2 hafta. 2 hafta boyunca odadan hatta yataktan bir an olsun cıkartmamıştım beratı. Bundan sonra yapıcaklarımız ile ilgili konuşmamaıştık bile.
Pansiyonun doktoru beratı sürekli kontrol ediyodu. Yarasına dikişte atmıştı.
Her ne kadar doktor bir tehlike olmadığını söylesede bişey olabileceği düşüncesi içimi kemirip duruyodu.
-pina iyiyim ben çıkalım artık şu odadan. Allah aşkına. Beratın söylenmesiyle oturduğum koltuktan kalkarak yanına ilerledim.
-ya yaraların açılırsa. Berat ölüyodun.
Derken aklım o geceye gitmişti.
Onu odaya getirdikten sonra ki gece yanımda sayıklması gözyaşları içinde attığı cığlıklar hala kulaklarımdaydı. Zaten onun seslerine pansiyon görevlileri doktoru getirmişti. Gözlerim önünde acı çeken beratı canlı canlı dikerlerken öylece duvara yaslanarak yere çökmem ve çaresizce ağlamam sanırım en kötü anlarımdı.
Bunları düşünmek bir kez daha gözlerimi yaşartırken, beratın elini yanağımda hissettim.
-ağlama. Allah kahretsin pina iki haftadır her çıkma konusu açıldığında ağlıyosun. Bak gerçekten iyiyim. Ama gereksiz iki hafta kaybettik. Dedenler delirmiştir. Sizinkileri düşünsene bir. Seni buraya getirirken en fazla 1 hafta kalırız demiştim. Ama neredeyse 1 aya yakın zaman oldu. Deden beni bulduğu an topuklarına sıkıcak.
Bak güzelim zaman kaybetmeyelim kalk hazırlan hadi cıkıyoruz.
Onca söylediği söze rağmen sadece güzelim kelimesine takılmam normalmiydi.
-tamam. Dedim.
Ama buna ben bile şaşırmıştım. Berat sırıtarak,
-oh be! Dedi ve hızla kalktı ayağa.
Dolabın önündeki cantaları eline alarak yatağa fırlattı. Sonra etrafa saçılan eşyaları da getirerek çantalara tıktı.
-berat şimdi ne yapıcağız? Diye sordum.
-lütfen flaşın sende olduğunu söyle.
Başımı sallarken boynuma asılı olan kolyenin ucundan flaşı cıkarttım ve ona uzattım. Elimden aldığı flaşa sırıtarak baktıktan sonra cebine attı ve eşyaları toplamaya devam etti.
-ee?
-eesi pina rusyaya gidiyoruz.
Gözlerim irice açılırken sesim istediğimden yüksek çıkmıştı.
-ne?!!
-flaş kenan sarıya ait. Leo o adama götürmek için hazırlanıyodu. Yani anlıyacağın rusyaya giriş yaptığımız an kenan sarı bizi bulacaktır.
-peki flaşın içinde ne var?
Beratın kaşları ağnında çatılırken yaptığı işleri bırakarak gözlerimin içine bakmaya başladı.
Nedense içimden bir ses söyliyeceklerini beyenmiyeceğimi söylüyodu.
-berat?
-ailenin tüm işleri. Belgeleri, fotoğrafları, onun yaptığı işler, ki buna yasa dışı işlerde dail, ve...
-ve?
-ve annen.
Elimdeki bardak avuçlarımdan kayıp yere düşerken zorla yutkundum.
-o da ne demek?
-annenin fotoğrafları var.
-nasıl ya. Nasıl fotorafları olur?
-bilgiseyardada vardı.
-o yüzden bilgiseyarı kırdın?
-evet.
Vücuduma bir titreme girerken arkama dönerek balkono doğru ilerledim. Gecenin altında bir kez daha kafamı kaldırarak gökyüzüne baktım. İstemsizce akan bir kaç yaş gözlerimi yakarken tek ses çıkarmadım. Berat yanlız kalmam için gelmemişti yanıma. İyi de yapmıştı. Koltuğu es geçerek tam balkon korkulukları önünde yere çöktüm. Başımı arkamdaki duvara yaslarken bacaklarım kendime çektim.
Titriyodum. Ama soğuktan değil. En başından beri amacım annemi bulmak değilmiydi zaten. Neden bu kadar yaklaşmışken bunca şeye karşı pes etmemişken şimdi yıkılmış gibi hissediyodum. Neden ayağa kalkarak annemin resimlerine bakamıyodum.
Düşündüm. Annemi, annem sandığım kadını, öz annemin en yakın arkadaşını...
Annem sandığım kadınla söylediğim şarkılar, yemekler anılar bir bir aklıma hücum ederken bir yandanda öz annemle hiç yaşayamadıklarımı düşünüyodum.Küçüktüm. 4 yaşında. Hani derler ya insanlar çocukluklarının çoğu anını hatırlamaz diye. Ben bu düşünceyi yıkmak ister gibi hatırlıyodum o günü.
4 yaşındaydım...16 yıl önce
-sobe!
Aylinin omzuma vurmasıyla arkama dönerek bu sefer ben kovalamaya başladım onları. Evin bağcesinde arkadaşlarımla yakalambaç oynuyoduk.
Bir anda önüme cıkan ardayı ebelemek isterken biraz sert itmiştim sanırım. Yere düştü çünkü. Anında çığlık atan arta ağlamaya başladı. Bense fazlasıyla korkmuştum. Bu arada çardakta oduran anneler ayaklanmış bize doğru koşuyodu. Arkadaşlarım ardayı kaldırmaya çalışırken ben korku içinde kalakalmıştım. İlk yanımıza ulaşan ardanın annesi olmuştu. Yerden kaldırdığı oğluna sarılıp sakinleştirdikten sonra kızgın bir yüzle bana baktı. Bu arada herkes annelerinin yanına koşmuştu.
-seni pis kız. Benim oğlumu itmeye utanmıyomusun? Diğe bağırdı ardanın annesi.
Korkum artarken gözlerim yaşarmıştı.
-itmeydim. Yaylışlıkla düyştü. Dedim.
-aaa terbiyesiz birde karşılık veriyo. Ee annesiz kalıpta anne terbiyesi almıyınca böyle oluyo tabi.
- vay benim anneym. Diye bağırdım bir anda yükselen sesimle. Hakket neredeydi annem. Biraz önce çardaktaydı. Neden bu kadın o yokmuş gibi konuşuyodu ki.
-bak bak birde bağırıyo. Diğen kadın elini kaldırıp tokat atmak için hazırlanırken gözlerimi sıkıca kapatarak kendimi sıkmaya başladım. O tokat yüzüme gelicekti ya bekledim gelsin diye. Gelmedi...
Gözlerim yavaşca açılırken havada kalan ardanın annesinin eline baktım. Elini annem tutuyodu çatık kaşlarla.
-sakın bir daha kızıma zarar vermeye kalkma. Yoksa canını yakarım nuray.
Diyen anneme gururla bakmaya başladım.
Kolunu hızla çeken nuray teyze sinirle baktı anneme.
-ne çok sahiplendin şu kızı. Sizi terk edip giden o kadın onu size yük etmişken birde bana onu savunuyorsun. Hem bu kızda aynı annnesi ay...
-kapa çeneni nuray. Ne ondan nede ailemden bahsetmeye ne senin nede bir başkasının hakkı var. Anladın mı? Pina benim kızım. Ve onu senin gibilerden koruyucam. Uzak dur kızımdan. Şimdi defol burdan. Diyen annemi ilk defa bu kadar sinirli görüyodum.
Ardanın elinden tutarak çekmeye başlayan nuray teyze arkasını dönüp giderken annem önümde yere çöktü. Az önceki kızgın yüzünün yerine yumuşacık bir gülümseme gelmişti.
Elleri saçlarımı okşarken,
-iyi misin kızım? Dedi. Başımı sallıyarak gülümsedim.
-iyiyim annecim.
Beni sıcacık kolları arasına alarak sımsıkı sarıldı...Günümüz
Aklıma dolan bu anı beni gülümsetmişti. Elim cebimdeki uzun zamandır kapalı olan telefonuma giderken tek isteğim annemin sesini duymaktı. Ona annemi anlatmak istiyodum.
Titremelerimle beraber telefonun açma tuşuna basarken yaşlar akıyodu gözlerimden. Sonunda telefon açıldığında tam 25.678 cevapsız arama, 9876 sesli mesaj, 39.495 mesaj dolmuştu telefonun ekranına.
Bir anlık içgüdüyle elim mesaj bölümüne gitti. Son atılan mesaj dedemdendi,"pina nerdesiniz kızım. Her yere baktık. Bütün ülkelerde adamlarım sizi arıyo. Dönün artık. Bak eğer başın beladaysa güven bana. İki gün içinde cevap yazmazsan ikinizinde kaçırışdığını düşüncem. O zaman kenan sarı elimden çok çeker işte"
Dedem bu mesajı dün atmıştı.
Hemen,
"iyiyim" diye cevap yazdım. Ve bir sonraki mesaja geçtim.
Annem..."pina kızım dön artık. Baban da bende perişanız. Bak dedenlerdeyiz biz. Baban yemin etti siz dönerseniz barışcakmış dedenle. Gel artık. Lütfen annem . Gel biz de yardım edelim size."
Gülümseyerek baktım mesaja. Hemen sonra elim rehperde annemin ismi üzerine tıklarken derin bir nefes alarak kulağıma yaklaştırdım telefonu. İlk çalışında açılan telefondan acı dolu annemin sesi duyuldu,
-pinaaam!
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...