Beylik🌼

154 21 64
                                    

İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım...

                        Fatih Sultan Mehmet

Yere yığılan adam kanlar içinde ölürken oğuzalp koşarak yanıma geldi.
-iyimisin? Dedi.
Güçlü durmaya çalışarak kafamı salladım. Oğuzalp elimden tutarak beni ilerletmeye başladı. Savaş meydanının ortasından geçerek ilerledik. Askerlerin nidaları dinmiyodu. Sonunda meydanın kenarına geldiğimizde sesler kesilmişti. Savaş bitmiştide yarım saatin sonunda bitmişti. Etraf kan gölü halindeydi. Yaralı askerler vardı. Ve tabi ölenlerde.  Askerlerin bir kaçı  ölüleri kazdıkları yerlere gömerken diğerleri derenin kenarında aptest alıyodu.
-cenaze namazı Kılıncak. dedi. Askerlere baktığımı farkeden oğuzalp.
  

    Kafamı sallıyarak onayladığımı belirttim. Askerler bize doğru yaklaşarak tam önümüzde durdu. Oğuzalp bir adım öne çıkarak konuşmaya başladı.
- herkes bilsin savaş kazanılmıştır. Bundan böyle erhan beyinin düşürülmesiyle erhan toprakları topraklarımıza katılmıştır. Allah hepinizden razı olsun askerler. Alalh yolumuzu açık etsin. Dedi.
  
   Askerler yarı mutlu yarı hüzünlü halde alkışladılar. Sonuçta silah arkadaşlarını kaybetmişlerdi.
  Bense sadece oğuzalpe bakıyodum.
- artık evimize dönme vaktidir. Hazırlanın. Diyen oğuzalp önce bana dönerek güven vermek istercesine gülümsedi. Sonra arkasına dönerek derenin kıyasına gitti. Belliki oda aptest alıcaktı.
  
   Kılınan cenaze namazı ve ölülerin gömülmesinden sonra bazı askerler yangını söndürdü. Bazıları ise kampı topladı. Atlar da getirildiğinde herkes atına binerek oğuzalpi bekledi. Oğuzalp ise benim yanıma gelerek elini uzattı. Gülümseyerek elini tuttum. En öndeki ata ilerledik ve onun yardımıyla önce o sonra ben bindim. Atlar birlikte harekete geçti ve ilerlemeye başladık. Dörtnala ilerliyoduk. Düşmemek için oğuzalpin beline kollarımı sarmıştım. Kafamı ise sırtına yaslamıştım.

   Ne kadar garipti. Bir hafta önce tek derdim babamın beni sevmemesi geçinememem falandı. Ama bugün karşımda insanlar ölmüştü. Gittiğimiz yerde o insanların bekliyenleri yokmuydu... Nasıl söyliyceklerdi onlara. Bide işin diğer bir yönü vardı ki, beni  kabul edicekmiydiler?

__________________

Yaklaşık yarım gün süren yolculuğun sonunda atları durdurmuşlardı. Burada konaklıyaçağımızı söyledi oğuzalp. Geçeyi geçirmemiz lazımdı. Çadırlar kurulurken bir ağacın altına oturmuş askerleri izliyodum. Herbiri bu ritme alışıktı. Belliydi. Hızla ilerledi zaman çabuk geçti. çadırlar kuruldu. Büyük bir ateş yakıldı. Bense ne yapıcağımı bilmeden öylece oturuyordum. Oğuzalp yanıma geldiğinde ise düşüncelere boğulmuş bir şekildeydim.

- iyimisin? Dedi.
-değilim. Sana bizim zamanımız daha kanlı demiştimya, daha beter. Ama ben hiç savaş içinde bulunmadım. Ben hiç bunu yaşamadım. Bugün gözlerim önünde bir sürü insan öldürüldü.

-sizin zamanınızda savaş yokmu?
-var. Bundan beteri var hemde. Siz sadece kötüleri öldürüyosunuz. Bizim zamanımızda ise masum insanlarıda gözlerini kırpöadan öldürürler. Ançak dünya büyük. Bir sürü ülke var. Ve şu an üzerinde bulunduğumuz topraklar geleçekte savaştan etkilenmiycek. Yani hiç olmassa bu tür bir savaştan. Ama sınır ülkeler etkileniyo. Ve onlar... Ben dayanamadım gördüklerime oğuzalp. Ama Orda çocuklarda var.

-ne yani, çoçukları ve kadınlarıda mı öldürüyolar?
- evet hemde gözlerini kırpmadan.
- bu nasıl bir insanlıktır.
- sana söylemiştim. İnsanlar cıkarları için her şeyi yaparlar. Ama daha açısı ne biliyomusun? Ben kendi dertlerime o kadar kapılmıştım ki bunları göremedim. Allah bana bir hayat sahlık vermişken ben ölmeye çalıştım. Oysa o çoçuklar bir gün daha yaşayabilmek için ne kadar acı çekiyolar.

- kendini suçlama. Sonuçta savaşı sen cıkarmıyosun. Senin topraklarında da değil.
- benim topraklarımda olmaması bişey farkettirmezki. Ben çıkarmıyorum ama sessiz kalıyorum.
Oğuzalp bu günde kadar savaş yerlerine çok asker gönderdik. Sonra sivil halk onlar için yardımler düzenledi. ama ben bunların hepsine gözlerimi yumdum. Görmezden geldim.
-...
- insan aynı açıyı yaşamadan bazı şeyleri fark etmiyomuş demekki.
-belkide.
-sence bu beni çok kötü biri mi yapar.
-bence bunları düşünmen bile seni çok iyi biri yapar.
  
   Gülümsedim. Ve oğuzalpe baktım.
-bence sen çok iyi bir bey olucaksın.
-bilmiyorum.  Hadi kalk çadırın orda git ve dinlen sabah erken kalkıcaz. Sabah ezanıyla yola çıkılcak.
    Kafamı sallıyarak oturduğum yerden kalktım. Ve cadırıma doğru ilerledim. Taki arkamdan seslenene kadar,
-hayırlı geceler.
-iyi geçeler oğuzalp.

___________________

  İnsan en çok kaybettiği zaman değerini anlar herşeyin...

Sabah erken kalkmış yola koyulmuştuk. Saatler süren yol büyük bir ovada son bulmuştu. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili kocaman ovanın görünürde tek bir kapısı vardı. Büyük kapının önünde 4 asker nöbet tutuyodu. Bizi ilk farkeden asker önce diğerlerine haber vermiş sonra koşarak kapıdan girmişti. Yakınlaştıkca büyüklüğünü anladığım kapıya geldiğimizde üç asker selam vererek geçmemiz için yolu açtılar.

   Önde oğuzalp arkasında alp ve benimde arkasında olduğum askerin atı vardı. Bizim arkamızda ise diğer askerler. İçeri girdiğimizde etrafımızı bir sürü insan kaplamıştı. Bu aynı kamp alanına ilk geldiğim günü hatırlatmıştı. Ama bu sefer oğuzalpin askerleri değil alp beyliğinin halkı vardı etrafımda. Sevinçle ailekerini ve bey oğullarını selamlayan halk beni farkettiklerinde tuhafca bakmaya başladılar.
 
    Bu bakışları farkeden oğuzalp arkasında oturduğum askere bir işaret yapmıştı. Asker atı hareketlendirerek ilerideki kaleye doğru hızlandı. Kaleye vardığımızda kapıda bizi bekleyen bir kaç insan bana tuhafca bakıyodu.
  
    Yanımdaki asker herbirine selam vererek ortadaki yaşlı adam döndü.
- beyim pina hatun uzak bir komşu beylikten bey kızı. Beyliği saldırı altında kalarak yıkıldığından bize sığındı. Oğuz beyim buraya getirmemizi emretti. Dedi.
 
     O an ilk başta uydurduğum yalanlar dolmuştu aklıma. Bir bey kızı nasıl davranırdı ki?
- me - merhaba. Dedim.
  
  Bey olduğunu öğrendiğim adam hafifce gülümseyerek selam verdi.
Bu arada arkamızdan oğuzalp de gelmişti. Yanımda durarak gülümsedi. Sonra karşısındaki beyi göstererek,
- babam aynı zamanda alp beyi cengizalp.
    Orta yaşlı, koyu kahverengi gözlere sahip kadını göstererek,
-ayşe annem, annem öldükten sonra beni büyüten kadın.
      Yeşil göz ve upuzun sarı saçlı kızı göstererek
-kız kardeşim aybüke.
      Ve son olarak orta yaşlarda bir adam ve kadını göstererek,
-ve aşcımız ahmet abi sadık hizmetimiz ve ahmet abinin zevcesi esma hatun. Diyerek bana döndü.
- size çoktan kendini tanıtmıştır ama o da....
   Diyememişti. Çünkü arkadan biri oğuzalpin lafını keserek konuşmuştu zaten.

-ve bu da pina hatun. Yada müstagbel gelininiz. Hali hazırda kendisi iki gece boyunda oğuz beyin çadırında konakladı hemde tüm askerlerin gözü önünde. Dedi alp.
  
    Ortama bir bomba atsaydı bu kadar etki ederdi herhalde. Hem ben hem de oğuzalp taş kesmiş öylece kalakalmıştık. Cengizalp bey ise sinirle bakıyodu bize. Etrafta toplanan diğer insanları katmıyorum bile.

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin