Efsaneye göre Ra'nın karısı nut, Geb'i kendisine aşık eder. Bunun üzerine Ra Nut'a ceza verir. Cezaya göre Nut, yılın hiçbir ayı ve gününde çocuk sahibi olamayacaktır. Ra'nın emirlerini rededemiyeceğinden Nut Thod'dan yardım ister. Thod düşünür ve aklına bir fikir gelir. Ay tanrıcası selene gider ve ona tavla oynamaya davet eder. Oyunu kaybederse aydınlık bölümlerinde yedide birini thod'a verecektir. Thod kazanır selene sözünü tutar.
Thod tanrıçadan aldığı ışıkla 5 gün yapar bu günleri yıla ekler. Böykece Nut hiçbir aya ve güne ait olmayan bu beş günde doğum yapabilecektir. Nut'un Osiris, Horus, Set, Isıs ve Nephtys adlarında beş çocuğu olur.
Hikaye burada başlar.
Osiris en büyüktür. Bu nedenle Geb öldükten sonra hüküm sürme onun hakkıdır. Zaten osiris daha doğduhunda gizemli bir ses ona evrenin efendisi olduğunu söylemiştir. Osiris tahta geçer. Ve ilk işi ilkel mısırı çağdaşlaştırmak olmuştur. Mısırın gelişmesini sağladıktan sonra hedefi dünyayı çağdaştırmaktır.
Tahtı aynı zamnada karısı olan isise bırakır ve veziri thod ve anubis ile sefere çıkar geri geldiğinde isisin iyi yönettiğini görür.
Ançak bu durum uzun sürmez. Çünkü tahta geçmeyi planlıyan ama bunu bir türlü başaramayan Set osirisi yok etmek için plan kurar. Palana göre set, osirisin ölçülerine göre sandık hazırlatır ve sandığı değerli taşlarla süsletir. Daha sonra kendine yardım eden 22 kişiyle planı gerçekleltirir. Set osirisi çağırdığı bir yemek verir.
Yemek sonunda set sandık kimin ölcülerine uyarsa sandığın sahibi odur der. Herkes sırasıyla sandığın içine girerek dener. Sıra Osirise geldiğinde ise Set sandığı kilitler ve erimiş kurşunla lehimleyip nil nehrine atar.
İsis bu olayı duyunca sandığı aramaya başlar. Sandık Byblos kentinde karaya vurmuştur. Burada hızla büyüyen ağaç sandığı gövdesi içine alır. Byblos kralı ağaçı gördüğünde hayran kalır. Ağaçı kestirerek sarayına sütün olarak kullanmaya karar verir.
Ağaç kesildiğinde çok güzel bir koku ortaya çıkar. İsis bu olayı duyar. Ve durumu anlar. Saraya gider. Burada önce o kralın çocuğunun dadısı olur.
İsis bir gün çocuğu ölümsüz yapmak ister ve çocuğu ölümsüzlük suyuna batırır. Bunu gören kraliçe isisi engeller.
Artık isis kendini tanıtmak zorunda kalır. Daha sonra kraldan izin alarak ağaçın gövdesini açar ve sandığı alır. İsis sandığı vatanına getirir. Buta şehrine oğlunu ziyarete giderek sandığı saklar.
Set sandığı bulur ve osirisin bedenini 14 parçaya ayırarak mısırın toprakları üzerine dağıtır. Bunun üzerine isis tüm parçaları aramaya başlar. Ve bulduğu her yere bir tapınak diker.
Efsanenin sonunda osirisin oğlu seti yener. Ve tekrar canlanan osiris bu dünyada yaşamak istemez. Hükmetmek için ölüler ülkesine gitmeye karar verir. Burada Anubis ile birlikte olacak Anubis ölüleri yargılaması için osirise getirecektir.
- İşte mısır halkının bizi piramide atmadan önce bahsettiği anubis ve osirisin hikayesi budur. Diyerek sözlerini tamamladı rüzgar.
Rüzgar antik uygarlıklar ve tarih bilimi mezunu olduğundan bunları bizden daha iyi biliyodu tabi.
Dinlediğim hikaye tüylerimi diken diken etmişti. allahım nereye düşmüştük biz böyle.
Tahminen yaklaşık 1 saattir düşdüğümüz noktada hareketsiz bekliyoduk. Hiç birimiz daha olanları idrak edememiştik çünkü.-artık bişeyler yapmalıyız. dedi berat.
Etraf çok karanlıktı. Yanlız duvarda bulduğumuz iki meşaleyi rüzgarın çakmağıyla yakmayı başarmıştık.
O yüzden beratın yüzünü bile zor görüyodum.
- ne yapıcaz abi çıkış yok dediler ya. Dedi rüzgar sinirle.
-ölmeyi göze mi aldık yani? Dedi yaprak ama daha çok dalga geçer gibi.
-ne saçmalıyosun yaprak?
-rüzgar zamancıyız biz. Hadi ama ışınlanalım.
-sen fazlamı film izliyosun. Biz ışınlanmıyoruz zamanda seyahat ediyoruz. Kapalı bir alanda sehahat etmek yine kapalı alana girmemizi sağlar. Sonsuz bir döngüde sıkışmamızı mı istiyosun?
-sadece öneriydi. Dedi yaprak yüzü asılırken.
O sırada aklıma bir şey gelmişti,
-heycanla oturduğum yerden kalktım.
-bu piramidi biri yaptı sonuçta öyle değilmi. Yapan insanların dışarı çıkmış yada dışarıdan içeri malzeme taşımış olması gerekir.
-yani. Dedi yaprak.
-yani belkide kimsenin bilmediği bir gizli geçit çıkış olmalı.
-ama piramidin içinde değil. Diyerek sözlerimi tamamlayan rüzgar heycanla yüzüme bakıyodu. Ne demek istediğimi anlamıştı belli ki.
- nediyosunuz abi anlamıyorum? Dedi berat.
-pina yo ki kardeşim bu piramidin çıkışı burda değil çünkü belkide uzun ve gizli bir tünelle uzaktaki bir kum tepesi ardında yada başka bir piramidin çıkışında.
-bu olabilirmi? Dedi yaprak heycanla.
-olabilir. Tarih böyle yapıları daha önce çok gördü. Piramitlerde henüz gizemi çözülmemiş gizli bölümlerden oluşan bir yapı. Ayrıca pina haklı burası yapılurken birilerinin içeri girmiş ve çıkmış olması lazım.
-ama ya sonradan çıkış kapatılırsa.
-sanmam. Mısır inanışlarında diriliş inancı var. Bir gün firavunların uyanıçağı ve piramitteki hazinesini kullanıçağı düşünülür. Yani firavunun dışarı çıkması için çıkış olmalı.
-burası mezarmı yani. Dedi yaprak.
-piramitlerin çoğu bu amaçla kullanılıyor yaprak. Gelelim çıkış konusuna. Büyük iğtimalle bir çıkış var. Ama halk bilmiyo. Çünkü eğer bilseler firavunun hazinesini çalmaya çalışanlar olur. Dedi rüzgar
-bu frevun mezarı değil ama.
-birinin mezarı yinede. Belli ki önemli bir devlet adamının çünkü sıradan halka böyle şahşahlı bir piramit yapılmaz.
-o zaman çıkıyoruz burdan. Dedim.
-evet ama dedikleriniz dığruysa özellikle girişin yakınlarında olmak üzere fazlasıyla bubi tuzağı olmalı. Biyerde piramitlerde tuzakların oldupuna dail bişeyler okumuştum. Dedi berat.
Bende onu onaylamak ister gibi başımı sallarken,
-haklısınız bu yüzden dikkat etmeliyiz
Dedi rüzgar.
Derin bir nefes aldım. O an elimde hissettiğim sıcaklıkla başımı yana cevirdim. Berat elimden tutmuş güven verircesine gülümsüyodu.bende gülümsedim.
-çıkıcaz burdan. Dedi.
-inşallah. Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...