Tüm aylaklar kapıya dayanmıştı. Elektrik yüklü teller bile onları tutamıyordu. Çok fazlaydılar ve teller kopmak üzereydi.JD adamlarına, ellerine ne geçerse; bıçak, silah, sopa vb. alıp hepsini öldürmesini emretmişti. Kendisi yüksek bir yerden olan biteni izliyordu.
Bedeni oradaydı ama, aklı hala Beste'deydi.
Minho koşarak geldi ve, "Dean, bu teller daha fazla dayanmayacak. İçeri girmeleri an meselesi. Bir kaç bomba atmalıyız belki." dedi.
Dean, "Daha da fazlasını bu yöne çeker. Bu riski alamam." dedi.
Herkes tellerden geçmeye çalışan aylakları öldürmekle meşguldü. Mızrak ve bıçaklarla savaşanlar en ön saflarda yer alıyordu. Keskin nişancılar çatılara kurulmuştu. Silahlılar ise mızraklıların hemen arkasındaydı. Mızraklıları geçenleri, silahlılar vuruyordu. Keskin nişancılar sadece zor anlarda birini kurtarmak için ateş ediyordu. Isırılmak üzere olan birilerini..
Uzun süredir ortalıkta görünmeyen Minho, Dean'e yardım ediyordu. Norman'ın dediğini yapıp, Beste'ye ulaşmak için yola çıkmıştı ama bir aylak sürüsü tarafından kapana kısılmıştı. Dean onu bulup, kurtarmasaydı, çoktan ölmüştü belki de. Beste'den hiç bahsetmemişti. Yolunu kaybettiğini söylemişti. Ta ki, Norman ile burada karşılaşana kadar. Norman, onu ihanet etmekle suçlamıştı. Dean'e her şeyi anlattığını düşünmüştü...
Minho, kendine güvenilmediğini anladığında, çok üzülmüş ve öfkelenmişti. Bu öfkeyle gidip, Dean'e bildiklerini anlatmıştı.
Dean, Beste'nin uyandığını öğrendiğinde kısa bir şaşkınlık içerisine girmişti. Philip neden bunu ona rapor etmemişti? O gün, Beste'yi buraya getirdiği gün, bunu sormak için ayrılmıştı. Philip'i bulmak ve ona bunu sormak için. Philip'i bulmuştu ama sormak istediği o şeyin önüne geçememişti.. Öfkesine yenik düşmüştü.
"Doğru mu?" diye sordu Dean sakince, "O'na tecavüz etmeyi denediğin, doğru mu?"
"Bak.." dedi Philip, cümleyi nasıl toparlayacağını bilmiyordu. Dean ise sabırsızdı ve çok öfkeliydi.
"Sana bu doğru mu dedim seni piç herif!" dedi bağırarak. Üzerine bir kaç adım atıp, silahın namlusunu onun göğsüne dayadı. "Seni şu an, şurada öldüreceğim."
"Dean, bak ben, çok alkollüydüm.. Bir anda.. kontrolü kaybettim. Cidden böyle olsun istemezdim." dediğinde JD güldü.
"Hangi elinle kilitledin kapıyı? Hangi elinle dokundun önce? Hangi ayağın ona ilk adımı attı?" diye sordu. Cevap alamayınca, "Ölmüş olmayı dileyeceksin Philip." dedi ve onu bayıltıp, aracına bindirdi.
Onu bir süreliğine Mike'ın yanına kapatması gerekecekti. İcabına sonra bakacaktı.
Dean, ayak sesleri duyunca, arkasına dönüp baktı. Karşısında gördüğü hastanede kurtarmaya çalıştığı o kız vardı. O gün olduğu kadar savunmasızdı şu anda da. Zayıftı.
"Senin ne işin var burada?" dedi Dean sert bir tavırla.
"Bunu durdurabilirim." dedi Beste omuz silkerek. Ardından bakışlarını Minho'ya çevirdi. Minho, diğerlerine yardım etmek üzere ayrıldı.
"Hayır, savaşamazsın. Git ve dinlen." dedi JD yine aynı tavırla. Ardından bir sigara yaktı.
Beste, "Bak Dean, seninle bir anlaşma yapalım. Ben bu kargaşayı istersem çok daha kötü hale getirebilirim. Diğer sürülerin beni bulması bir kaç saati bulur ama, o tellerin pek dayanacağını sanmıyorum. Ayrıca, istersen, ama sen istersen, ben değil, bunu durdurabilirim. Benim ve benimle gelmek isteyenlere izin verirsen. Ayrıca arkadaşlarımı da rahat bırakırsın, herkes kendi yoluna gider." dedi.