İmkansız🌼

64 10 3
                                    

Bu akşam anladım ki bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
                
                      Sabahattin Ali

Unutmak mı daha açı yoksa unutulmak mı? Peki size bir soru, sevmek mi, sevilmek mi? Yoksa severken sevilmemek mi?

-pina sen gitmedinmi daha? Diye sordu oturduğum salondan içeri giren alp.
-oğuzalpi bekliyodum.
-o gitti ama.
    Gülümsedim. Biliyodum zaten. Olmamasını dileyerek biliyodum. Ayağa kalkarak eteklerimi düzelttim.
Sonra hiç bişey demeden çıktım odadan ve evden. Kapının önünde kaleye giden boş yolu izleyen çiçek beni farkettiğinde yüzüme baktı. Sanki sessizce yalvarıyodu.
   Acıyla gülümsedim. Ve yanından ayrılarak kaleye giden patikada hızlıca yürümeye başladım. Adımlarım her dakika artarken, gözümden düşen yaşlarda artıyodu.
Böyle olmamalıydı. Ama zaten ben ne buraya ne oğuzalpe aittim. Ama sevmemeliydim. En baştan yanlıştı ona kendimi bu kadar açmak. Şimdi yakınındayken en uzağı olmak... Yürümek bana yetersiz geldiğinde koşmaya başladım. Koşmak hep rahatlatırdı beni zaten. Bir yandan elbisenin eteklerinden tutuyo bir yandan ağlıyo ve koşuyodum. Bir anda başlayan yağmur sanki yaşlarımı saklıyodu. Kaygan olan çamurdan dolayı ayağım kaydığında yere düştüm. Sinirle ellerimi yere vururken çığlıhıda basmıştım. İçimden delicesine bağırmak geliyodu. Ben oğuzalpe aşık olmuştum. Ama imkansızdık biz. Kaldı ki onun kalbinde çiçek vardı. Ne kadar bazen hareketleriyle aklımı karıştırıyo olsada.
    Her ne olursa olsun ben buraya ait değildim. Hem kehanette demiyomuydu fedakarlık gerekir diye. Benim fedakarlığım aşk olmak zorundaydı.
   Ne kadar açı olsada beni istemeyen ailemin yanına gitmek zorundaydım. Hiç olmassa gerçekleri öğrenmem gerekiyodu.
Bu yüzden başarıcaktı. Ne kadar açı çekersem çekiyim başarmak zorundaydım. Oturduğum çamurun içinden kalkarak ilerlemeye devam ettim. Ama bu sefer sadece yürüyodum. Saçlarım üstüm sırılsıklamdı. Çamura bulanmış elbisem ve yırtılan şalımla korkunç gözüktüğümden emindim. Ayrıca ağlamaktan gözlerimde şişmiş soğuktan yanaklarım kızarmıştı. Düşmemden dolayı bileğimi burkmuştum. Bu yüzden ayağımı sürüyerek ilerliyodum. Sonunda kaleye vardığımda kapıda ki askerler şaşkınlıkla baktılar yüzüme.
-hanımım size ne oldu. Dedi askerlerden bir.
Sadece omuzlarımı silkerek kaleye girdim. Ve kimseye gözükmeden odaya çıktım. Oğuzalp odada camdan dışarı bakıyodu. Ama benim geldiğimi farketmemişti. Hoş beni unuttuğunu da farketmemiştiya. Dolaptan bir elbise alarak banyoya ilerledim. Uzun bir banyonun sonunda tekrar odaya girdiğimde oğuzalpi bıraktığım yerde buldum . Aynı şekilde dışarı izliyodu.ve beni yine farketmemişti.
Yanına ilerleyerek bende dışarı bakmaya başladım.
-Onu çok mu seviyorsun? Diye sordum.
  Bir anda irkilen oğuzalpin bakışları bana dönerken ben dışarı izlemeye devam ediyodum.
-kimi? Dedi. Geçiştirmek istercesine.
-hadi ama aptal değilim unutma ben gelecekten geliyorum.
Gülümsedi.
-biliyorum. Dedi.
-peki?
-çiçek ilk aşkımdı. Taki nedensizce burdan gidene kadar. Zaten o gittikten sonra alple aramız açıldı.
   Kafamı sallıyarak canımı yakan o soruyu tekrarladım.
-onu çok mu seviyosun?
  Yine sessiz kalmıştı.
-pina ben...
-seviyorsun diyerek sözünü tamamladım.
-bunun bir önemi yok ben senle evliyim.
-ama ben elinde sonunda gidicem.
-bu neyi değiştirir. Sana bağlı kalmaya devam edicem.
- ama ben bunu yapmana izin vermiycem. Mutlu olmayı hakediyosun.
-gerçekten mi? Seni orda unuttum pina. Seni beni öldürmeye çalışan adamın evinde tek bıraktım.
-sevdiğin kadında o adamın yanında.
-sevdiğim kadın o adamın kardeşi. Ona zarar vermez. Dedi.
    Gülümsedim. Opuzalpin ağzından bir başkasını sevdiğini duymak koymuştu açıkcası. Derin bir nefes alarak verdim.ve yavaşca başımı salladım.
-pina ben... Dedi ama sözünü keserek,
-neyse uykum geldi ben yatıyorum
İyi geceler. Diyerek arkamı döndüm. Ve yatağa girerek yorganı başıma örttüm. Sessice ve usulca akan göz yaşlarıma rahmen kendimi uykuya bıraktım.

_____________

İşte yine ordaydım. Üzerimde beyaz geçelikte rüyalarımda ki o ürpertiçi ormanda. Yine aynı ağacın önünde.
Yine esiyodu rüzgar. Tenimi yalayıp geçiyodu. Soğuktu, titriyodum. Ama nedensizce içim yanıyodu.
Ve bir kaç dakika sonra yine yaşlı adam belirdi önümde. Yine yavaşca yaklaştı ve tam karşımda durdu.
-fedakarlık zordur demiştim. Dedi adam.
  Kafamı salladım.
-neden ben?
-bazı şeylerin nedeni olmaz. Sorgulanmaz. Sadece olur.
-bu  gün sorularıma cevap vericekmisin?
-bence cevapları alma zamanın geldi.
-kimsin sen?
-ben allahın sana yardım için gönderdiği biriyim sadece.
-neden bunu yapıyoruz?
-oğuzalp olması gereken kişiyle birlikte olmassa gelecek türk ve osmanlı tarihi kökten değişecek.
-yani benden olacakları korumamı istiyosun.
-evet.
-bu zaman karışıklığına ne neden. Oldu?
-bu zaman karışıklığı senin kaderin pina. Olması gerekiyodu oldu. Bu senin sınavın.
-ne zaman biticek?
- Yapman gerekenleri tamamlayınca.
-çiçek, o, o mu?
-sence.
-o.
-onlar kavuştuhunda herşey biticekse neden hemen şimdi onlara söyleyemiyorum?
-gerçek başarıya ulaşmanın kesin yolu, yoldaki engelleri sırasıyla geçmektir pina. Eğer bazı şeyleri atlarsan sonrasında sana engel olurlar yoluna tökez koyarlar. Ve sen o engelleri biliyosun.
-aşcıya verdiğim söz var. Ve alp var tabi.
-evet. Bence artık herşeyi biliyosun.
-peki ya ailem hakkındaki gerçekler?
-onlar başka bir masalın konusu pina. Daha biraz önce herşeyin bir sırası olduğunu söylemiştim. Olması gereken zamanda ailenle ilgili herşeyi gerçek benliğinle tek başına çözüceksin zaten.
   Kafamı salladım. Yaşlın adam gülümseyerek arkasını dönerken gözlerimi sıkıca kapattım.
     Ve tekrar gözlerim açtığımda yine odamda yatakta uzanıyodum. Karşımdaki divanda ise oğuzalp herşeyden habersiz uyuyodu.
   

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin