Sabah gözlerimi ufak çaplı bir gürültüyle açtığımda tepemde dikilen Pırıl, "Of kanka, uyansana, sana anlatmam gereken şeyler var. Beni en iyi sen anlarsın." diye söylenmeye başlamıştı.
"Dün geceyi nasıl geçirdiğimi biliyor musun sen?! Bırak da uyuyayım."
"Ben her geceyi burda nasıl geçiriyorum senin haberin var mı?" dediğinde JD ile ilgili bir şeyler söyleyeceğini düşündüm.
"Söyle." dedim gözlerim kapalı bir şekilde.
"Bak bunu bilmiyormuş gibi davranacaksın. Kızlara söylemedim henüz sana söylemeden."
"Söyle artık." dedim gözlerimi açıp dik dik Pırıl'a bakarken.
"Şu bizim karizma var ya?" dediğinde JD'yi kast ettiğini anlamıştım ve sadece göz devirmiştim.
"Adam ellisine merdiven dayamış, sen kafanda aşk yaşıyon adamla Pırıl.."
"Ya dürüst olalım adam karizma. Fakat ben ona aşık falan değilim. Sadece güvenini kazanmaya çalıştım. O öyle sanıyor. Kızların haberi yok, kaç kere onları kurtardım. Çenelerini tutamıyorlar.."
"Nasıl yani?" diye sordum bu kez. Konu şuan ilgimi çekmeye başlamıştı.
"Bak," dedi Pırıl, "JD tam bir ruh hastası. Güzel kadınlara zaafı var gibi görünüyor ama onun asıl zaafı Lucy. Yani bu Lucy elbette sen değilsin ve kim olduğunu da bilmiyoruz."
"Beyzbol sopasının adı Lucy." dedim umursamaz bir tavırla.
"Dün konuşurken, sen ona emir verdin. Hani şu dedikodunuz bittiyse muhabbetinde.. Sana sesini çıkarmadı, neden? Daha önce aynı şeyi Cemre de yaptı ve... iki seçenek sundu; ya dizlerinin üzerine çöker özür dilersin ya da arkadaşlarının ölümünü izlersin. Yani benim ve Saye'nin.."
"Ne demeye çalışıyorsun Pırıl?" dedim artık öfkelenmeye başlayarak. Sabrım tükeniyordu ve başım şiddetle ağrıyordu.
"Bu Lucy her kimse sana benziyor ve bu adam sana bu yüzden sesini çıkaramıyor."
"Bu adam, bana sesini çıkaramıyor çünkü ona yeni bir dünya inşaa edebilecek tek insan benim şuan."
"Sadece yeni bir dünya için değil Beste. O da bir insan ve duyguları var. Herkes gibi normal bir yaşantısı vardı. Sen bu söylediklerimi unutma." dedi. Telaşlı bir hali vardı.
"Beni öldürecek." dedi yatağın ucuna otururken. Ne olduğunu anlamamıştım. Aniden kalktı ve, "Mike ile tekrar görüştüğüm için.. Şuan beni kurtarabilecek tek insansın Beste."
"Kızım aptal aptal işler yapıp sonra beni kurtar deme bana! Ben dün birinin benim yüzümden öldüğünü öğrendim ve birileri de az kalsın benim yüzümden ölüyordu! Daha fazla ölüm istemiyorum.." dediğimde, son cümlem Norman'ı hatırlatmıştı bana. Çok yakın olamamıştık ama eksikliğini de hissediyordum..
"Beste, bir şey daha var."
"Yine ne var?" dedim bıkkınlıkla. Bir günde iki kere enseme silah kabzesi yediğimden baş ve boyun çevremde şiddetli bir ağrı vardı.
"Saye, Dean'den hoşlanıyor sanırım. Bu kız cidden aptal."
"Aşırı tepkisi ve öfkesi benimde dikkatimi çekti." dedim sanki JD bunu bana daha önceden söylememiş gibi.
Odamın kapısı çaldığında Pırıl olduğu yerden sıçradı. Odanın içinde gizlenecek bir yerler ararken, durmasını söyledim. Kalkıp kapıyı açtım. Karşımda öfkeli bir JD vardı. Direkt olarak Pırıl'a dikmişti gözlerini.