Evim⏳

54 7 2
                                    

   Zamanımıza döneli sadece bir kaç dakika olmuştu. Aynı ara sokakta aynı noktada karşı karşıya durmuştuk yine beratla. Gülümsedim. Gülümsedi. Cıt çıkmayan şehir bir anda bir gürültü altında kaldı. Tekrar zaman akmaya başlamıştı.
-teşekkür ederim berat. Dedim.
    Yine o alaylı sırıtışını yüzüne takarak,
-arrık teşekkür etmeyi kessenmi? Bu kadar mı bana minnet duyıyosun? Dedi.
    Normalde onunla laf dalaşına gireceğimi bilsemde şuan sadece beni güldürmek için böyle yaptığını biliyodum. Omuzlarımı silkerek oyununu devam ettirdim.
-ahh tabi. Berat bey size minnet duymamak eldemi? Dedim bende alay ederek.
   İkimzde kahkahalarımızı serbest bırakmışken soakğın başından gelip geçen insanlar bize tuhaf tuhaf bakıyodu. Ama bu benim umrumda bile olmamıştı o an.
 

    Beratın yanından ayrılıpta yurda döndüğümde hızla odama çıktım. Henüz oda arkadaşlarım derslerini bitirmemişti belliki. Gerçe benim de dersten çıkmam üzerinden en fazla yarım saat geçmişti ya.
     Odanın boş olmasını fırsat bilerek sevdiğim müziklerden birini açtım radyodan. Kendimi yumuşacık yatağımın üzerine bırakarak telefonu elime aldım. Girdiğim internet sitesinde istanbul uçaklarına göz attım bir süre. Sonra bulabildiğim en erken saate bilet aldım. Uçağım 4 saat sonra kalkıyodu. Bügün cuma olduğundan dersler konusunda sorun yoktu zaten.
   Uçağın saatini berata atarakbu gün gidip konuşacağımı söyledim.
  Sonra telefonu yatağa  bırakarak ayağa kalktım. Bir kaç gün kalcağımdan bavul almaya gerek yoktu. O yüzden sırt çantama bir kaç parça kıyafet ve kişisel eşyalarımı koydum. Not kağıtlarından birine kızlara hafta sonu olmadığıma dail yazı yazarak masanın üzerine bıraktım.
   Bu sırada telefonum titremişti.
Berat mesaj atmıştı.

B: gidiyosun yani bugün?

                                                       P: evet.

B: dikkat et kendine.

                                                  P: ederim.

B: seni hava alanına ben bıraksam olurmu? Böyle içim rahat değil.

                                    P: ben giderim    
                        boşuna zahmet etme.

B: pina içim rahat değil ama.

                      P: rahat ol. Hem bunu
                     konuşmuştuk. Tek gidicem.       
                    Beni bırakmana gerek yok.

B: o zaman hava alanına gidince ve inince bide uçak kalkınca ha bide eve varınca mesaj at olurmu?

                            P: emredersiniz     
                        komutanım başka bir  
                          arzunuz?

B: şimdilik yok.

                                        P: peki. 😂

B: görüşürüz pina. 😉👋

                             P: görüşürüz berat🙊.   
                             👋👋

   Telefonu kapatarak cebime koydum. Çantamıda sırtıma geçirerek odadan çıktım. Yurttan çıkarak ilk karşıma gelen taksiyi durdurarak bindim.
Havaalanına varana kadar kulaklıklarımla müzik dinledim sadece.
     Uçağa bindiğimde ilk işim berata mesaj atmak olmuştu. Sonrası düşünceler arasında boğularak geçen saatlerden ibaretti.
    Sonunda uçak istanbul havaalanına indiğinde bende derin bir nefes aldım. Berata mesaj atarak indiğimi söyledikten sonra bir taksi cevirdim.

    Taksi çocukluğumun geçtiği sokakta durduğunda indim araçtan. Babamın evi karşımda bana göz kırpıyodu sanki. Evin bahcesindeki rengarenk çiçekler hatırladığım gibiydi. Herşey aynıydı. Yavaşca taş basamaklardan çıkarak zile bastım.

    Bir kaç dakika sonra kapıyı açan kardeşim esra olmuştu. Ben gülümserken o öylece bana bakakalmıştı. Bir kaç dakika sonra herşeyi idrak etmiş olmalı ki yaşaran gözlerine rahmen kocaman gülümsemiş ve kollarını bıynuma dolamıştı.
-dur deli kız. İçeri girelim bir. Dedim gülerek.
-abla affettin mi bizi? Dedi esra bir çocuk gibi dudaklarını büzerek.
  Başımı salladığımda gülümsemesi tüm yüzüne yayılmıştı. Birlikte içeri girerek salona ilerledik. Evet ev dıştan aynıydı. Ama içi değişmişti. Aynı değildi. Salona girdiğimizde ilk annem olmuştu beni gören hızla ayağa fırlarken babamda annemin tepkisini anlamak için başını bana cevirmişti.

Ağnında gözleri yaşaran annem,
-kızım! Derken içimde bir şeyler kopmuştu sanki.
  Gülümseyerek,
-annem. Dedim.
   Bana sımsıkı sarılan annem saçlarımı okşarken bakışlarım babama kaydı. Bana sarılmak istediğini biliyodum. Ama yüzüme bakıcak cesareri alamıyodu belli ki. Bu yüzden ilk adımı ben attım.
  Annemin kollarından sıyrılarak babama sarıldım. Anında beni sımsıkı saran kollarıyla kendimi işte şimdi evimde gibi hissetmeye başlamıştım.

    Sonunda ayrıldığımızda karşılıklı koltuklara oturduk. Bir süre onlar bana bişeyler anlattı durdular. Özür dilediler. Sonra ben başlamıştım anlatmaya son zamanlarda olan herşeyi, beratı dedemleri en ince detayına kadar anlattım. Bu sirede bir kere olsun lafımı bölmemişti babam.
    Sözlerim bittiğünde bir süre düşünceli düşünceli camdan dışarı baktı. Sonra tekrar bana dönerek,
- bunlardan emin misin? Dedi.
-eminim. Dedim.
   İzin isteyerek ayaklanan babam doğruca üst kata çıkarken arkasından ona bakıyodum. Sanki bir anda enerjisi çekilmişti.
 
-üzülme kızım babanın  sadece biraz düşünmeye ihtiyacı var. Diyen annemle bakışlarımı ona cevirdim.
    Başımı sallarken,
-biliyorum. Dedim.

Orda annem ve kız kardeşimle karşılıklı oturarak saatlerce konuştuk durduk. Kah güldük kah duygulandık. Sonunda saat gece yarısına geldiğinde hepimiz ayaklanmıştık. Ben burdaki odamda kalıcaktım. Annem hala olduğu gibi durduğunu söylemişti.
   Üst katta ki odama çıktığımda duygulanmadan duramamıştım. Cocukluğum karşımdaydı resmen. Oyuncaklarım takılarım, kitaplarım hepsi sanki hiç gitmemişim gibi benim bıraktığım yerlerde duruyodu. Yatağın üzerindeki ayıcığımı elime alarak sıkıca sarıldım. Hala küçükken onu yıkadığımız yumuşatıcının kokusu geliyodu burnuma. Masama doğru ilerleyerek üzerindeki müzik kutumu açtım. Tüm odaya yayılan meleodi beni eskiye götürüyodu.
Kendimi yatağımın üzerine attım. Çarşaflar yeni yıkanmıştı belliydi.
Belli ki babam yada anneö sürekli odamı temizletiyodu. Ama asla eşyaların yerlerini değiştirmiyolardı.

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin