Gözlerimi açtığımda tepemde dikilen Jun heyecanla kolunu göstererek, "İşe yaradı. Dönüşmedim." dedi.
Minho göz devirip, "Bu gereksizin hayatını neden 2. kez kurtardın ki?" diye sordu.
Jun kafamın altındaki yastığı hızla çekip Minho'ya fırlattı. Minho havada yakaladığı yastığı tekrar yerine koyarken sertçe uyardı, "Biraz dikkatli ol!" ardından bana dönüp, "İyi misin?" diye sordu.
Hafifçe kafamı sallayıp, "Kızlar nerede?" diye sordum.
"Etrafı temizliyorlar." diye cevap verdi Jun ve ardından ekledi "JD ise geri döndü. Sana da bunu bıraktı.."
Elindeki kağıdı bana uzatırken, "O, özel olduğunu söyledi ama Pırıl yine de okudu." dedi.
"Ben onlardan bir şey gizlemem. Benim için özel olanı daima bilirler. Bende onlar için özel olanı bilirim. Yani, sorun değil." dedim. Özellikle Pırıl'ın ismini söylemesi dikkatimden kaçmamıştı. Elindeki kağıdı alıp, okudum. Sadece iki kelime yazıyordu, "Teşekkür ederim."
Minho merakla, "Ne yazıyor? Bizimle de paylaşmayacak mısın?" dediğinde kağıdı onlara doğru çevirdim. Okuduklarında yüzlerinde şaşkın bir ifade vardı. Kağıda tekrar baktım ne yazdığına emin olmak için. Daha doğrusu, doğru okuduğuma emin olmak için.
"Aynı şeyi mi görüyoruz ya da okuyoruz?" diye sordum. Neye bu kadar şaşırmışlardı?
Minho şaşkınlıkla, "Bu adam... teşekkür etmeyi biliyor mu?" dediğinde hafifçe gülümsedim.
Jun, "Çok garip. Neden teşekkür ediyor?" dediğinde, "Hayatını kurtardım çünkü." diye cevap verdim. İkisi de aynı anda "Ne?!" diye tepki gösterince söylediğime pişman olmuştum.
"Bıraksaydın da ölseydi." dedi Jun sinirle yatağımın karşısındaki sandalyeye otururken.
"Bu zamana kadar seni zeki buluyordum ve bu seni çekici kılıyordu Beste." dedi Minho kollarını göğsünde birleştirirken. İkiside yüzüme dikkatle bakıyordu.
"Başka bir belâ bizi bulduğunda, tek başıma sizi koruyamam. Onun bir topluluğu var. Silahları var. Güçlü. Ve, bana yardım etmek zorunda. O sizi koruyacak ben ise ona güvenli, yeni bir dünya inşaa edeceğim. Ayrıca, ben birini öylece ölüme terk edemem." dedim.
Jun, "Onu öldürüp kendini lider ilan edebilirdin. Ve beraber yeni bir dünya inşaa edebilirdik." dediğinde sadece güldüm.
"O insanların nasıl tepki vereceğini bilmiyoruz. JD onları kontrol altında tutuyor olabilir. Dean'e zarar verirsek, onlarda bize zarar verebilir ya da aralarından yeni bir lider seçebilirler ve bu yeni lider bana, bize karşı pek anlayışlı olmayabilir. Ve son olarak, bu durumda yine sizi koruyamam."
"Şuan acayip çekicisin." dedi Minho gülerek. Bu çocuk sapyoseksüel falan mı acaba?
Jun, "Nasıl bu kadar ince düşünebiliyorsun? Yani bunun bir sırrı olmalı? Bu olaylar başlamadan önce tam olarak ne yapıyordun?" diye sorunca Minho benim yerime cevapladı, "Amerika'ya okumak için gelmiş sıradan bir öğrenciydi."
Jun, "Hangi insan ortaöğretimi okumak için Amerika'ya gelir ki?" dediğinde sadece göz devirdim. Minho kahkaha atarak, "Jun, diğer kolunu da kesmesini istemiyorsan hemen çeneni kapatmalısın." dediğinde, Jun'un yüzünde bomboş bir ifade vardı.
"Türkiye'de, okuldan atıldım. Lisedeki garip bir kaç tiple anlaşamıyordum. Kavga ettik. Kızlar da dahil. Çete gibi davranma ve birilerine zarar verme suçundan dolayı attılar bizi. Son seneyi okumak için ailelerimiz bizi Amerika'ya gönderdi."