2 AY SONRA
Kışın en soğuk günlerini geçiriyorduk ve Norman hala geri dönmemişti. Philip ise hastaneye hiç uğramamıştı.
Norman neden geri dönmemişti bilmiyorum ama sanki bir terslik var gibi hissediyordum. Ya gerçekten Minho başlarını belaya sokmuştu ya da başka bir şey..
Kızlar ne durumdaydı acaba?
"Ne düşünüyorsun?" diye bir an da yanımda belirdi rahip.
"Günler gittikçe daha soğuk oluyor." dedim. "Bu zombileri biraz yavaşlatır."
"Bunu düşünmediğine eminim." dediğinde, yüzüne dik dik baktım. "Ama evet, haklısın. Planın nedir?"
"Jun ve Martin geri dönünce buradan ayrılmayı ve geldiğimiz yere geri dönmeyi teklif edeceğim."
"Neden?" dedi, "Yani Philip'i beklemeyecek misin artık? Ya geri gelirse?"
Ani heyecanına bir anlam verememiştim. Bu adama da zerre güvenmiyordum da neyse.
"Bilmiyorum, belki geri dönerim ama önce burada ayrılan arkadaşlarımın hala iyi olduğunu öğrenmeliyim." dedim onun aksine sakin bir tavırla.
Pencereden dışarı bakmaya devam ettim. Jun ve Martin'in aracını gördüğümde rahatlamıştım. Yakacak ve yiyecek bir şeyler bulabilmişlerdi..
Yardım etmek için dışarıya çıktığımda, Jun yanıma gelerek, dışarıdan bulmuş olduğu siyah kürkü omuzlarıma bıraktı.
"Üşütme de seninle uğraşmayalım bir de.." dedi gülerek.
Ardından yanımdan geçen Martin, "Çok yakıştı ama." dedi sırıtarak.
Jun, "Bu herif yardım etmeyi düşünmüyor herhalde." dedi hala camdan bizi izleyen Gabriel'a bakarken.
"Çantanı ver bana." dedim, "Hepsi çok ağır olacak."
Güldü ve dudağıma bir öpücük kondurup, "Ben hallederim, sen içeri gir." dedi.
"Jun, aslında hiç içeri girmesek mi?" dedim konuyu açmaya çalışarak.
"Bir sorun mu var?" dedi elindekileri Martin'e verirken.
"Norman hala geri dönmedi." dedim.
Jun derin bir nefes alıp verdi ve, "Bazen benim kız arkadaşım yerine Norman'ın kız arkadaşı olduğunu düşünüyorum Beste." dedi.
"Jun anlamıyorsun, başı belada olabilir." dediğimde Jun hala inanamıyormuş gibi bakmaya devam ediyordu.
"Kızlar da onunla birlikteydi Jun.." dediğimde neden bu kadar endişeli olduğumu anlamıştı.
"Tabi..." dedi bana doğru bir adım atarken, "Şimdi anlıyorum, üzgünüm."
"Ben gitmek istiyorum." dedim.
Jun bana sıkıca sarılıp, "Üşüdüm. Biraz ısınayım." dedi.
"Jun," dedim, "Acaba hep arkadaş mı kalsaydık?"
Kahkaha attı ve, "Hayır, kıskançlıktan kafayı yediğim günlere dönmek istemiyorum." dedi.
Martin gelip, "Romantik çiftimiz acaba bana yardım edebilir mi çünkü ölmek üzereyim." dediğinde ter içinde kalmıştı..
* * *
Tüm eşyaları içeriye taşıdıktan sonra Martin ateş yakmaya çalıştı. Hastanenin yangın alarm sistemi çalışmıyordu. Biz de giriş katta kapı ve pencereleri dumanın çıkması için açarak, biraz ateş yakıp, ısınıyorduk.