JD... Deri ceketli adam.. En büyük kabusum.. Bana karşı oldukça kibardı. Araca binmem için kapıyı açmıştı, binmemde yardımcı olmuş, yol boyunca iyi olup olmadığımı sormuştu.
Sonra mı?
JD beni bir başıma kurtlar sofrasına göndermişti. Araçtan inmeden, birini bulması gerektiğini söyleyerek, yoluna devam etmişti. Adamları bana karşı pek kibar değildi. Yaptıkları ilk şey, enseme bir darbe uygulayıp, beni bayılttıktan sonra bir sandalyeye bağlamak olmuştu.
Belki de bunu JD söylemişti, bilemiyorum.. Kendimi kurbanlık koyun gibi hissediyordum. Önce besle, sonra öldür. JD'nin bana karşı son iyi tavırları olabilirdi ve ben... hiç geri dönemeyebilirdim.
Ama hayır, geri döneceğimi söyledim ve bunu yapacağım.
* * *
"Hayır!" dedi Saye sert bir tonda, Jun'u sertçe geriye iterken, "Hayır dedim! Oraya gitmeyeceksin! Beste'nin hayatını bu şekilde tehlikeye atmana izin vermem anladın mı?!"
"Jun, Saye haklı. Bu şekilde hem onu hem kendini tehlikeye atarsın. Nerede olduklarını bile bilmiyorsun.. Ayrıca Beste bir yolunu bulacaktır, hep buldu." dedi Cemre bu kez, daha ılımlı bir ses tonuyla.
Jun, bağıra bağıra, "Siz ne biliyorsunuz ki?! Tek düşündüğünüz kendi hayatlarınız! Diğerleri de öyleydi! Beste, her defasında, sizi korumak için kendi canını ortaya koydu! Ama siz korkaklara bir bakın! Arkadaşınız için, kendi canınızı ortaya koymaktan acizsiniz! Hem de sizi defalarca kurtarmış biri için!" dedi. Daha sonra Andrew ve diğerlerine döndü, "Liderin sen olduğunu düşünüyorsun değil mi? Ama değilsin! Beste'nin gölgesi altında yaşıyorsunuz! Sizi daima korudu ve yine korumak için kendi canını hiçe saydı. Sıkıldım artık sizin evcilik oynamanızdan! Ben gidiyorum." dedikten sonra kapıya doğru yürüdü. Öfkeliydi. Çok öfkeliydi. İlk aşkını böyle bir dünyada, sürekli kaybetme korkusu ile yaşamak kalbini yormuştu.
Bağırışmaları demir kapının ardından duyan Martin, çaktırmadan Jun'un önüne geçerek, bilerek ona çarptı ve kendini yere attı.
"Ah! " diye acıyla inledi.
Jun panikle, "Martin? İyi misin? Isırıldın mı?" diye kollarını ve omuzlarını açarak, inceledi.
"Ah, seni aptal!" dedi acıyla, "Kırdın!"
"Omzunu mu kırdım?!" dedi şok içerisinde. Diğerleri de çoktan etraflarına toplanmıştı. Herkes panikle iyi olup olmadığını soruyordu.
Martin, "Hayır salak, kalbimi kırdın." dedi gülerek.
"Seni şurada gebertirim." dedi Jun ciddiyetle. Daha fazla dayanamayıp, Martin'e gülmeye başladı ve "Ne salak herifsin." dedi.
Martin diğerlerine, "İyiyim, iyiyim, bir şeyim yok, bağırışmalarınızı duydum. Beste burda olsaydı hepinizi kurşun yağmuruna tutmuştu." dedi yerden kalkarken. Ondan öğrendiği en iyi şey, daima tutarlı bir plan yapmak ve hislerine güvenmekti. His konusunda Beste kadar iyi değildi ama kendini geliştirmek için çok çaba sarf ediyordu.
"Öylece Beste'ye gidemeyiz Martin, biliyorsun.." dedi Andrew sessizliğini bozarak.
"Tam da bundan bahsediyorum!" dedi Martin, ardından Jun'a dönerek, "Onları Beste'nin atıyla takip ettim." dedi.