25.Bölüm : Büyük Teklif

36 33 2
                                    

Artık tamamen kitabın askeri kısmına geçiş yapıyoruz. Kemerlerinizi bağlayın ve okumanın keyfini çıkarın!

25.Bölüm : Büyük Teklif

Birbirimizin ellerini bırakıp hoparlörden gelen sesi yok ettik. Ferda, bakımlı ve güzel kırmızı saçlarını geriye doğru savurdu ve kapıyı tıklatan kişinin içeri girmesini bekledi.

"Efendim, başkanımız sizi görmek istiyor." dedi ince sesli asker. Başımla onaylayıp geleceğimi söyledim, kapıyı kapadıktan sonra dudaklarına yapışıp öptükten sonra veda ettim ona. O da ben kapıdan ayrıldıktan bir süre sonra elindeki kablosuz hoparlörle çıktı görüşme odasından. Ben odadan çıktığımda yanımda asker eşliğinde başkanın bulunduğu odaya girdim. Okul müdürlerinin odasından bir farkı yoktu. Biraz da karakol amirlerinin odasına benziyordu.

"Efendim, beni çağırmışsınız." dedim utangaç bir ses tonuyla.

"Otur bakalım şuraya." diyerek önünde duran siyah büyük koltuklardan birini gösterdi işaret parmağıyla.

"Sizi dinliyorum efendim."

"Birkaç duyum aldık bu konu hakkında. Olayın aslını astarını bir de senden öğrenelim istedik."

"Hangi olay hakkında bir duyum aldınız?"

"Terör örgütlerinden birisinin bir saldırı planı hazırladığını öğrendik. Kaldığınız mağarada bir terör örgütü de varmış. Bunlar olay yeri inceleme ekibinin belli belirsiz tahminleri. Mağarada kalanlardan birisi de sensin, bu olay hakkında birkaç fikrin vardır diye düşündüm. Eler biliyorsun, anlatır mısın?"

"Biraz bir şeyler biliyorum tabii." dedim durup diyeceklerimi düşünerek.

"Bu konuyla ilgili bize söyleyeceğin her şey bir altın kadar önemli. Lütfen anlatır mısın, seni dinliyorum."

"Olay yeri inceleme ekibinin de söylediği gibi, mahsur kaldığımız mağarada terör örgütlerinin de olduğu bilgisi doğruydu. Hatta onların ellerine esir bile düştük, çok korkunç dakikalar geçirmiştik. Aslında yanlışlıkla bizi yakalamışlar."

"Hiç bir insan, bir insanı yanlışlıkla yakalayabilir mi?" dedi anlamayarak başkan.

"Türklerin elinde olduğu SİHA güvenlik politikalarını almak istiyorlarmış." Ben bunları derken başkan çoktan elini masaya vurmuş, ayağa kalkmıştı.

"Korkmanıza gerek yok çünkü istediklerini alamadılar. Bizim normal bir er olduğumuzu öğrendiklerinde saldılar. Bu esnada çok önemli bir şeyi de öğrenmiş olduk onlardan."

"Nedir o?"

"Tam üç hafta sonra bir Saldırı düzenleyecekler başkanım. Bunu bilmediğimizi sanıyorlar. Zaten farklı bir yerde konuşmuşlardı bu mevzuyu."

"Yani, olay yeri incelemenin tespiti doğruydu."

"Evet başkanım."

"Peki, düzenleyecekleri saldırının nereye olduğunu da söylediler mi? Duyabildiniz mi siz onu?"

"Saldırıyı düzenleyecekleri yer bir Türk topağı. Tam olarak üç hafta sonra Irak'taki Türk toprağına saldırı planlıyorlar. Kendi açılarından daha kolay halletmek için de Türklerin o bölgeye göndereceği silahlı insansız hava araçlarını etkisiz hale getirmek istiyorlar. Onlara göre SİHA olmadan bir hiçiz. Ayrıca şunu da demeliyim ki iki haftalık süremiz kaldı. Mağarada konuşulanlardan bir hafta geçti. Hazırlıklarımızı baş-" Cümlemi tamamlamadan durdurdum çünkü bunları söylemek bana düşmezdi. Karşımda koskoca başkan duruyordu.

"Mümkünse en az hasarla bu saldırıyı kazanmalıyız. Bir Türk askeri bile kaybedecek durumumuz kalmadı artık." Ardından söyleyeceklerini durdurdu ve beni tepeden tırnağa süzmeye başladı. Oturduğu büyük koltuktan kalktı ve etrafımda dönmeye başladı. Birkaç defa da omzuma vurdu yavaşça.

"Senden olur bu iş."

"Af buyurun başkanım, ne dediğinizi anlamadım."

"Elbet şüphelerim var ancak sen yapabilirsin bence bu işi."

"Hangi işi başkanım?"

"Hava sahasında çalışacaksın Resul'le. Saldırıyı havadan yöneteceksin. Terör örgütlerinin sayısı fazla gibi duruyor. Saldırıda kullanılacak helikopter, F 16 ve SİHA gibi araçları kullanacaksın. Asker taşıyacaksın, bir nevi hava kuryecisi olacaksın."

"Hava kuryecisi de ne demek oluyor?"

"Mağarada kalın dört ya da beş adam, koskocaman Türk ordusuyla boy ölçüşecek değillerdir ya hani... Mutla arkalarında çok büyük bir ordu olacaktır. Onları tam manasıyla ve en az hasarla yenmemiz için büyük bir Türk ordusuna ihtiyacımız olacak bizim de. Bu askerler üç-dört helikopterle taşınacak değillerdir. Bunları sen ve Resul taşıyacak. Saldırı alanına asker taşıması bittikten sonra kışlaya geri dönecek ve karada savaşan askerlere yardımcı olacak şekilde SİHAları uçuracaksınız. Bu SİHAlarda karada savaşan Türk askerlerine yardımcı olacak şekilde bombalar ve mermiler olacak. SİHAların yanında ayrıca özel savaş uçakları uçacak. Bunları tabii ki başkaları uçuracak ve sizde SİHAlarla onlara destek vereceksiniz."

Başkanın bana verdiği görev oldukça zordu. Bir hafta önce karada savaşan bir er, şimdi ise havada helikopter ve SİHA uçuracaktı.

BÖLÜM SONU

KIŞLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin