2.2

35 4 5
                                    

Fabrikaya vardığımızda önünde kalabalık zombi grupları gördüm ve henüz fark etmeyen Jun'u durdurdum.

Jun biraz korkmuş görünüyordu. Bir ağacın arkasına geçip etrafı dürbünle izlemeye koyuldum. İnsanlar gelip geçiyordu. Nöbetçiler, nöbet değişimi yapıyordu. Sağdaki nöbetçi kulübesine elinde M416 olan bir kadın, soldaki nöbetçi kulübesine ise elinde VSS Vintorez olan bir adam geçti.

''Korkuyor musun?'' dedim. ''Ben olsam ben de korkardım.''

''Beni korkutan şey zombiler değil.'' dediğinde dikkatle ona baktım. Muhtemelen ikimizi de aynı şey korkutuyordu.

''Nedir peki?'' dedim.

''Bu insanların, bu zombileri buraya koyma sebebi.'' diye cevap verdi. Tam da düşündüğüm gibiydi. Hangi insan evladı zombilerden bir güvenlik duvarı yapmayı akıl edebilirdi ki? Birileri akıl etmişti.

''Muhtemelen biraz daha yaklaşırsak, zombiler kokumuzu alacak ve saldırganlaşacak. Haliyle bu da onların bizi fark etmesini sağlayacak.'' dedim. 

''Bence gidip sorabiliriz. Yani, arkadaşlarının orada olup olmadığını.'' dediğinde, sen ciddi misin anasını satıyım ya dememek için kendimi zor tuttum. Sadece göz devirip, ''Olmaz.'' diyebildim.

''Neden? Bize zarar vereceklerini sanmıyorum.'' dedi.

''Gerçekten bu aptallıkla fazla bile hayatta kalmışsın.'' dedim, ''Soldaki adamı görüyor musun? Elinde VSS Vintorez var. Yüz metre mesafeden atış yapılabiliyor. Vücuda vereceği hasar %38. Çok başarılı bir silah değil ama sağdaki kadında M416 var. Yirmi metre ve daha fazla mesafede kullanılan etkili silahlardan biri. Geri tepme ve ateşleme hızını ele alırsak orta düzeyde.'' 

''Tüm o silahların adlarını nereden biliyorsun?'' dediğinde göz devirdim. Asıl sorması gereken şey bu değildi.

''Düşün bir..'' dedim sorduğu soruyu duymazdan gelerek, ''Zombilerden bir güvenlik duvarları varken neden hala nöbet tutuyorlar? Bu birilerini bekledikleri anlamına geliyor. Ya topluluklarına dahil etmek için ya da öldürmek için.''

''Neden bizi öldürmek istesinler ki?'' dediğinde sıkılmaya başlamıştım.

''Çünkü,'' dedim, ''Herkes bu yeni dünyanın sahibi olmak isteyecektir. Bu yüzden her adımımızda dikkatli olmalıyız.'' 

Cümlemi bitirdiğim anda bir el ateş sesi duydum. Sesinden tanıdığım üzere VSS Vintorez'di. Yüzüm Jun'a dönük olduğu için, mermi sessizce gelip ağaca bir hasar vermişti.Muhtemelen fark edilmiştik. 

''Sürünerek uzaklaşacağız.'' dedim ve yere yatıp uzun otların arasından yavaşça sürünürek uzaklaşmaya koyulduk. Bir el daha ateş sesi duyduğumda bu kez M416'dan geldiğini anlamıştım. Sesi güçlüydü ve yankılanmıştı.

''Fark ettiler mi sence bizi?'' diye sordu Jun hala sürünürken.

''Muhtemelen.'' dedim. ''Mermilerini boşa harcamak istemezler. Sonuçta, yakın zamanda mermiler de tükenecek.'' 

''Ya onlar için mermi üreten biri varsa?'' dedi Jun bu kez.

''Bilmiyorum. Umarım böyle bir aptallığı yapan kimse yoktur. Daha fazla mermi, daha fazla savaş demek.'' dedim.

''Daha fazla savaş, daha fazla kan.'' dedi.

Fabrikadan yeteri kadar uzaklaştığımızı düşününce ayağa kalktım. Jun da ayağa kalkınca bir süre olduğum yerde dikildim. Nereye gitmem gerekiyordu? Nerede bulabilirdim ki kızları? 

''Neyi bekliyoruz?'' dediğinde etrafa bakındım. Hiçbir işaret göremiyordum. Doğru yolda değildim. ''Beste? Neyi bekliyoruz?''

''Hastalıklı olmayanların götürüldüğü güvenli yeri biliyor musun?'' dedim. 

DÜNYALAR SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin