Sabah yüzüme vuran gün ışığıyla uyandım. Karnım feci gurulduyodu. Gerce bu doğalı. Cünkü dün öğlenden beri bişey yememiştim. Pembiş yatağımdan ve odamdan çıkarak aşağı indim. Evde çıt çıkmıyodu. Belli ki bizimkiler hala uyuyodu. Parmaklarımın uçunda mutfağa ilerledim. Dolabı biraz kurcaladıktan sonra esranın zulaladığı Nutella stogunu buldum. Elime aldığım kavonozu açarak kaşıklamaya başlamıştım bile. Öylece mutfak tezgahına yaslanmış kaşık kaşık çikolata yiyiyodum.
Küçükken de böyleydi. Ne zaman acıksam bizimkilerden gizli mutfağa girer çikolata yerdim. Tabi sonra annem bir sürü azarlardı. Hatırladığım anıyla gülümsemeye başlamıştım. Ama bir yandan da yemeyi kesmiyodum.
Ben orada öylece nutella yerken ne zaman uyandığını farketmediğim babam yanıma gelmişti.
-günaydın çikolata canavarı.
-günaydın baba.
Gülümsedi.
-kardeşin görmesin. dedi elimdekini işaret ederek.
Omuz silkerek bir kaşık daha attım ağzıma. Küçükken esrayla sürekli kavga ederdik bu yüzden.
-ablama feda olsun. Diğerek içeri giren esra bana sarıldı.
Ben de babama yanımdaki esrayı işaret ederek güldüm.
-sizi böyle görmeyi çok özlemişim. Diyen babamın gözleri yaşarmıştı. Elimdeki kavonozu tezgaha bırakırken esraya göz kırptım. Yapıçağımı anlamış olmalı ki başını salladı. Aynı anda babama sıkıca sarıldık.
Mutfakta babamlarla hasret geçirmem üzerinden saatler geçmişti. Bu sürede kahvaltı yapmış annemin zoruyla tüm evi temizlemiştik. Dışarıdan bizi izleyen biri normal bir aile olduğumuzu düşünebilirdi yani. Ama işin içini bir allah birde biz biliyoduk.
Bir an için düşünmemiş değildim tabi acaba bunların hiç biri olmamış olsaydı nasıl olurdu? Ama cabuk vazgeçtim bu düşüncemden. Çünkü bunca şey olmasaydı, gerçek annem gitmez üvey annem olmaz, esra olmazdı. Belkide dedemlerle çok farklı bir ilişkimiz olurdu. Ama berat olmazdı. Ve ne kadar sürekli kavga ediyo gibi görünsekte berat bu zor zamanlarda en büyük destekcim olmuştu. Boşuna onun broşunu yanımdan ayırmıyodum ya. Yine yakama takmıştım.
Gerçe fazla dikkat çekiyodu broş. Ee ortasında gözüm kadar zümrüt vardı. Doğaldı yani.
Bizimkilere biraz hava alacağımı söyleyerek çıkmıştım evden. İstanbulu seviyodum. Hele ki sahil kenarında oturmak en iyisiydi. Bende öğle yaptım. Sahilin kenarındaki banklardan birine oturarak denizi izlemeye başladım. Deniz her zaman bana özgürlüğü hatırlatırdı zaten.Orda bir süre oturdum. Saat artık geç olduğunda eve gitmek için ayaklandım. Tabi ben daha iki adım atmıştım ki arkamdan birinin beni izlediğine dail bir his doğdu içime. Arkama dönerek baktım ama kimse yoktu. Yinede tedirginlik kaplamıştı içimi. Hafif bir titremeyle adımlarımı hızlandırdım. Sahil yolundan çıkarak evime giden ara sokağa girene kadar herşey normaldi. Ama ara sokağa girdiğimde arkamda birinin varlığı daha belirginleşti. Ki bir kaç dakika sonra kolumun sertce çekilmesiyle sırtım sert duvara hızla vurdu. Acıyla inlerken, sımsıkı kapattığım gözlerimi araladım.
Karşımda tanımadığım üç adam vardı. Önümde duran ve kolumu sıkıca tutan adam pis pis gülerek yakamdaki broşa bakıyodu.
İstemsizce boştaki elimle yakamı düzeltmeye çalıştım. Bir yandanda adamın kocaman ellerinden kurtulmaya çalışıyodum.
-bırak beni! Dedim cırpınarak.
-dur güzelim nereye? Önce bir şu harika broşa bakalım. Sonra seninlede eğlencez. Diyen adama kaşlarımı çatarak baktım. Ama diğerleri gülüyodu.
Midemi bulandırmıştı bu iğrenç insanlar.
-bırakın beni! Dedim tekrardan.
Adamlar ise hiç istifini bozmuyodu bile.
-bırakmazsak ne olur? Dedi adamlardan biri.
Doğru ne olabilirdi? Tek başıma onları nasıl durduracaktım? Hangi akla hizmet ben dışarı çıkmıştım ki!
Korkumdan bağıramıyodum bile.
-sana bırakmanı söyledi!
Duyduğum sesle başımı sokağın başına cevirdiğimde sinirden en koyu tonuna ulaşmış kahve gözlerle kesişti gözlerim.
-berat? Dedim şaşkınca.
Bakışları bana dönen beratın Yüzü bir an için yumuşamıştı. Gülümseyerek göz kırptı.
-bırakmazsak ne olur? Dedi aynı soruyu bana ileten adam.
Berat güldü ve,
-bilmem. Dedi.
Sonra ne olduğunu idrak bile edememiştim. Saniyeler aldı berat hızla dibimizde bitdi ve önündeki adama kafayı gömdü. Adam acı içinde geri sendelerek diğeri yumruğunu berata savurdu ama hamlesi beratın cevikliği sayesinde boşa gitti. Adam kendini toplamaya çalışırken berat geçirdi yumruğunu adama. Ortalık bir anda karışmıştı.
Ne ara beni tutan adamdan kurtuldum ve beratın arkasına çekildim farketmedim bile. Bir biri yumruk atıyodu bir biri. Ama bu kavgada en çok yara alan diğerleri oluyodu.
Beratın resmen uçarak adama geçirdiği tekmeden sonra biri iki büklüm yerde kıvranmaya başladı. Diğer adam ise önce yavaşca geri doğru gitti sonra arkasını dönerek hızla koşmaya başladı.
Geriye sadece beni tutan adam vardı. Bir anda adamın elinde parlayan şeyi gördüğümde korkuyla bağırdım.
-berat bıçağı var!!!
Bir an için bana bakan berat adamın hamlesini geç farketti. Ne kadar geri çekilsede bıcak kolunu sıyırarak kesti.
Ben korkuyla çığlık atarken berat hızla yumruk attı adama. Sonunda adamalar bizi bırakıp kaçarken ben beratın yanına hızla gittim.
-iyimisin? Derken gözlerim tüm vücudunu tarıyodu.
-iyiyim. dedi sadece.
Elim omzunda ki yaraya giderken hafifce inlemişti. Acısını gizlemeye çalıştığı belliydi.
-özür dilerim. dedim. Kolundaki kanı silmeye çalışırken. Gerçe pek işe yaramıyodu. Sadece üzerine daha çok bulaşıyodu.
Beratın ellerini yüzümde hissetmemle başımı kaldırdım. Yanaklarımdaki yaşları siliyodu. Tuhaf ne zaman ağladığımı bile farketmemiştim.
-korkma. Dedi.
Başımı salladım. Belime bağladığım ince hırkamı cözerek kolundaki kanı sildim. Sonra kolumdaki fuları çözerek koluna sardım.
-burda ne işin var berat? Dedim merakla.
-seni merak ettim. dedi.
Söylediği sözle kafamı kaldırarak yüzüne baktım. Çapkın bir şekilde sırıtarak bakıyodu. Yanaklarım kızarırken başımı hızla indirerek kolunu bakmaya devam ettim.
-beni merak ettiğin için antalyadan buraya mı geldin? Mesajda atabilirdin.
-birnci sorun evet. İkinci soruna öyle tadı çıkmıyo.
-neyin?
-seni sinir etmenin. Dedi sırıtarak.
Normalde kızmam gerekirdi ama ben son zamanlarda kızamıyordum bile. İstemsizce kahkaham serbest kalmıştı. Sokağın ortasında deli gibi gülüyodum. Berat ise sırıtarak beni izliyodu.
Gülmemi durdurduğumda,
-delisin sen. Dedim.
Güldü,
-sana uyum sağlamaya çalışıyorum. Dedi
Kaşlarımı çatarak hafifce omzuna yumruk attım. Ama etki etmemişti bile.
-hakket deliyiz biz. Sokağın ortasında konuştuğumuz konuya bak.
-ee deli deli küpeli durumu galiba.
-galiba...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...