....ve işte böyle sevgili günlük,
benim için inanılmaz zor, güzel ve heyecanlı günlerdi diyebilirim sanırım.Aradan 5 yıl geçti ve ben o günleri özlüyorum. Tuğçe, Dean'e her şeyi anlattığında yaşadığım utancı bile özlüyorum. Dean ile o gece yaşadıklarımızı da.. Yine de Amerika'ya hiç gitmemiş ve onunla tanışmamış olmayı dilerdim, çünkü sabahında terkedilmiştim..
Tuğçe ve Martin ise muhteşem bir çift oldular! O'nun için çok seviniyorum, hak ettiği o gerçek aşkı sonunda bulmuştu. Yakın zamanda evlenmeyi planlıyorlar, böylelikle vize sorunu ortadan kalkacak ve birlikte yaşayabilecekler.
Simge ve Diego ise Amerika'dan döndükten bir hafta sonra yıldırım nikahıyla evlenip, İtalya'ya gittiler. Geçen hafta doğum yaptı ve ikizler! Bir kız, bir de erkek teyzesi oldum! Bir ara İtalya'ya gidip o'nu ve yeğenlerimi görmeyi çok istiyorum!
Beyza, Jun'un babasına ait olan şirkette çalışmaya başladı. Kozan Holding ile ortak olan şirkette.. Ben hayatımda intikam duygusu bu kadar yüksek, tutkulu ve hırslı bir insan daha tanımadım açıkcası. Son aldığım haberlere göre Minho ile takılıyormuş bu aralar. Minho da oldukça değişmiş. Şirkette birlikte çalışıyorlarmış artık..
Ben hala olduğum yerde sayıyorum.
Bugün yeniden shifting deneyeceğim. Gidip görmem gereken biri var, verdiğim sözü tutamadığımı söylemem gereken biri..
''Ne yazıyorsun?'' diye sordu bu hayatta her şeyden çok sevdiğim adam saçlarıma bir öpücük kondururken.
''Önemli bir şey değil.'' dedim kalemi defterin arasına bırakırken.
Derin bir nefes alıp verdi bıkkınlıkla ve defteri elimden alıp inceledi, çünkü biliyordu ki ben önemli değil dediysem o şey mutlaka önemliydi..
''Gerçekten tekrar shifting denen şu şeyi yapmayacaksın değil mi? Hem de o adamla tekrar buluşmak için?'' dedi bana inanamayarak.
''Bunu o'na borçluyum, biliyorsun.'' dedim ben de gülümseyerek.
Dudaklarıma bir öpücük kondurup, geri çekildi. Ardından gülerek, ''Seni kendi kopyamdan kıskanmam ne kadar etik?'' diye sordu.
''Hiç etik değil Dean.'' diye cevap verdim ben de gülerek.
''Bu herif benim kopyamsa eğer, muhtemelen seninle yatmak için elinden geleni yapacaktır. Ayrıca orada kalman için de..'' dedi Dean şüpheyle. Oraya kalıcı olarak gitmek hakkında bazı makaleler okumuştum ve şimdi bunu denememden korkuyordu.
''Muhtemelen.'' dedim omuz silkerek.
''Hayır,'' dedi kafasını olumsuz anlamda sallarken, ''Geri geliyorsun! Orada kalmayı unut.''
Cevap vermeyip biraz bu konuda endişelenmesini izledim. Böyle bir ihtimale karşı beni geri getirmenin bir yolu olup olmadığını sorup duruyordu.
''Dean.. sakin ol. Geri geleceğim. Sadece oradaki Dean ile konuşmam gerekiyor.'' dedim gülerek.
''O herifle yatmayı aklından bile geçirme.'' dedi ciddileşerek.
''O senin kopyan.'' dedim. Dean kendinin başka bir gerçeklikteki haline bu şekilde hitap etmeyi seviyordu.
''Ben de senin eşinim ve başka bir adamla, benim kopyam bile olsa yatmanı onaylamıyorum.'' diyerek elindeki kahveyi masama bıraktı, ''Sütlü, iki şekerli.''
Kahveden bir yudum alırken, Dean tekrar saçlarıma bir öpücük kondurdu ve banyoya gitti. Tekrar günlüğüme detayları aktarmak üzereyken, kapıyı açıp, ''Umarım bu günü unutmamışsındır.'' dedi.
''Doğum günün mü?'' dedim umursamaz bir tavırla onu sinirlendirmek için.
''Hayır bugün bizim evlilik yıl dönümümüz!'' dedi, onunla aynı anda aynı cümleyi söylememiş olmama biraz şaşırmıştı. ''Ah, unutmamışsın.. Akşam için hazırlan çünkü oldukça uzun bir gece olacak.'' dedi sırıtırken. Ardından göz kırpıp tekrar kapıyı kapattı. Anlaşılan bugün shifting denemek için kötü bir gündü.
Ancak, sevgili eşim, kendi kopyasını kıskanıyordu ve o'nun yanına gitmemi istemiyordu. Evet, Dean ile evlenmiştim ve bugün ilk yıldönümümüzü kutlayacaktık. Dean o'na aldığım beyzbol sopasını görünce muhtemelen shifting gerçekleştirip kendi kopyasının kafasını parçalayacaktı..
Beni birlikte geçirdiğimiz ilk gecenin sabahında terk eden adam, Türkiye'ye döndüğümde beni bulmuştu ve kelimenin tam anlamıyla beni Paris'e kaçırmıştı. Benimle güvenli bir şekilde tüm sorunlardan uzak bir hayat sürebilmek için.. Aileme bu durumu açıklamak elbette çok zor olmuştu. Yalan üstüne yalan söylemiştim.
Gerçi onlara deneyimlediğim çoğu şeyi, doğruları -elbette bazı eksik bilgilerle- anlattığımda delirdiğimi düşünmüşlerdi. Beni bir akıl hastanesine kapatmayı düşünmüşlerdi.. Şizofreni ve çoklu kişilik bozukluğu teşhisi konulmuştu ve bir sürü ilaç kullanmam gerekiyordu. Dean, günün sonunda kahraman olarak gelmiş ve beni kurtarmıştı aslında..
Son satırlarımda, bu defterin benden geriye kalanlara miras kalacağını bilerek, bir gün bu şeyi deneyimleyerek ve beni anlamalarını umarak birkaç şey söylemek istiyorum:
Ben deli değilim, deneyimlediğim her şey gerçek, herkes gerçek..
Eğer kendini kapana kısılmış, tükenmiş ve umutsuzluğa kapılmış hissediyorsan lütfen senin için her zaman burada olduğumu bil ve yazdığım tüm bu satırlara geri dön. Umudunu yeniden kazanana kadar benimle kal.Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi, her merhabanın da bir elvedası var elbette. Yeniden görüşünceye dek, hoşçakal.
Sevgilerle,
Evren Kaya Morgan.