Aşk, Hoşlantı, Sevda 🌙

39 5 0
                                    

   Aşk, Hoşlantı, sevda... Adına ne dersen de...
   Gözlerini kapattığında onu görüyosan, her unuttum dediğinde istemsice adı ağzından dökülüyosa, aynı ortamda olduğunuzda kaçırmaya çalıştığın bakışların kayıyosa ona ve kalbinin atışı değişiyosa, hem delicesine onu izlemek hemden delicesine izlememek istiyosan, sesini duyduğunda kalbin hızlanıyosa, sırf o gelir diye gelme iğtimali olan yerlerde buluyosan hep kendini, seni görmesede, görür diye önünden geçiyosan sürekli...
     Üzgünüm, çoktan kalbini kaptırmışsın...
      Aynı benim berata hissettiklerim gibi çünkü.

   Saatlerce ona herşeyi anlattım durdum. Arada güldük arada ağladık ama bir dakika başından ayrılmadım. Annemlere mesaj atmak bile  biraz önce aklıma gelmişti.

-neler olmuş böyle? Dedi berat hayranlıkla.
    Başımı salladım.
-kenanın ölmesi şaşırttı. Asla ondan kurtulamayacakmışız gibi geliyodu.
-ama kurtulduk. Dedim.
    Bu sefer o salladı başını.

-pina?
-efendim?
-en son bişey söylemiştim sana. Sonra sen de cevap verdin. Ama o anın rüya mı yoksa hayal mi olduğunu anlayamadım. Söyledin Mi bişey? Diyen berata bakarak yutkundum.
    Hatırlıyodu. Duymuştu. Belkide bilinci kapanırken duyduhu son cümleydi.

-sen ne demiştin ki?
-pina!
-ne demiştin hatırlayamadım.
-zorlama güzelim beni.
   Bana her güzelim dediğinde böyle mi hissetcektim?
-ama...
-seni seviyorum dedim pina. Dedi bağırarak. Gülümsedim.
   Gülüşüm tüm yüzüme yayılırken alt dudağımı ısırarak kahkaha atmamı engelemeye çalışıyodum. Çünkü şu an bu dünyada yaşadığım en güzel andı.
-eee pina?
-bende.
-sende ne?
-zorlama yakışıklım beni. Dedim ona gönderme yaparak.
     Büyük bir kahkaha attı.
-bende seni seviyorum demiştim. Dedim tüm cesaretimi toplayarak.
   Bakışlarım kahve gözleriyle buluştuhunda bileğimden tutarak beni kendine çekti. Sımsıkı sarıldığında kokusunu içime çektim. Sanki beni göğsüne hapsetmek ister gibi sarılıyodu. Saçlarımı kokladığını hissettiğimde gülümsedim. Yavaşca ayrıldığımızda bile beni uzaklaştırmadı kendinden yavaşca dudaklarını alnıma bastırdı. Ve alnını alnıma yaslıyarak konuşmaya başladı.
- bundan sonra seni asla bırakmam pina.
-beni asla bırakma berat. Aksi taktirde gittiğin her yere peşinden gelir ben seni rahat bırakmam.
   Sırıttı.
-bizim utangaç kıza ne olmuş böyle. Bu kadar açık konuşurmuydun sen.
-o kız kaybetmenin tadına baktı. Ve o tat çok acı berat. O yüzden zamanımız varken asla saçma şeylerin ardına saklanıp hiç bişeyden geri kalmıycam.
-işte benim kızım.
-işte benim oğlum. Bir kez daha hastane odası kahkahalarımızla doldu.
  

     Odanın kapısı çaldığında anca  ayrılmıştık. Alnım da ki baskı kalktığında üşüdüğümü hissettim.

     Kapı açıldığında içeri koşar adımlarla yaprak girdi. Hemen ardından rüzgar ve dedemler.
    Rüzgar ve yaprak bana en zor dönemlerde kardeş olmuşlardı. Onların yeri ayrıydı yani bende.
    Saatlerce beratın başında beklemiş ve bolbol gülüp konuşmuştuk. Saat gece yarısına gelirken annemleri zorla eve gönderdim. Gerçe babama kalsa beni tek bırakmazdı beratla ama rüzgar ve yaprakta bizimle kalıçağını söylediğinde büyükler ikna olmuş ve gitmişlerdi.
   Sonunda odada sadece biz gençler kaldığımızdan derin bir nefes aldım ve verdim. Bakışlarım yaprakla buluştuğunda bana yatakta uzanan beratı işaret ederek güldüğünü farkettim.
   İyide nasıl anlamıştı?
   Bakışlarım berata kaydı. Anında kahveleriyle kesişti gözlerim. Saatlerdir beni mi izliyodu?
   Kızaran yanaklarım ateş atarken utançla başımı eğdim. Tabi rüzgar anında kahkahasını salmıştı. O da anlamıştı yani.
-hayırlı olsun kardeşim. dedi rüzgar dalga geçercesine.
  Ellerini sevinçle çırpan yaprak,
-oldunuz mu şimdi siz? Dedi gülerek.
   Ben daha çok utanırken, berat gülerek,
-olduk olduk. Dedi.
   Sonrası onların dakikalarca benimle dalga geçmesiyle devam etmişti.
   
Doktor gelip de beratı kontrol ederken anca sustular.

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin