Güçlü Ol🌼

95 15 8
                                    

Bazen bazı şeyler anlamsız gelir
Bir neden ararız delicesine
Oysa bazen düşünmek gereksizdir
Hayatı yaşamalıyız severcesine...
                                         Yazardan

Ben lise sona giderken tarih hocamız bir şey söylemişti. Demişti ki "kahraman olmak ile hain olmak arasında çok ince bir çizgi var." o zaman anlamamıştım ama şimdi çok iyi anlıyodum o sözün anlamını.
    Oğuzalple yaptığımız şey alpin hainliğini ortaya çıkarmak içindi. Ama belkide yalan söylediğimiz ve gizli işler çevirdiğimiz için asıl hain biz olucaktık. Bunu yanlız allah bilebilirdi. Benim bildiğim tek şey ise birkaç dakika sonra allah huzurunda evli bir kadın olaçağımdı. Üzerimdeki gösterişli elbiseyle aynanın karşısında kendimi izliyodum. Böyle bir gelinlik giyeceğimi hiç düşünmemiştim.
  Her kız gelin olma hayalleri kurardı. Ben de onlar gibi kabarık beyaz prenses elbisesi istemiştim hep. Tabi bide istiyerek evlenmek. Ama bazı şeyler elimizde olmuyodu işte.        Üzerimdeki kırmızı düz saten elbisenin eteklerini düzelterek aynanın önündeki kolyeyi boynuma taktım. Sevgili görümcem aybüke getirmişti bunları. Gelecekteki beyin karısı olarak böyle giyinmem gerekliymiş. Düğün için düzenlenen alana tüm halk davetliydi. Yani herkesin önünde olucaktık.
       Derin bir nefes alarak odadan çıktım. Ve kale merdivenlerini hızla inerek dışarı çıktım. Kalenin büyük bapcesine toplanan halk beni bekliyodu. Masanın başına oturan beyde, merdivenlerin sonunda yanına gitmemi bekleyen oğuzalpte.
       Ançak bir sorun vardı. Çünkü kaleden çıkmadan önce bağcede duyulan gülüşmeler, kahkahalar ve fısıltılar ben dışarı çıktığımda kesilmişti. Ve herkes bana şaşkınca bakıyodu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken cengialp bey hiddetle ayağa kalkmış ve masadaki herşeyin devrilmesine neden olmuştu. Yüzünde saf bir nefret vardı. Ve bakışlarının hedefi bizzat bendim. Ama sadece onun değil oğuzalpin kırgın, aybükenin tuhaf bakışlarıda üzerimdeydi.
      Daha ne olduğunu anlayamadan cengizalp beyin göğü yaran sert sesi duyulmuştu.
-bu ne çürret!!
  Şaşkınlıkla merdivenlerden inmek için adım attığımda,
-dur hemen orda. Dedi.
   Ve sonra canımı yakıcak o çümleleri sarfetti.
-seni küçük canavar. Kendini ne sanıyosun sen. Sen nasıl gülşenimin gelinliğini giyersin. Bu nasıl bir cesarettir. Bu yaptığın tüm beyliğe saygısızlıktır. Sırf oğuzalple evleniyosun diye kendini kralicemi ilan ettin. Unutma sen sadece namussuzluğunu temizliyosun...

    Sözler can yakarmı? Evet. Bilinmeyen anonim biri bir gün demişki "bazen fiziksel şiddet değil, sözsel şiddet daha çok can yakar. Bazen vicuddaki yaralar geçer ama ruhdaki yaralar geçmez." ne kadar doğru. Ama sanırım bizzat sözsel şiddete maruz kaldığınızda sözlerden çok onları söyleyen yada söylenmesine seyirci kalan ruhunu yaralıyodu.
    Mesela şu an inatla gözlerime bakmaktan çekinen ama aynı zamanda beni korumayan oğuzalp gibi. Hemde daha geçen gece biz kader ortağıyız demişken.
- ben ne namussuzluk yaptım, nede kendimi kralice ilan ettim. Bu elbisenin eşinize ait olduğunu bilmiyodum bile. Hem bu elbiseyi bana AYBÜKE getirdi. Demek istedim.
Ama diyemedim. Çünkü bildiğim bişey varsa, o da bana inanmıycaklarıydı. Kimdim ki ben. Sadece,
-ben kötü bişey yapmadım. Dedim.
-yaaa bide üste cıkmaya çalışıyo. Dedi aybüke.
   Belki yüzüme sinirle bakıyodu. Ama sinirli yüz ifadesi maskesinin altında beni kötü duruma düşürmekten aldığı saf mutluluğu görebiliyodum. Aybükeyi tanımıyodum bile. Oda beni tanımıyodu. Peki neden bunu yapmaya devam ediyodu?
-yıkıl önümden derhal. Düyün iptal edilmiştir. Diye bağırdı cengizalp bey.
   Bense sadece oğuzalpe baktım bir tepki versin diye. Ama vermedi. Bende arkamı dönüp kaleye koşar adımlarla ilerledim.
    Sanırım insanlar her zaman aynıydı. Galiba her toplumda aynı tipte insanlar vardı. Nedense aybükenin bana olan tutumu bana yabancı gelmiyodu. Mesela sevgili üvey kardeşim. Evet kardeşimden hiç bağsetmezdim. Ama üvey annem evi terk ederken yanında 3 yaşındaki kız kardeşimide götürmüştü. Evet o günden sonra üvey annemi bir daha hiç görmemiştim ama kardeşim aslı bana nedensiz yere kötü davranmaya devam etmişti. Onun gözünde babasını ondan çalmıştım. Oysa benim hiç babam olmamıştı ki. Bir annem olmadığı gibi. Aybüke kız kardeşime benziyodu. Peki aybükeden ne alıyodum yine farketmeden.
    Sinirle odama girdiğimde üzerimdeki elbiseyi hızla çıkartıp kendi kıyafetlerimi giydim.yaşaran gözlerime inat yaşların akmasına izin vermedim. Boynumdaki kolyeyi koparırcasına  çıkartarak elbisenin üzerine bıraktım. Eğer aşcıya verdiğim söz olmasaydı burada beş dakika kalmazdım. Elbiseyi kuçağıma alarak odadan çıktım ve koridorun sonundaki oğuzalpin odasına ilerledim. Sinirle kapıyı çalmadan içeri girdim. Cengizalp bey, aybüke ve ağuzalp şaşkınca bana bakarken sinirle elbiseyi yere fırlattım.
-beni iyi dinleyin. Ben bu zamanlardaki kızlara benzemem. Onlar gibi aman beyim üzülmesin diye susmam. Eğer dışarda ağzımı açmadıysam tek nedenin sizin oteritenizi bozmamak içindi. Ama sakın bir daha benim namusuma dil uzatıyım demeyin. Bu sizi son uyarışım. Beymiş kralmış oymuş buymuş dinlemem. Sonunda bana olucaklar umrumda bile olmaz. Bana konuşcağınıza kızınızla ilgilenin. küçük hanım fazla şımarık sanırım. Anlamadığım bir şekilde bana kin besliyor . Elbiseyi bana o getirdi. He bide çok zeki oğlunuza biraz akıl vermenizi tavsiye ederim. Belli Ki güvenmesi gerekenlere değil gerekmeyenlere güvenmekte ısrarcı. Kanıt peşinde dolaşarak ancak zaman kaybediyor . Eğer anlaştıysak sevindim. Son kez uyarıyorum benimle konuşma şeklinize dikkat edin. Dedim ve geldiğim hızla arkama dönerek saçımı savurdum ve odadan çıktım. Yüzümde oluşan zafer gülümsemesiyle koridorda ilerlerken kendimle grur duyuyodum. Ayrıca içim feci rahatlamıştı. Buraya geldiğimden beri aman bey o diye diye herşeyi içime atıyodum. Haketmişlerdi. Ben öyle güçsüz bir kız değildim. Evet kimi zaman pes ettiğim olmuştu ama asla kendimi ezdirmezdim. Tabi babam hariç...

_______________

Oğuzalp

  Fırtına gelir geçer arkasında ne harabeler bıraktığından habersiz...

   Odadan bir hışımla ayrılan pinanın arkasından bakıyoduk hala. Ağzım iki karış açık kalmıştı. Şaşkınlıkla babama döndüğümde yüzünde görmeyi beklediğim kızgın ifadenin yerine çarpık bir gülüşle karşılaşmak,
Bu gün artık daha ne kadar şaşırabilirim dememe neden olmuştu.
- bu kız. Annene çok benziyo. Dilinin ayarı yok. Ama yalan söylemiyo. Çünkü aklından geçeni diline vuruyo. Sevdim. Tam bir bey zevcesi. Sanırım sana en yakışan kadın pina hatun olabilir. Ertelenen düğünü bir an önce yapalım. Dedi.
-ne?
- diyorum ki sanırım beyliği devretme zamanım çoktan gelmiş. Çünkü tam sana ve beyliğimize yakışıcak bir kadın bulmuşsun. Dedi babam.
- ama baba. Diyen aybükeye sinirle döndüğümde,
-sen sus bakıyım. Seninle sonra konuşcaz dedik babamla aynanda.
Tekrar babama döndüğümde gülmeye başlamıştık.
- bak bir bey gibi konuşmaya başladın bile. Dedi babam.
   Bense sadece gülümsedim.
Ah pina yıllardır senden bir halt olmaz bu gidişle diyen babamı bile yola getirmiştin ya, yıllardır bir bey sert olur diyerek gülmeyen babamı güldürmüştün ya helal olsundu sana.
      

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin