İnsan sevdiği için cabalamaktan asla vazgeçmez asla goçunmazmış. Ama bu kadar çabalarken farkedilmemek yanlızca uzaktan izlemek bu biraz koyuyo. Şimdi, kalenin dışında ışığın yayıldığı pencereye bakarken dışarı gelen kahkaha sesleri neden canımı yakıyo. Hiç bişey söylemeden sessizce usulca ayrıldım yanlarından ama kaleden cıkmamın üzerinden 3 saat geçmesine rahmen yoklupum farkedilmedi. Neden? Keşke çiçek hiç gelmeseydi demek beni kötü biri mi yapar?
Oğuzalpin beni sevdiğini sanmıştım. Bakışları farklıydı gülümsemesi farklıydı. Ama o çiçeğe daha özel bakıyo. Ve beni farketmiyo.
Daha da açısı kayıp arkadaşlarının gelmesine sevinen tüm kale halkı da çiçeğe öyle değer veriyo ki başka bişey görmüyolar. Bu hikayede fazla olan sadece benim galiba. Buraya ait olmadığım ne kadar belli. Ama ben kendi zamanıma da ait değilim ki. Peki ben kime aidim? Nereye aidim?
Sessizce uzulça aynı kaleden çıktığımdaki gibi girdim içeri. Onların yanına süzüldüm. İlk kalktığım yere. Ama çıktığımı farketmedikleri gibi geldiğimide farketmediler. Sanki hayalet gibi...
Aşk ne? Aşk güzel bişey değilmi?
Peki benim canım neden yanıyo?
Aşka inancım neden kayboluyo. Kendimi tutamıyaçağımı bildiğim için duramadım orda ve hızla çıktım odadan zaten kimse takmıyodu beni. Hızla odama çıktım ve kapıyı sertçe üzerine kapattım. Ayağımı hızla yatağın kenarına vurduktan sonra gözlerimden akan yaşlara daha fazla mani olamadım. Hem ayağımın açısı hem de tükenmişliğin verdiği hisle kendimi yatağın üzerine attım. Gözlerim kapanırken hala yaşlar akmaya devam ediyodu.____________________
-pina! Aç gözlerini.
Artık aşina olduğum sesle birlikte göz kapaklarımı araladım. Yine ormandaydım. Karşımda yere bağdaş kuran yaşlı adam oturuyodu.
-neden burdayım? Dedim.
-içimden bir ses zor durumda olduğunu söyledi.
-benim yerime bunları yapıcak başka birini bulamazmısın dedim sesim sona doğru kısılırken ve göz yaşlarım tekrar akmaya başladı.
-sana defalarca anlattım. Her insanın bir görevi dünyaya gelmesinde bir amacı vardır. Her insan farklı sınanır. Görevi olan tek kişi zorluk yaşayan tek kişi sen değilsin. Zamanda sıkışan tek kişide sen değilsin. Büyük yada küçük her insanın kendi içinde sıkıştığı bir zaman aşamadığı bir derdi vardır. Bunlara küsmek yerine benliğinle barışıp görevini yapmalısın.
-tamam ama kim zamanda sıkışırki. Tek bir kişi söyle bana. Bir kanıt göster.
Burnumu sertce çektim ve devam ettim.
-gösteremezsin. Çünkü yok.
Dedim ve hızla ayağa kalktım. Arkamı dönüp bir adım attığım taki yaşlı adamın sözleriyle dona kalana kadar.
-bende zamanda Sıkıştım pina.
-ne?
-buraya geleli ne kadar oldu sence?
-bilmiyorum. 3 hafta mı?
-2 bucuk aydır burdasın pina. Zaman görecelidir.
Şaşkınca gözlerim açılırken,
-bu mümkün değil. Dedim.
Ama beni takmayan adam devam etti.
-ruhun burdayken bedenin nerde sanıyosun?
-nerede?
-bedenin kendi zamanında. Cansız. Seni o halde bulan arkadaşlarını düşün. Komadaki cansız bedeninin etrafında göz yaşı döken aileni düşün.
-bu imkansız. Hem ailem beni sevmiyo ki.
-bazen sevgi gözle görülmez. Bazen sevgi bizim bildiğimiz şekilde olmaz.
-şaçma.
Gülümseyen yaşlı adam oturduğu yerden hiç kalkmadan elini şıplattığında etraf bir anda değişmişti. Şimdi bit hastane odasındaydık. İşin daha korkunç olanı ise karşımdaki yatakta yatan bizzat benim cansız bedenimdi. Yatağın başında elimi tutup göz yaşı döken ise üvey annem. Arkasındaki koltukta hayat enerjisi çekilmiş kardeşim ve babam.
Hızla yaşlı adama döndüm.
-biz... Dedim ama devam edemedim. Çümlemi adam tamamladı.
-ait olduğun zamandayız. Pina zaman çok cabuk geçer. Hızlı olmassan ve süre dolarsa yani o makinenin fişleri çekilirse, bedenin ölür. Ve o zaman sen ömür boyu zamana hapis olursun. Ne oğuzalpi nede aileni bidaha görebilirsin. Benim gibi zamanda yolculuk yapanlara yol gösterirsin.
-saçma inanmıyorum. Dedim çaresizlikle.
-bende inanmamıştım. O kadar aşıktımki görevi unuttum. Gerçek bedenim ölürken ben burda eğlendim. Ve sonunda her iki zamandanda yok oldum. Zamanların arasına hapis oldum. Ben 387 yaşındayım. Daha ne kadar yaşarım bilmiyorum. Tabi buna yaşam denirse. Ama bir başkasının benimle aynı kaderi yaşamasını istemiyorum. Bu yüzden zaman kaybetme pina. Zaman geri döndürülemiyecek yeri doldurulamıyacak kadar değerli. Anlıyomusun.
Gözlerimdeki yaşlarla kafamı hızla salladım. Ailemi çok özlemiştim. Özlemle baktım onlara son bir kere. Onlar beni görmesede...______________
Sıçrayarak yataktan kalktığımda gözlerim hala yaşlıydı. Üzerimde yine
Beyaz elbise vardı. Karşımdaki divanda yatan oğuzalp henüz uyanmamıştı. Bende bunu fırsat bilerek hızla bir duşa girdim. Aklımda ise yeni öğrendiklerim vardı. Duştan çıktıktan sonra hızla üzerimi. Değiştirdim. Bu gün uzun bir gün olucaktı.
-günaydın. Oğuzalpin sesiyele arkama döndüm. Yeni uyandığı belli olan oğuzalp hiç birşeyden habersiz gülümseyerek banyoya ilerledi bense mutfağa indm. Mahkeme erken olucaktı. Bir an önce yemek yemeliydim.Aradan geçen iki saatin sonunda mahkeme saati gelmişti bile. Oğuzalple birlikte meydana gittik. Tam ortaya büyük bir sahne kurulmuştu. Sahnenin bir taradında idam tahtası varken bir tarafında cellat için masa vardı. Değşetle oğuzalpe döndüğümde,
-burda cezalar böyledir. Dedi.
Bu arada halkta etrafa toplanmaya başlamıştı. Oğuzalp ve cengiz bey sahnenin önüne geçipte halkı susturduğunda bir kaç asker sürükliyerek aşçıyı getirmişti. Sahneye çıkarılan aşçı bana baktığında gözlerinde sadece hayal kırıklığı vardı. Halkın arasından bir kadının acı dolu feryatları duyuluyodu. Büyük iğtimalle aşcının karısıydı. Opuzalpin suçları okumasının ardından cengizalp bey aşcıyı idam tahtasına götürmeleri için askerlere emir vermişti. Oğuzalple bakışlarımız bir an için kesiştiğinde, pişmanlık ve üzüntüyle omuzlarını silkti. Ee zamanında yapması gerekeni yapmayım çiceğin yanında kalırsa bu olurdu. Bense çatık kaşlarla ona bakmayı kesip etrafta aliyi aramaya başladım. Ortalarda gözükmüyodu. Aşcının idam sehpasına attığı her adımda kalp atışlarım hızlanıyodu.
Aliden umudumu kestipimde bir kez daha aşçıya döndüm. İp boynuna geçirilen aşcı yalvarırcasına gözlerime bakıyodu. Bunu yapamazdım. İzin veremezdim ben bu kadar kötü biri değildim sessiz kalamazdım. Cengizalp bey emir vermek için elini kaldırdığında....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...