2.30

25 5 0
                                    


"Seni öldüreceğim."

"Evet, biliyorum, yaparsın." dedi Dean umursamaz bir tavırla beni geri odama götürürken.

"Ciddiyim." dedim tek kaşımı kaldırırken.

"Ben de öyle." dedi yine aynı tavırla.

Derin bir nefes alıp verdim ve, "Beni ciddiye alıyor gibi görünmüyorsun ama." dedim.

Güldü.

Kaldığım o dört duvarın kapısına geldiğimde, şu an Dean'e sertçe vurup, gizlice kaçmamam için ne gibi bir engel var ki, diye düşünmeden edemedim. Bu kez kendimi düşünemez miydim? En başında, uğruna yola çıktığım insanlar böyle yapmamış mıydı? Neden olmasındı ki?

Peki ya Jun? O yanımda olmuştu, beraber çok fazla şey yaşamıştık, onu ölüme terkedemezdim.. Ona da benimle gelmesini söylesem? Peki ya Norman? Martin? Onlar geride kalmayı hak etmiyor..

"Burdan kaçamazsın, biliyorsun değil mi?" dedi kameraları kafasıyla işaret ederken.

"Her seferinde bunu nasıl başarıyorsun?" dedim merakla. Hayır, gerçekten merak ediyordum, nasıl oluyordu da aklımdan geçenleri bilebiliyordu?

"Zeki birisin, ortalama zekanın üzerinde bir zekaya sahipsin fakat ufaklık, yaklaşık boyun kadar bir hata yapıyorsun."

"Çok da büyük bi hata değilmiş o zaman." dedim omuz silkerek.

Gülerek, "Doğru," dedi, "..ama bu senin sonunu getirebilir."

"Ee, söylemeyecek misin?" dedim, gerçekten nerede hata yapıyor olabilirdim.

"Düşmanını çok hafife alıyorsun. Sanki, senin düşündüğün tüm ihtimalleri, karşındaki düşünemezmiş gibi davranıyorsun." dedi tüm ciddiyetiyle.

"Seni hafife aldığımı mı düşünüyorsun yani?" diye sordum alayla.

"Beni düşmanın olarak görmesen iyi olur." dedi alayla.

"Sen benim en büyük kabusumsun Dean." dedim bıkmış bir tavırla. Ardından odaya girdim, kapıyı kapatıyordum ki Dean eliyle ittirdi.

"Philip ben istediğim için seni hayatta tuttu, kamplarımı ben izin verdiğim için yerle bir edebildin ve ufaklık, ben istediğim için şu an buradasın. Hayattasın. Arkadaşların da öyle.. Bu yeni düzenin kurucusu benim." dedi ciddiyetle kaşlarını çatarak, böyle olduğu zamanlarda onunla konuşmak hiç içimden gelmiyordu. Yüzüne dik dik bakmakla yetindim ve göz devirip kapıyı kapattım.

Ardından, hemen geri açıp uzaklaşmakta olan Dean'e, "Biliyor musun Dean, sen de ben istediğim için hala hayattasın!" dedim.

Dean durdu ve arkasını dönmedi ama kaşlarını çattığını ve alayla güldüğünü hissedebiliyordum.

"Bir zombi ordusunu buraya yığmam ne kadar sürer sence? Beni öldürüp sorunu ortadan mı kaldıracaksın? Dene lütfen. Senden ve bu aptal düzenden kurtulacağım, insanları kurtaracağım. Sen bencil, kendini beğenmiş herifin tekisin." dedim öfkeyle.

Cümlemi bitirince, Dean omzunun üzerinden bana bakıp, "Yine aynı şeyi yapıyorsun." dedi ve ilerledi. Hayır, kendi hikayemin başrolüydüm ben, tüm bu yaşananlar benim suçum, benim sorumluluğum ve benim başarımdı. Kimsenin sayesinde hayatta değilim..

* * *

Gözlerimi açtığımda akşam olmuştu. Ne ara uyuduğumu bile hatırlamıyordum. Gerçekten, yek hatırladığım en son Dean ile olan konuşmamızdı. Yataktan kalkıp, camdan dışarıya baktım.

DÜNYALAR SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin