların yanında başka uzman askerler de var." şeklinde açıklamayı duyduğunda içinden bir "oh" çekti Zülfi Bey. 

  "Dur!" diye komut verdi Zülfi Bey. Yanımızda duran silahlı insansız hava aracını kontrol eden deneyimli adam da birden kolu geriye doğru çekip hızını azalttı. Hızını dengelediği vakit de kontrolü tamamen kaybetmemek amacıyla çok az ileriye doğru itti.

  "Savaş uçaklarının içindeki askerler ve jandarma özel harekat bölgeye inişini gerçekleştirene kadar bu hava araçlarının tek bir tanesi bile karaya iniş gerçekleştirmeyecek."

  "Efendim, onlar zaten bölgeye girdiler."

  "Nasıl?"

  "Birden hemen önce çıktılar onlar ve mağaranın bulunduğu bölgenin çok ilerisine iniş yaptılar."

  "Peki, plana sadık mıyız?" diye son kez onay aldı Zülfi Bey.

  "Bu zamana dek hiçbir problem çıkmadı karşımıza. Planımız, ilk anlattığınız gibi. Ne bir eksik ne de bir fazla. Öncelikle MİT üyelerinin ilgili kişilerinden istenilen bölgenin hem 3D hem de bütün her şeyini görebileceğimiz haritayı istedik. Mağara derinlemesine doğru genişliyor ve bu bakımdan Osmanlı zindanlarına benzetmek hiç de yanlış olmaz. Bu yüzden önce içeriye askerler ve jandarma özel hareketler girecek. Onlar girdikten birkaç dakika sonra da her ihtimale karşı mağaranın ikinci girişinin olduğu alt kısma yönlendireceğiz silahlı insansız hava araçlarını. Muhtemelen orada sadece dört ya da beş kişi değil, terör örgütüne mensup olan on beş veya yirmi teröristin olmasını bekliyoruz. Her biri olayı duyar duymaz mağaranın ikinci girişinden kaçma eyleminde bulunacaklar fakat orada, kendilerini bekleyen 4 harfli SİHAların olduğundan habersizler. Hepsi çıkınca bütün silahlı insansız hava araçlarımızla beraber kurşun yağmuruna döndüreceğiz bölgeyi."

Bölüm Sonu