Baskın⏳

34 5 0
                                    

                                   13 temmuz
                                     Cumartesi

Hiç gecenin seslerini dinledinizmi?
Böyle gözlerinizi kapatıp bir yatağa uzanıp heycanla beklediniz mi?
  Öyle anlarda zaman geçmez işte. Öyle anlarda insan dakikaları saniyelerle sayar. Aynı benim saydığım gibi.
    Çok küçük bazı anlar vardır. Çok küçük bazı adımlarla başlar. Ama o küçük adımlar çoğalır çoğalır ve sonunda bir çığ olur. Ve o küçük dediğimiz an bazıları için çığın altında kalmaktan daha tehlikeli olur.
    Bu gün aylar önce küçük bir adım diyerek attığım o adımlar kenanın altında kalıçağı çığ olucak.
    Bu gün yanımda koşulsuz güvendiğim tek insan ile tüm gerçekleri açığa çıkarıcaz. Ve belki saatler sonra güneş tekrar doğduğunda annemle birlikte kendi ülkemizde yuvamızın bağcesinde olucaz. Kim bilebilir ki?
   Tek bildiğim  artık herşeyin değiştiği.
Saat gece yarısını 15 dk gecerken bu satırları yazıyorum. Teknik olarak yeni gündeyiz. Ama henüz gün doğmadı. Yeni günün karanlık ilk saatleri kenan sarının sonu olucağı gibi aydınlık ilk saatleri bizim doğuşumuz olucak.
Buna tüm güçümle inanıyorum.
   Şimdi kork bizden Kenan sarı. Çocuğumun, eksik yıllarımın, yanlızlığımın ve ailemin intikamı açı olucak...

  Defteri sertçe kapatarak yastığın altına sakladım. Saçımı düzeltim odadan çıktım ve aşağı indim. Berat da aynı benim gibi simsiyah giyinmişti. Yanına ilerledim.
-vavv. Çok tehlikli görünüyosunuz  bayan paloma. Dedi sırıtırken.
   Göz kırparak karşılık verdim.
-dünyanın en yetenekli hocasından eğitim aldım bay james bont.
    Güldü. Güldüm.
Koluna girmem içim bana baktı. Bende koluna girdim. Birlikte dışarı çıkarken kendimi yine çok güçlü hissediyodum. Bağcedeki sayamayaçağım kadar çok olan adamların bakışları bize döndü. Berat anlamadığım dilde bişeyler söyledikten sonra adamlar arabalara doğru koşturmaya başladı. Berat beni çekiştirerek siyah bir arabaya bindirdi. Kendide yanıma sürücü koltuğuna geçti. Araba evin bağcesinden çıkarken arkamızda upuzun bir konvoy vardı resmen.
-başarıcaz. Dedim. Daha çok kendimi inandırmak ister gibi.
-başarıcaz. Dedi. Ama benim aksime çok netti.
-korksun bizden. Dedim. Yine netliğiyle beni rahatlatsın diye.
-korksun bizden. Dedi net bir şekilde.
   Rahatladım.
Yol sessiz geçti. Sonunda ıssız ve devasa bir çiftliğe yaklaştığımızda arabalar durdu. Biz araçtan inmezken adamlar inmiş eve doğru koşmaya başlamıştı.
    Sonra berat indi araçtan. Arabanın etrafında dönerek kapımı açtı. Uzattığı elini tutarak arabadan inerken silah sesleri havaya yükselmeye başlamıştı bile.
    Yine kalp atışlarım hızlanmıştı.
Berat diğer elindeki silahı bana uzatırken,
-al bunu. Dedi. Ve ekledi.
-kendini korumak zorundasın. Ama dışarda durma. Eve gir ve anneni ara. Hemen arkanda olup seni korıcam. Adamları adamlarım halletcek. Ama olurda ayrı düşersek silahı kullanmaktan çekinme. Korkma. Dedi.
  Elindeki silahı istemesemde aldım ve belime taktım. Bir insana zarar verebileceğimden emin değildim.
-hadi yapalım artık şunu. Dedi.
    Başımı salladım. Silah sesleri ve bağrışlar bir an olsun susmuyodu. Görünmeden eve yaklaşmayı başardığımızda derin bir nefes aldım. Kapıdan giremezdim. Neyseki birinci katta ki pencere açıktı. Berat duvarın önüne geçerek ellerini birleştirdi. Omuzlarına koyduğum ellerimden destek alarak ayağımı birleştirdiği ellerinin üzerine koydum ve kendimi yukarı ittim. Oencerenin kenarına tutunmayı başardığımda kendimi yukarı çektim. Beratta arkamdan destek veriyodu. Sonunda kendimi içeri atmayı başardığımda derince soluklandım ve yerden kalktım. Salonda olmalıydım. İçeride kimse yoktu.  Beratın peşimden geliceğini bildiğimden beklemedim ve ilerledim. Sesiz adımlarla merdivenlere yaklaştım. Bir alt kata bir de ğst kata giden merdivenler vardı. İnsiyatif kullanıp alt kata doğru indim. Sonuçta biri zorla tutuluyosa, bodrumlar kullanılırdı dimi. Hiç olmazsa filimlerde böyleydi. Alt kata indiğimde beni üç kapı karşıladı. İlk ikisi hizmetci odası olduğunu düşündüğüm odalara açılıyordu. Üçüncü kapı ise kilitliydi. Kapıyı bir kaç kez zorladım ama açılmadı. Ne yapabileceğimi düşünürken elim belimdeki silaha gitti. Filimlerde böyle yapıyolardı dimi. Silahı çıkartarak kapının kilidine doğrulttum. Her yerden silah sesi geliyoken kimse buraya gelmezdi herhalde. Derin bir nefes alarak tetihe bastım. Apzımdan küçük bir çığlık firar etti. Silah elimde fırlarken bende geri sendeleyerek düştüm. Ama kapıda gıçırdıyarak açıldı. Sanorım film izlemek bazen işe yarıyodu. Açıyan belimi ovuşturarak yerden kalktım. Silahı alarak tekrar belime taktım. Ve içeri girdim. Oda içeride aşağı doğru inen bir başka merdiven vardı. Emin olamasamda bir anlık cesaretle aşağı inmeye başladım. Aklım berattaydı ama. Gelememişti bir türlü. Merdivenlerin sonuna geldiğimde beni yine bir kapı karşıladı. Bu işten sıkıldım ama. Her yolun sonunda kilitli bir kapı olmak zorundamıydı. Silahı doğrultarak tekrar tetiğe bastım. Bu sefer daha kontrollüydüm. Düşmedim. Ve kapı tekrar açıldı. Zaferle gülümserken benden bir ajan olabileceği düşüncesi tekrar aklıma dolmaya başladı. İçeri girdim ve etrafa bakınmaya başladım.
Oda da yanlızcaboş bir yatak vardı. Yatağın kenarında ise bir kadın ayakkabısı. Yatağın yaslı olduğu duvara cizikler atılmıştı. Sanki biri burda hapisti de  zamanı hesaplamaya çalışmıştı. Belkide öyleydi. Belkide o piskopat annemi esir tutuyodu burda. Duvarda tam 20 tane cizik vardı. Anlamya çalışırcasına baktım ciziklere. O sırada yatağın altından bir takırdı geldi. Korkuyla geri sıçrarken belimdeki silahı çıkartıp yatağın altın doğrulttum.
-kim var orda? Dedim.
    Tedirgin çıkan sesime kızarken yatağın altından sürünerek bir kadın çıktı. Yavaşca Ayağa kalkan kadın yaşlı gözlerle bana bakarken elimdeki silah yavaşca aşağı kaydı. Göz yaşalrım usulca akmaya başladı.
-anne? Dedim kısık çıkan sesimle.
  Ağzından firar eden hıçkırıkla,
-kızım? Dedi. Ama daha çok emin olmaya çalışır gibiydi.
-benim anne.
   Nefes alışları hızlanırken ağlayışı artmıştı. Göz yaşları içinde yanıma geldi ve boynuma sarıldı. Sarılışına karşılık verirken içimde eksik bir şeyler doluyodu sanki. Geri çekildiğimde,
-seni kurtarmaya geldik. Hadi gidelim burdan. Dedim.
   Yaşlı gözlerle başını sallarken elimi tuttu. Onunla merdivenleri çıktık ve salona doğru sessiz adımlarla ilerledik. Silah sesleri susmuştu. Etrafta oluşan sessizlik beni korkuturken sakin kalmaya çalıştım.
Neredeydi berat.

Neredesin...

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin