Sevgisizlik🌼

206 26 64
                                    

 Medyadaki şarkıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Duyguyu çok güzel katıyor.  

Karşımdaki koyu kahve gözlere şaşkınlıkla bakıyodum sadece. Beni korumuştu. Peki neden? Evet ben masumdum ama bunu o bilmiyodu ki.
Benim için neden yalan söylemişti?
Çadırdaki askerler cıkarken alp geride kalmış ve bana tuhaf bir bakış atarak çıkmıştı dışarı. Oğuzalp ise hala bana bakıyodu.
-neden beni korudun? Diye sordum.
  Dudaklarını çocuk gibi büzerken bakışlarını yere çevirdi.
- bilmiyorum. Dedi.
- ben yemin ederim sana zarar vermeye çalışmadım. Dedim kendimin bile şaşıraçağı bir sakinlikle.
- biliyorum. dedi.
-nerden biliyosun?
-bilmiyorum. Dedi aynı sakinlikle.
-ben buraya ait değilim. Dedim gözümden düşen bir damlayla.
-biliyorum. Dedi.
Gözlerimi şaşkınca açarken oğuzalpe baktım.
-nasıl?
-bu dünyaya ait olmıycak kadar masumsun.
Güldüm.
-emin ol. Ait olduğum dünya bundan daha beter. Hatta bin beter. Benim ait olduğum yerde bir kişi değil bütün insanlar hain. Çıkarları karşısında herşeyi satabilirler. Yeterki kendi istekleri karşılansın. Dedim.
-o zaman öyle bir dünyada bu kadar masum kalabildiğin için sana bir kez daha hayran kaldım.
-ben o kadar masum olduğumu düşünmüyorum.
Derken dudaklarımdan bir hıçkırık firar etti. Ve aynı anda gözlerimden hızla yaşlar akmaya başladı. Masum değildim ben. Hiç olmamıştım. Belkide bu kadar, böyle olduğum için allah bana ceza vermişti ve buraya geçmişe göndermiştiya.
-bence sen kendini tanımıyosun. Dedi.
   Bir kaç adımla yanıma gelerek tam karşımda durdu. Eliyle yanaklarımdan kayan yaşları silerken gözleride yaşların yüzümde bıraktığı izlerdeydi.
-anlatmak istermisin?
-inanmazsın.
-belkide inanırım.
   Göz yaşlarımı silmesi hiç işe yaramıyodu. Onun sildiği yere yeni yaşlar akıyodu.
-deli saçması diyceksin. Ben gelecekten geldim.
   Gözlerimi sıkıça kapatmış benimle dalga geçmesini yada yalan söylediğim için sinirlenmesini bekliyodum. Ama bunun yerine sadece bana bakarak konuşmama izin verdi. Sesli bir şekilde yutkunup sözlerime devam ettim.
-neden burdayım bilmiyorum. İnanmıyosun belki. Belki deli olduğumu düşünüyorsun. Ama böyle.
Benim Ailem zengindi. Yani kral gibiydi babam. Annemde kralice. Yada ben öyle sanıyodum. Ben hiç anne babamdan sevgi görmedim. Hep delicesine beni sevmelerini bekledim. Ama ben onlar için cansız bir eşyadan farksızdım. 8 yaşında falan annem sandığım kadının annem olmadığını öğrendim. Daha doğrusu babamla konuşurlarken duydum. "ben senin kızına bakmak zorundamıyım. Annesi öldü onun." diye bağırıyodu. Çocuk aklı işte koşarak yanlarına gitmiştim. Anne diye sarılmıştım. Ama zaten duyduğumu bildiklerinden beni kendinden ayırarak itikledi. Ve nefretle baktı yüzüme. Bu onu son görüşümdü. O gün bizi terk etti. 12 yaşıma girdiğimde babamla aram daha da çok açıldı. Bana nefretle bakıyodu hep. Annem beni doğururken ölmüş. Üvey annemde benim yüzümden gitmiş. Babam hep beni suçladı bu yüzden. İlk başlarda onu takmamaya çalışıyodum. Ama zamanla istemsiz bir şekilde etrafımdaki insanların başına gelen kötü şeylerden kendimi sorumlu tutmaya başladım. Okulda rehber öğretmenim, yani bize eğitim veren insanlardan biri durumumu farkettiğinden beni bir psikoloğa yönlendirdi. 14 yaşımda psikolağa gittim. Piskolok mutsuzluklarımızı dinliyim bizi mutlu etmeye çalışan insanlardır. Oda bana yardım etmeye çalıştı. Ama küçüktüm. Benim çabam kadar ailemin çabasıda gerekliydi. Babam umursamadı. Gittikce daha da çok yanlız olduğumu farkettim. İlk kez 15 yaşımda intihar etmeye kalktım. Yani kendimi öldürmeye. Ama beni okuldaki bir arkadaşım durdurdu. Sonra babam belki benimle ilgilenir sanmıştım ama o sadece okula imza verip yüzüme bakmadan gitmişti. Bir daha cesaret edemedim ölmeye. O yüzden kendimi derslere verdim. Liseden mezun oldum. Üniversteye yani en üst sınıfa geçtim. Müzik üzerine eğitim alıyodum. Yeni arkadaşlar edinince işler biraz düzelmişti. Yani biraz olsun mutlu olmaya başlamıştım. Ama mutluluğum babama battı. Kavga ettik. Benden nefret ettiğini söyledi. İnsan kızından nefret edebilirmi?
Ediyomuş işte. Babama rest çektim. Belkide hataydı. Ama elimden herşeyi aldı. Elimde kalan son parayla antalyada bir devlet üniversitesine kaydımı aldım. Yurtta kalmaya başladım. Ama tüm param suyunu çekti. Babam benden nefret ediyodu. Buraya gelmeden bir gün önce tekrar ikinci kez ölmeyi denedim. Çatıya çıkıp atlamaya kalktım. Atlayamadım. Can daha tatlı. Ağlayarak indim o çatıdan. Başarısız biriydim. Odama giderek yatağa girdim ve sabaha kadar ağladım. Sabah uyandığımda herşey daha kötüydü. Başım ağrıyodu. Gözlerim ağlamaktan yüzüm uykusuzluktan şişmişti. Arkadaşlarım gülerek kalktılar yataklarından şakalaşarak saf neşeyle hazırlanıp çıktılar odadan. Bense yavaşca banyoya gittim. Aynadaki aksim bile içler açısıydı. Kendime açıdım. İnsan kendine açırmı? Belkide en çok sevgisizlikti beni bu hale getiren. Oysa tek istediğim saçımı okşıycak bir annem bida arkamda olduğunu bildiğim bir babam olsun. Beni okuldaki herkes soğuk nevale olarak bilir. Gülümsemem fazla konuşmam. Ama benim suçum değil ki ben hiç sevilmedim. Sevmeyi, gülmeyi bilmemki...
   Hıçkırıklarım hiç durmadan artarken ağzıma kapattığım elimle sesim yüksek çıkmasını engellemeye çalışıyodum. Aralıksız akan yaşlarımı silerek devam ettim. Sesim hıçkırıklarım yüzünden kesik kesik geliyodu.
-belkide bu yüzden allah beni geçmişe sizin yanınıza gönderdi. Bilmiyorum oğuzalp canım yanıyo. Çok büyük birşey eksik gibi.
     Ağlamaktan ağıran başım oğuzalpin omzuna düşerken gözlerimi sıkıca kapatyım. Bu arada uzun zamandır sessiz olan oğuz alp konuşmaya başladı. Sesi ninni gibi geliyodu.
-sana inanıyorum yanlız kız. Seni anlıyorum.
-neden bana bu kadar güveniyosun.
-çünkü bana çok benziyosun.
-hiç sanmam.
-benimde annem yok. Ben 2 yaşındayken ovaya saldırmışlar. Savaşta ölmüş annem. Biraz önceki hancerler beni korumaya çalışırken ölmüş. Evet babam benden nefret etmez. Aslında herşeyden çok sever beni. Ama beyliğin sorumluluğu üzerinde olduğundan mıdır nedir,hiçbir zaman göstermezdi sevgisini. Şu anda değil ama küçük bir çocukken sevgisini çok arıyosun. Dedi ve derin bir nefes alarak verdi.
-desene ikimizde farklı zamanların yanlızlarıyız.
-ikimizde farklı zamanların ortaklarıyız.
-çok garip...
-hayır. kader...
-oğuzalp şu hain meselesi...
  Beni susuturdu.
-şişşş. Şimdi değil ne olur. Şu ana onu katma. Çünkü ne dersen inanırım. Diğeceğin şeye inanmak benden bir kişiyi daha alır.
-tamam. Sence geri dönebilecekmiyim?
-evet. Gerekirse bunun için ölümüme  kadar çalışırım. Ama seni evine göndericek bir yol bulurum.
-teşekkür ederim prens.
-ben teşekkür ederim yanlız kız.
   Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kendimi uykunun sıcak kollarına bırakmıştım.

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin