2.13

29 5 0
                                    

Beste'nin Notları:

Yola çıkmıştım ama nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Yani, Philip'i bulmak epey zor olabilirdi ve fazla zamanım yok gibi hissediyordum. Acaba ölmeden önce Hollywood'a mı gitsem? Ölmeden orayı da gördüm diye Dinçer'e anlatırdım öteki tarafta.

Sahi, o ne yapmıştı acaba? Yani hala hayatta mı, merak ediyorum açıkçası.

Türkiye'deyken en yakın olduğum erkek arkadaşımdı kendisi. Babası okulun müdürü olduğu için, bir kaç defa öğrencilerden giden şikayetlerden dolayı ceza almaktan kurtarmıştı beni ama din kültürü ve ahlak bilgisi dersi hocasına diklenmek pek iyi bir fikir değildi.

Evet, şu konu..
Din dersinde hocayla inanılmaz derecede tartışmaya başlamıştık ve ben ses tonumu hiç yükseltmeden konuşmaya çaba gösteriyordum. Merak ettiğim şeyler vardı ve bunları soruyordum doğal olarak. Aşırı savunmacı bir hal alan din hocası sorulara mantıklı cevap veremeyince beni dinsizlikle ve dini değerlere saldırmakla suçladı.. Bu sinirlerimi bozmuştu çünkü ben inansam da, inanmasam da sonuçta bu birilerinin inandığı şey ve hiçbir şekilde buna saldırmaya hakkım yok, kimsenin yok. İnancımız tanrı ile bizim aramızda olan aşktır, sevgidir, bağlılıktır, sadakattir. Hocayla aramdaki tartışma büyüyünce, bana el kaldırdı. Vuracağını düşündüğüm için bir refleksle bende hayalarına tekme attım. Ve, okuldan atılmam tam olarak böyle gerçekleşti.

Aslında atılmadım, Dinçer engel oldu. Kaydımı Amerika'daki bir okula aldırdık. Amerika'ya gelme fikri kızlardan çıkmıştı aslında ben pek gönüllü değildim. Dışarıdan falan bitirmeyi düşünmüştüm, hem mis gibi evde yatardım ama... annem hiç istemedi. Tabii hep ayrı evde, ayrı şehirde yaşamak isteyen Pırıl için bu inanılmaz bir fırsattı. Çok uzaklarda beraber gençliğimizi yaşayacaktık..

Aynen, yaşıyoruz bu hayatı anasını satayım (!)

İleride bir grup aylak görünce durdum. Bir bıçakla hepsini halletmem imkansızdı. Zombilerden biriyle göz göze gelince David'in adamlarından olabileceğini düşündüm ama öylece durmuş, bana bakıyordu. Bana doğru ilerlemiyordu bile.

Göz temasını bozmayarak bir adım geriledim.

Ve o da geriledi.

Yanlış olan bir şeyler vardı. Kesinlikle, burada bir şeyler yanlıştı. Beni taklit ediyor gibiydi. Elimi yavaşça yukarı kaldırdığımda, o da kaldırmıştı. Kendimi deli gibi hissediyordum. Ya tüm bu olanlar bir hayal ürünüyse ve ben zombilerin arasında kalmışsam ve farkına varmazsam öteki tarafa gideceksem? Teknik olarak bunu düşünerek farkına varmıştım ama değişen bir şey yoktu.

Bende ters giden bir şeyler vardı.

Vücudumda ters giden bir şeyler..

Sanırım ne olduğunu bulana kadar kendime sığınacak bir yer bulmalıydım. Belki de bu şey beni öldürmüyordu, kim bilir?

Kendi hikayemin ana karakteriyim ve ana karakterler ölürse hikaye biter.

DÜNYALAR SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin