"Beni mi arıyordun?" diye sordu gülerek. Üzerindeki siyah deri ceketiyle, oldukça Dean'e benziyordu, "Beni hatırlamana şaşırdım açıkcası. Bunu ben de planlamamıştım."
"Ne demek planlamamıştım? Neler oluyor anlatır mısın artık?!" dedim bir hışımla üzerine yürürken. Korkmamıştı bile. Bir adım bile olsa gerilememişti ve bu beni ürkütmüştü.
"Bekle bir dakika, beni mi öldüreceksin yoksa?" dedi alayla gülerken, "İkimiz de bunu yapamayacağını biliyoruz. Her neyse Beste, istediğin hayatı sana verdim. Arkadaşların, sevgilin ve temiz bir ev, sokak.. Dean yok, Katie yok, yakında ben de gideceğim."
"Bunu nasıl yaptın? Ben en son Katie ile bir araçtaydım. Çok net hatırlıyorum! Kafama bir çuval geçirmişti ve-" cümlemi yarım bıraktım, yüzüne dikkatle bakıp, "Jun," dedim, "O'nun kolunun biri yoktu. Ben kestim, eminim, ben yaptım!"
"Aklından geçenleri bilsen, kendi kolunu ona hediye ederdin.." dedi hüzünlü bir ifadeyle, "Sürekli kendini yetersiz ve eksik hissediyordu. Mutlu değildi ve öyleymiş gibi davranmaktan yorulmuştu. Mental sağlığı hiç iyi değildi.. ama bunu hiç de belli etmedi. O yüzden, küçük bir sihirle bunu da halletmiş olabilirim."
"Bunu nasıl yaptığını bana öğretmelisin." dedim merakla. Hava iyice kararıyordu, belki de onu eve davet etmeliydim.
"Üzgünüm, bunu yapamam." dediğinde hayal kırıklığına uğramıştım, "Katie sana sorun çıkarmayacak, Dean de öyle. Huzurlu bir şekilde yaşayabilirsin."
"Ya işler tekrar kötüye giderse Evren?! O zaman ne yapacağım? Böyle gelip, tüm sorunlarımı çözüp, beni buna alıştırıp gidemezsin." dedim öfkeyle. Benim öfkem mi sebep oldu bilinmez, gözleri dolmuştu.
"Üzgünüm, çoklu gerçeklikleri birbirine kattım.. Sadece seni kurtarmak içindi başta ama sonra sana daha iyi bir yer vermek istedim, daha iyi bir yaşam(?), bilmiyorum... Fakat Beste, böyle şımarık bir kız çocuğu gibi oldun ve şimdi ne istediğini bilmiyorsun. Ben de sürekli olarak değişiklik yapmaktan yoruldum. Hayal gücümün de bir sınırı var." dedi sakince. Gözleri kızarmıştı.
"Bana bunu nasıl yaptığını anlat Evren. En azından bu kadarını bilmek hakkım." dedim ben de aynı sakin tonda.
"Anlatamam." dedi net bir tavırla. "En azından şu an olmaz."
Arkasını dönüp giderken, "Yaralanmıştın, iyi misin?" diye sordum. O'nun yanımda kalmasını sağlamalıydım. Güvenini kazanıp, neler olduğunu öğrenebilirdim..
"Daha iyiyim." dedi yola devam ederken, "Merak etme, bir daha görüştüğümüzde sana her şeyi anlatacağım."
"Şimdi nereye gidiyorsun? Hava kararacak! Gel, benimle kal." diye bağırdım bu kez. Aramızdaki mesafe açılıyordu.
"Birine geri döneceğime dair söz verdim, onu görmeliyim." dedi o da biraz bağırarak. Daha fazla ısrar etmedim ve gitmesine izin verdim. En azından temiz bir yerde, sevdiklerimle beraberdim.
Bunun için, bir daha geldiğinde, o'na teşekkür etmeliydim.
* * *
"Geldin mi?" dedi beni karşısında gören Saye. Mutfakta, yemek yapmakla uğraşıyordu.
"Hayır." dedim ciddiyetle ona cevaben, bir sandalye çekip otururken.
"Duruma göre değişiyor, diyorsun yani." dedi gülerek, "Evet, eve geldim Saye, ama kendime gelemedim, demek bu değil mi?"
"Evren'i hatırlıyor musun?" dedim, "Kısa, küt, siyah saçları olan, kaküllü, beyaz tenli, bebek yüzlü bir kız.."