"Tanrıya şükürler olsun!" dedi Saye bana sarılırken. "Bizden önemli olan ne bu kadar, merak ettim doğrusu.." Artık Pırıl ve Andrew'in evi olan müstakil yapının oturma odasındaki kanepeye 5 kişi oturmuştuk. Daralıyordum..
"Bi' salsanız mı beni?" dedim gerginlikle. Pırıl kızlarla beraber gelip, Minho ve Jun ile konuşmamı böldüğü için halâ aklım onlardaydı.
Pırıl, kızı Bestie ile beraber karşımdaki kanepede otururken, "Bana bile söylemedi. Andrew ile konuşması lazımmış." dedi alınganlıkla.
Cemre konuyu değiştirmek için, "Vay be! Bu cehenneminin ortasında uyanıp bizi bulacağın aklımın ucundan bile geçmezdi!" dedi, "Öldüğünü bile düşünmüştük, değil mi kızlar?" dedi ayağa kalkarken.
Alayla güldüm ve, "Oysa ben sizin ölmüş olabileceğinizi hiç düşünmedim." dedim.
Ada, Cemre'ye göz devirip, "O öyle demek istemedi ya..." dedi, "Eee, sen nasıl buralara kadar geldin, anlat bakalım."
Derin bir nefes alıp, hastanede gördüğüm rüyadan uyanmama, uyanmamdan yaptığım yolculuğa, yolculuk sırasında David denen şu adamla karşılaşmama kadar olan her şeyi anlattım ve en son, "Birine daha bunları anlatacak sabrım yok. Soran olursa siz anlatırsınız diye anlattım." dedim. Konuşurken ne ara ayağa kalktığımı bile fark etmemiştim.
Eylül, "David'de kaldım ben en son. Gitmenize izin mi verdi?" dediğinde göz devirdim.
"Sen beni tam olarak götünle mi dinliyorsun Eylülcüm? Kaçtık diyorum, kaçtık."
Pırıl, "Sonuç olarak, hepimiz bir arada ve güvendeyiz." dedi ve Bestie'yi öpüp, "Değil mi kızım?" diye sordu gülümseyerek.
"Bok güvendeyiz." dedim öfkeyle. "Bakın hepinizi çok özledim tamam ama benim hemen Andrew ile görüşmem lazım."
Ada, ''Bu kadar önemli olan ne Beste? Korkmuş görünüyorsun.'' dediğinde oturduğum yerden kalktım ve camdan dışarıya baktım. Her şey yolunda görünüyordu.
''Dışarıda zombi kılığında gezinen insanlar var.'' dedim sakince, ''Bir fikriniz var mı?''
''Hayır.'' dedi Ada. Diğerleri de onu onayladı. Muhtemelen David bir taşla iki kuş vuracaktı. Kaçmamı avantaja çevirip, hepimizi yakalayacaktı. Sonrasını düşünmek bile istemiyordum. Bu adamdan kurtulmam gerekiyor..
''David'in adamları. Tennessee ve çevre eyaletlerde adamları var. Zombi kılığında, zombilerin arasında geziniyorlar. Bizi, insanları izliyorlar.'' dedim.
"Bu çok saçma. David böyle bir şeyle uğraşmaz." dedi Pırıl.
"Yalan mı söylüyorum yani?" dedim söylediğine inanamayarak.
Pırıl, "Bilmiyorum Beste ama biz senin öldüğünü düşünürken bir anda çıkıp geliyorsun ve kızları bile görmeden, kafanda saçma sapan bir olay kurgulayıp ve buna inanıp Andrew'e anlatman gerektiğini söylüyorsun. Zaten çok zor zamanlar geçiriyoruz. Yiyecek, içecek bulmakta zorlanıyoruz. Bir bela ya da herhangi bir şey istemiyorum." diyerek, Bestie'yi de alıp başka bir odaya geçti.
Cemre, "Üzgünüm ama Pırıl haklı Beste." diyerek omuz silkti ve Pırıl'ın peşinden gitti. Şok olmuştum. Bunun benim hayal gücümün bir ürünü olduğunu söylüyorlardı...
"Kusura bakma ama bana da biraz saçma geliyor tüm bu olanlar.." dedi bu kez Saye. Eylül ve Ada tek kelime etmeselerde tavırlarından Pırıl'ı desteklediklerini anlayabiliyordum.
"Bu zamana kadar size asla yalan söylemedim." dedim ve kapıyı çarpıp çıktım. Gözümden bir iki damla yaş süzülmüştü. Ölmeden önce bir kez daha sarılmak, onları hayatta tutmak pahasına canımı ortaya koyduğum insanlar şimdi bana güvenmiyor, inanmıyordu. Bir, iki damla yaşın devamının geleceğini hissettiğimde gökyüzüne baktım. Muhtemelen öğle saatlerindeydik..