Ne ara uyuduğumu hatırlamıyordum ama uyandığımda bir kafesteydim. Hava kararmıştı. Bu sahne bana bir yerlerden tanıdık geliyordu ama hadi hayırlısı.
Kafeste tek başıma olmak canımı sıkmıştı. Beni güçsüz gördükleri için olsa gerek, ellerimi ve ayaklarımı bağlamaya gerek bile duymamışlardı.
"Günaydın, uyuyan güzel." dedi siyahi bir kadın.
"Neredeyim ben? Ayrıca neden bir kafesin içindeyim?"
"Laboratuvardasın." dedi sahte bir gülümsemeyle, "Ben Katie, Doktorum. Yani öyleydim ama fark etmez, görev her zaman, her yerde. Ve tatlım, senin burada olma sebebin dönüşme aşamasında olman."
"Anlamıyorum." dedim. Bayılacak gibi hissediyordum.
"Seni o aracın içinde bulduğumuzda, zombiler seni oradan çıkarmamıza izin vermedi. Hepsi senin için orada etten duvar olmuşlardı. İlginç, anlatmak istediğin bir şey var mı bu konuda?"
"Isırıldım, dönüşüyorum. Sadece bunu biliyorum."
"Hayır, hayır.." dedi, "Daha fazlası var. Düşündüğüm gibi, sen de ne olduğunu bilmiyorsun. Bu yüzden, bunu beraber öğreneceğiz."
"Nasıl?" diye sordum cevabı bildiğim halde.
"Üzerinde bir kaç deney yaparak. Kan örneklerini dönüşmüşlerle ve diğer dönüşmekte olanlarla karşılaştırarak." dedi. Kafesin dışında durmuş, benim bedenim üzerinde yapılacak işlemleri sakince anlatıyordu.
"Ne saçmalıyorsun sen? Bu asla olmayacak." dedim demir parmaklıklara öfkeyle sarılırken.
"Sen beni yanlış anladın," dedi tekrar sinsice gülerek, "İzin almıyordum."
"Bu insan haklarına aykırı!" dedim, son çırpınışlarımdı..
"Haklar mı kaldı ki?" dedi gülerek ve uzaklaştı. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak bu olsa gerek. Her şeyi batırmıştım. Sahi ben ne halt ediyordum? Hiçbir planım olmadan, bir sonraki adımımı düşünmeden, ben tam olarak ne yapıyordum?
Burada ölemezdim.
"Hey," dedi biri, "Sen iyi misin?"
"Evet, iyiyim." dedim hemen yanımdaki kafese atılmış olan adama. Odanın içi mum ile aydınlatılmıştı ve loş ışıktan dolayı yüzünü çok iyi göremiyordum.
"Katie böyledir. Onunla konuşamazsın, kendi bildiğini okuyacaktır." dediğinde dik dik baktım. Moral mi vermeye çalışıyordu o? Hiç işe yaramıyordu çünkü.
"Ben Steve," dedi, "Neden burada olduğumuz hakkında bir fikrin var mı?"
"Üzerimizde deney yapacaklar." dedim yere otururken.
"Deney mi?" dedi şaşkınlıkla.
"Evet," dedim, "Öyle söyledi. Tedavi bulmaya çalışıyorlar sanırım."
"Kahretsin, buradan nasıl kurtulacağız?" dediğinde güldüm ve "Biz derken?" dedim.
"Peki," dedi gülerek, "Ben buradan önce çıkarsam seni arkamda bırakmam."
"Ya ben çıkarsam?" diye sordum.
"İkimizin de iyiliği için, umarım ben çıkarım." dedi. Buradan çıkarsam onu kurtarır mıydım, bilmiyordum. Hayatımı hiç tanımadığım biri için riske atar mıydım?
Sanki şu an, doğru dürüst tanımadığım insanlar için kendimi tehlikeye atmıyormuşum gibi..
"Üçümüzün de iyiliği için, önce benim çıkmam daha doğru olur bence." dedi genç biri kafesin kilidini açarken. "Ben Dwayne." dedi bana bakarak, "Sırrını merak ediyorum açıkçası."