1.26

43 6 7
                                    

JD kızları tekrar odada bırakırken beni yanında götürdü. Muhtemelen Pırıl ona benim bu konuda çok şey bildiğimi söylemişti. Hayır anlamıyordum, Pırıl neden onu bize tercih etmişti? JD, bunu ona sormama fırsat vermemişti. Bunun tek sebebi aşk olamazdı. Pırıl aşkın pençesine düşüp, bizi belaya sürükleyecek bir şey yapacak tipte biri değildi. Onu kendimden iyi tanıyordum.

"Nereye gidiyoruz?" diye sormaya cesaret edebilmiştim nihayetinde.

Cevap vermemişti, ta ki bir aracın yanında durana dek. En nihayetinde, elindeki beyzbol sopamı bana tekrar uzatmıştı. Yeni bir anlaşma geliyor, vaziyet al kızım.

"Bak ufaklık.." dediğinde, senin önündekidir lan ufaklık dememek için kendimi zor tuttum. "Sana iki seçenek; ya benimle gelir arkadaşlarının yaptığı bu pisliği temizlersin ya da ben arkadaşlarını temizlerim."

"Nasıl yani?" dediğimde, "İlk seçeneği tercih ettin demek. Zeki kız. Al bakalım." diyerek beyzbol sopamı elime tutuşturdu.

"Tam olarak ne yapmam gerekiyor? Onlara bir zarar gelmeyecek değil mi?"

"İçlerinden sadece 3 kişiyi kurtarabilirsin." derken araca binmişti. Etrafa baktığımda araçta hazır bekleyen bir sürü insan vardı. Bunlar bizimkileri çiğ çiğ yer be! Tereddüt ettiğimi fark edince; "Yardım etmek istemiyorsan gelmek zorunda değilsin. Ama onlar benim arkadaşım değil ve adamlarımı öldürdüler."

Sesindeki imayı anlamıştım. Hepsini tek tek öldürecekti. En azından Eylül ve Ada'yı kurtarmalıydım. Peki 3. kişi kim olacaktı? Minho? Norman? Bunun başka bir yolu olmalıydı.. El mecbur arabaya bindim. Arkamızdan bizi beş araç daha takip ediyordu. Benim olduğum araçta sadece ben ve JD vardık. Arkamızda araçlar olmasa kafasına bir tane geçirmiştim çoktan.

"Neden Türkiye'den buraya geldiniz?" dediğinde yolumuzun uzun olduğunu anlamıştım.

"Dönünce Pırıl'a sorarsın." dedim.

"Sorumu cevaplarsan 4 kişinin hayatını kurtarmana izin vereceğim." dediğinde inanamıyormuş gibi baktım yüzüne. Benim üzerimden insanların hayatlarıyla oynuyordu adi herif!

Cevap vermedim.

İki araç bizden önce varmıştı ve benimkilere silah doğrultmuşlardı. Kendimi bir panikle dışarı attım ve ateş etmemelerini söyledim. Arabada unuttuğum beyzbol sopam tekrar JD'nin elindeydi. Almak için hamle yaptığında kaldırıp omzuna koydu ve sırıttı.

"Evet, önce hangisinden başlasam?" diyerek Ada'ya doğru yöneldi.

"Dur," dedim, "O olmaz."

Kafasını salladı ve biraz daha ilerledi Eylül'ün önünde durup diz çökmesini istedi.

"O da olmaz." dedim. Diz çöktürdüğü Eylül'ün elinden tutup kaldırdı. Ada ve Eylül bana doğru gelirken korkudan elim ayağım titremeye başlamıştı.

JD ortalıkta gezinirken, Norman'ı göremeyince Eylül'e sordum. Lakin bu soruma Ada büyük bir soğukkanlılıkla cevap verdi; "Öldü."

"Benim yüzümden.." dedim. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum, "Biri, benim yüzümden öldü! Gelmemesini söyledim. Kaçmasını söyledim." Hıçkırıklara boğulmuştum. Eylül bana sıkıca sarılıp, teselli verirken JD bizi fark etmişti. Ada, garip bir şekilde halâ soğukkanlıydı ve neden durup dururken ağladığımı anlatmıştı. Pırıl'dan sonra bir de Ada vakasını cidden kaldıramazdım!

Birinin daha benim yüzümden ölmesini kaldıracak kadar güçlü değildi kalbim. Şurda kafama sıkıp öldürseler daha iyiydi. Vicdan azabıyla yaşayamazdım.

DÜNYALAR SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin