İçicek bişeyler için yanımdan ayrılan berat hala gelememişti . Bulunduğumuz ortam beni fazla geriyodu. Tedirgince etrafıma bakınmaya başladım.
Omzuma çarparak ilerleyen bir adam yalpalayarak sahneye doğru gitti.
-pina?
Sonunda beratın sesiyle arkama döndüğümde rahat bir nefes aldım.
-iyimisin? Dedi. Korkmuş bir ifadeyle baktığımdan emindim.
Başımı sallıyarak,
-iyiyim. Dedim.
Elindeki mavi içeçeği bana uzatırken çatık kaşlarla bakıyodu yüzüme.
Bardağı elime alarak başıma diktim. Ekşi karışım boğazımdan kayıp giderken geçtiği yerleri yakmıştı. Buna rahmen biraz olsun içimi ferhalattı.
-sadece bu tür ortamları sevmiyorum. Dedim.
Başını sallarken oda içeceğinden bir yudum aldı.
-barmenle bir kaç dakika konuşma fırsatım oldu. Ama adamın ağzı çok sıkı. Aradığımız adama benzer birini burda hiç görmediğini söyledi.
-neydi bu adamın adı?
-leo' mu neydi işte.
-leo... Derken aklımda bişeyler oluşmaya başlamıştı bile.
-ne düşünüyosun? Dedi berat kaşlarını çatarak.
-bana güveniyomusun?
-evet.
-izle o zaman.
Beratın cevap vermesine izin vermeden bardağı kafama dikledim.
Boş bardağı elime alarak bara ilerlerken beratında sinirle arkamdan geldiğinden emindim.
Barmenin önünde durduğumda yüzüme şapşal bir ifade takarak yarım ingilizcemle konuşmaya başladım.
-helloo. Dedim.
-hi. Dedi barmen.
Elimdeki bardağı gösterdiğimde kafasını sallıyarak bardağı aldı. O önümde içeceği hazırlarken konuşmaya devam ettim.
-l am pina. What is your name?
Çapkınca gülümsedi.
-Adrian.
Külümsemesine karşılık verirken kulağımın dibindeki öksürme sesiyle yerimde sıçradım. Berat dibime girmiş, barmenden bir içki istiyodu. Tabi bir yandanda kızgın ve çatık kaşlarla yüzüme bakıyodu.
Kaş göz işaretleriyle bana güvenmesini söyledim. Pek hoşnut olmamış bir ifadeyle iki sandalye yandaki boş bar taburesine oturdu. Ama bakışları hala üzerimdeydi.
Onu görmemeye çalışarak barmene döndüm.
-l am leo friends. Where is he?
-no leo!
Adam nuh diyo peygamber demiyodu resmen. Derin bir nefes alarak şansımı bir kez daha denedim.
-leo will be furious when she finds out you didnt let me in. (leo beni içeri almadığını öğrenince çok kızacak.) dedim kendimden emin bir ifadeyle.
Adamın yüzü bir anda değişirken tedirgince etrafına bakmaya başladı.
-ın leos romm. Dedi.
Gülümsememek için kendimi sıkarken adam kıvama gelmişti bile.
-take me to her (beni ona götür.) dedim gözlerimi kısarak ve sesime gizem katarak.
-okey. Lets go.
Adam barın arkasından çıkarken gelmem için beni çağırıyodu. Bakışlarım berata kaydığında onunda ayaklandığını gördüm. Barmen barın yan tarafındaki kapıyı cebinden çıkardığı anahtarla açarak içeri girdi. Bende peşinden ilerledim. Girdiğümiz yer merdiven boşluğuna açılıyodu. Adam üst kata çıkarken bende ilerledim. Bu arada arkamdan gelen sessiz adımlar beratın varlığını kanıtladığından biraz olsun rahat hissediyodum. Bir kaç kat çıktıktan sonra sonunda bir odanın önünde durduk. Adam yüzüme bakarak emin olmaya çalıştı. Sonra başıyla odayı işaret etti. Ve arkasını dönerek gitti. Bu arada merdiven boşluğuna saklanan berat yanıma gelmişti bile.
-giriyomuyuz? Dedim.
Çatık kaşlarla yüzüme bakan berat,
-hayır sen beni burda bekliyosun. Ben giriyorum. Dedi.
-neden?
-tehliklei pina. Hem daha o barmenle konuşmanı da unutmadım. Adama güldü ya! Son sözü kendi kendine söylesede çok net duymuştum.
-kıskandın mı? Dedim onun daha önce söylediğine gönderme yaparak.
-neden kıskanıyım? Konumuz bu mu ayrıca. Bekle burda. Diğen berat içeri girerken ben öylece kalakaldım.
Neden söylediği tek bir söz beni böyle etkilemişti ki. Bir an beni kıskandığını düşünmek hoşuma gitmişti oysa ki. Ama tek bir sözüyle canımı yakmıştı. Sırtımı duvara yaslıyarak boş merdivenleri izlemeye başladım. Orada ne kadar durdum bilmiyorum ama içeriden gelen kırılma sesleriyle yerimde sıçradım. Seslergiderek artarken korkumda artıyodu. Ya berata bişey yaptıysa.
Bu düşünce içimi dondurdu. Hızla hiç düşünmeden kapıyı açarak içeri daldım.
Ama karşımda kesinlikle beklemediğim bir manzara vardı.
Çünkü etraf darmadağınıkken masanın önünde yere yatırdığı adamın üzerine çıkmış yakalarından tutarak yumrukluyodu berat. Leo ise yerde kan revan içinde inliyodu.
Koşarak beratın kolunu tutmaya çalıştım.
-berat dur öldüreceksin adamı!
Berat!! Beraaat! Korkuyorum dur!!
Sonunda duran berat yüzüme baktığında bir süre tek çıt cıkmadı odada. Sanki herşey silinmişti. Elimi beratın kolundan çekerken o da leonun üzerinden kalkarak kanlı elini üzerine sildi. Yerde baygın yatan leoya tiksinerek baktıktan sonra masnın üzerindeki bir flaşı alıp cebine attı. Sonra bilgiseyarı da yerinden kaldırıp yere fırlattığında ağzımdan istemsiz bir çığlık kaçtı. Bilgisayara bir tekme daha attı. leonun telefonunu da yere fırlatıp üzerine bastı.
Bense girdiğim şoktan daha yeni uyanmıştım.
-berat ne yapıyosun? Diye bağırdığımda çatık kaşlarını düzelterek yüzüme baktı. Kızgın yüzü yerine anında bir sırıtmaya bırakırken,
-temizlik yaptım. Dedi.
-ne?
Cevap vermeden yanıma gelerek kolumdan tuttu ve odadan çıkardı. Hızla merdivenleri inmeye başladığımızda bara açılan kapıda açılmıştı. İçeri giren iri yapılı dört adam bizi gördüğün de içimden dua etmeye başladım. Adamlar üzerimize gelirken berat elindeki flaşı avcuma sıkıştırarak beni arkasına aldı.
-onları oyalıycam. Burdan olabildiğince hızlı kaç. Bulduğun ilk taksiye atla ve eyfel kulesine git. Türkçe bilmediklerinden bizi anlamıyolar. Git ve beni bekle. Eğer 1saat içinde gelmezsem ilk bulduğun telefonla dedeni arayarak seni almasını iste. Asla pansiyoma gitme. Diğen berata dehşet içinde baktım.
-seni yanlız bırakmıycam.
-git pina.
-berat olmaz. Ya sana bişey olursa. Dedim ağlamaklı bir ifadeyle.
Yüzüme caresiz bir ifadeyle baktı.
-peki ya sana bişey olursa.
-birlikte çıktık yola. Bişey olucaksa ikimizede olsun.
-olmaz pina. Sen burda kalırsan ikimizide koruyamam git. Sana söz veririm gelicem.
Gözümden bir kaç damla akarken kafamı isteksizce salladım.
-gel.
-gelicem. Git.
-gidicem.
Ben bir iki adım geri giderken berat adamlara doğru koştu. Aradan sıyrılarak barın kapısına koştum. Son bir kere arkama dönüp berata baktığımda sessizce "git" dedi ve gülümsedi. Gözlerimdeki yaşlara rahmen gülümsemesine karşılık vererek başımı salladım. Arkamı dönüp hızla koşmaya başladığımda nefesim kesilse bile durmıycaktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...