-ne zamandır zamanda seyahat ediyosun?
-ilk kez 10 yaşımda babamla zamanda sıçramıştık. İki yıl sonra ikinciye annem de bize katıldı. 16 yaşımda özel bir eğitim kampına girdim. 18 yaşımda ise ilk kez tek başıma zamanda zıçradım. O zamandan beri hep dolaşıyorum.
-zamanda sıçramı eğitimlerimi var.
-evet. Bizim gibi özel insanlar için. Aslında hepimiz zamanı gelince bu eğitimlere gireriz. Ama sen hiç bişey bilmediğinden girmemişsin belli ki.
Anladığımı belirtircesine başımı salladım.
-beni nerden tanıyosun?
-dedenden.
-o mu gönderdi seni.
-hayır. Bak pina her grupta olduğu gibi bizim gurubumuzda da sınıflar var. Ve senin ailen bu grupların başında. Herkes tanır aileni. Yani dedenleri. Ancak baban ve anneni kimse tanımaz. Çok az insan dedenin 2. Bir oğlu olduğunu bilir. Baban ve babam çocukluk arkadaşıymış.ordan tanıyorum babanı. Seni de babamın anlatmalarından.
-babamın kardeşi mi var?
-evet. Bir amcan var babandan küçük. Bir halan var o da babandan küçük. Enişten, yengen ve kuzenlerini saymıyorum bile. Ama görsen hepsi çok iyi insanlardır. Ellerinde büyüdüm sayılır.
Bir anda sinirlenmiştim.
-sakın bana onları övme berat. Annem o adam yüzünden zamanda kayıp. Diğe bağırdım.
-şu sıradan insanın zaman sıçramasından bahsediyosun öyle değil mi? Dedi bana nazaran sakin bir sesle.
-nerden biliyosun?
-herkes biliyo. Ama o kişinin kim olduğunu kimse bilmiyo. Pina sende baban da çok yanlış biliyosunuz. Anneni zamanda sıçrattıran deden değildi. O geçitten geçiceğinden haberder bile değildi.
-nasıl değildi? Derken sesim fazla yüksek çıkmıştı. Bu yüzden sesimi kısarak tekrar ettim sorumu sinirden dişlerimi birbirine sürtüm duruyodum.
-pina annene geçitten geçmesini deden söylemedi.
-söyledi.
-hayır. Hadi ama. Bu kadar aptalmısın. Babanın yaptığı hataya düşüyosun.
-neyden bahsediyosun?
-pina annen geçitten geçti ve bir daha kimse onunla iletişime geçmedi. Dedende annenle ilgili hiç bişey söylemedi. Peki anneni dedenin kandırdığını baban nerden öğrendi?
-nerden?
-işte bunu kimse bilmiyo? dedenler de yıllardır bunu arıyo. Bak pina bir düşman var evet ama bu senin ailen değil. Ve babanlar boşu boşuna seni dedenlerden uzak tutuyo. Ve kendide bir hiç uğruna babasıyla konuşmuyo. Pina biz kötü değiliz. Babana kim ne dedi bilmiyorum ama yanlış düşünüyorsunuz.
-peki ben sana neden güveniyim?
-güvenme. Babanın hatasına düşmek istiyorsan güvenme! Ama şunu bil pina. Yanlız değilsin. Kendini yanlızlaştıran kendinsin?
Ayağa kalktı bir anda. Arkasına dönerek bir kaç adım attı. Ama sonra durarak arkasına döndü. Cebinden çıkardığı bir kağıdı masaya bırakırken,
-seçim senin. Eğer dedenlerle görüşmek istersen ara. Sizi buluştururum. Seni buldum çünkü dedenin bana yaptığı iyiliğin karşılığını bir az olsun ödemek istedim. Şunu unutma o adam her gün baban ve senin için acı çekiyo. Annenin başına gelenler için kendini suçluyo. 20 yıllık bir esaret çok fazla bence.
Arkasına dönerek hızla kafeden çıkarken ben öylece kalakalmıştım.
Bir titreme tüm bedenime hakim olurken gürültülü bir şekilde yutkundum. Harika. Yeterince düşündüğüm şey yokmuş gibi bide bu eklenmişti.
Elim yavaşca masanın üzerindeki buruşturulmuş kağıda uzandı. Elime aldığım kağıdı düzelterek açtım. Üzerinde bir numara ve adres yazılıydı. Kağıdı ne olur ne olmaz diye çantamın içine atarak arkama yaslandım. Orada ne kadar kaldım bilmiyorum ama kalktığımda hava kararmıştı bile. Kasaya ilerliyerek,
-borcum ne kadar? Diye sordum.
-berat bey ödediler efendim. Dedi kadın.
Şaşkınca kafamı sallarken hiç bişey söylemeden kafeden çıktım.
Yurdun önüne geldiğimde. Bir kaç saniye durdum. Devasa yurt binası bana bir hapihaneden farksız geliyodu. Oysa burda yaşıyodum. Evim gibi hissetmem gerekmezmiydi? Duvarlar üzerime üzerime geldiğinde bir anlık bir kararla arkama dönerek yoldan geçen taksiyi durdurdum. Çantamdaki kağıdı çıkararak adresi söylerken bir yandan da neler olacağını düşünüyodum.Taksi kocaman bir sitenin önüne geldiğinde durdu. Taksiden inerek siteye doğru ilerledim. Site villalardan oluşan bir yerdi. Büyüklüğünü kestiremiyodum bile. Ama içerisinde çok sayıda villa olduğu belliydi. Sitenin girişinde durmuş içeri bakınırken güvenlik geldi yanıma.
-birine mi bakmıştınız hanfendi?
-evet bir arkadaşıma. Kapıyı açarmısınız?
-üzgünüm hanfendi. Ama içeri izinsiz kimseyi alamayız. Arkadaşınıza haber verin kendisi bizzat bana ulaşsın veya gelip sizi alsın.
Başımı sallarken kapının önünden çıkarak duvarın kenarına çöktüm. Başımı ellerim arasına almış düşünüyodum. Bu gün tanıştığım bir adamın sözüne güvenip verdiği adrese gelmiştim. Neye güveniyodum ben. Yalan söylemediğine nasıl bu kadar emindim. Bana zarar verse bir şey yapsa... Ahhh nedense herşeyi göze almış gibi hissediyodum kendimi. Telefonumu elime alarak kağıttaki numarayı tuşladım. Bir kaç çalıştan sonra karşı taraftan beratın sesi gelmişti.
-alo!
-berat?
-pina?
-beni dedeme götürürmüsün?
-nerdesin pina?
-sitenin önündeyim.
-geliyorum. Dedi ve telefonu kapattı.
Olduğum yerde oturmaya devam ettim. 10 dakika sonra koşarak dışarı çıkan biri hızla yanıma gelmiş ve karşımda durmuştu. Başımı kaldırarak kahverengi gözlere bakarken bana uzattığı elini tutarak ayağa kalktım.
-buna hazırmısın? Dedi.
-sanırım. Dedim.
Gülümseyerek elimden tuttu. Biraz önce beni durduran güvenlik bu sefer ortalarda gözükmüyodu. Siteden girerek patika yolda yürümeye başladık şimdiden bir sürü ev geçmiştik bile. Hiç konuşmadan bir süre daha ilerledik. Sonunda diğer villalara nazaran daha büyük bir evin önüne geldiğimizde durduk. Bana baktığında onaylarcasına gülümsedim. Oda elimi bırakarak kapıyı çaldı. Bir kaç saniye sonra hizmetçi olduğunu düşündüğüm bir kadın açmıştı kapıyı.
-berat bey hoş geldiniz. Diyen kadın beni farkettiğinde şaşkınca yüzüme baktı.
Berat ise tekrardan elimi tutarak beni içeri çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...