Filimlerde hep çok daha farklı gösterirlerdi buraları. Kötü adamaların olduğu bir yer gibi. Ama şimdi burada oturmuş annemi beklerken aileleriyle hasret gideren insanlara bakıyorum da her biri kendi acısını çekiyo. Küçücük çocuklar var mesele. Henüz ne olduğunu bilmeselerde, uzun zamandır görmedikleri babalarına sarılan. Gençler var arkadaşlarına kardeşlerine dışarıyı anlatan. Burda her türden insan her türden hikaye var.
Simsiyah duvarların arasında dışarıdan gelen haberleri merkala dinleyenler , özgürlüğü sabırsızlıkla bekleyenler var.
Bakışlarım açılan kapıya kaydığında annem içeri girdi.
Yaşaran gözleriyle bana doğru yaklaştı ve kararsızca karşıma oturdu.
-hoşgeldin. Dedi yorgun bir sesle.
-merhaba.
-seni çok özledim. Gelmezsin sandım.
-geldim.
-özür dilerim.
-dileme. Sadece neden vazgeçtin?
Derken sesim fazla güçsüz çıkmıştı. Sonrasında da göz pınarlarım tekrar yaşarmıştı zaten.
Bir damla yaş firar edip usulca aşağıya akarken gözlerimi sıkıca kapatıp diğerlerinin düşmesini engellemeye çalıştım. Düşen tek yaş yanağımdaki kurumuş yaşların izlerini takip ederek dudağıma ulaştı. Geride tuzlu bir tat bırakarak damladı üzerime. Sonra açtım gözlerimi. Ve gözlerinde acı okunan anneme baktım.
-neden vazgeçtin ? Dedim tekrardan.
Derin bir nefes aldı.
-seni kuçağıma aldım. Bana bir gülümsedin pina. Ne yapıyorum ben dedim.
-en yakın arkadaşını kandırdın.
-ona zarar vermek istemedim pina. Babana aşık olacağını bilemedim.
-ama sonra öğrendin.
-öğrendiğimde çok geçti.
-sude annem senin ve onun lise sondayken babam için kavga ettiğinizi söyledi.
-ettik. Ama pina ben zaten sana hamileydim. lisede hamile kaldım ben sana. Babanla tanıştığımız ilk hafta...
Sözünü kestim.
-bunu duymasam da olur.
Başını salladı.
-ne değişti. Dedim.
-ben. Dedi.
-nasıl?
- pina, biliyorum inanmıyosun ama, kızım ben seni çok sevdim. Sen benim karanlık dünyamı aydınlattın. Ve dedim ki ben kızıma bunu yapamam. Tek başıma savaşırsam kazanırım sandım. Ama yakalandım pina. O adamın beni izlettiğinden haberim yoktu. Kaçtığım an yakalattı beni. Gözlerim önünde ailemi öldürdü.
Dönmek istedim. Sarılmak itedim sana. Afdilemek istedim sudeden ve tüm ailenden. Ama pina gelemedim.
-hiç mi kaçmayı denemedin?
-denedim. Defalarca. Ama hep yakalandım. Bende sana hasret kaldığım her yılı duvarlara kazıdım.
Beni bulduğun odada duvardaki 20 cizgi sendin pina. Sana uzak kaldığım her yıl, bir yıl içinde kaçmaya çalıştığım günler, gün içinde unutmayayım diye adını tekrar ettiğim saatler...
-babamlar seni asla affetmiyecek. Dedim gönderdiğim yaşlar geri gelirken.
-biliyorum. Dedi.
-ama Ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
- bişey yapmak zorunda değilsin. Sadece bana kızma.
-benden en zor şeyi istiyorsun.
-biliyorum. Ama senin bana kızdığını bilmekte benim için en zor şey.
-sence haketmedin mi bunu?
-sence 20 yıllık esaret, hasret ve acı fazla ağır bir ceza değilmiydi? 18 yaşında esir olmak fazla değilmiydi pina. Eğer hala hatamın bedelini ödediğimi düşünmüyosan affetme beni pina. Git ve hayatını yaşa. Ben seni uzaktan da sevmeye devam ederim.
Başımı salladım usulca.
-çektin galiba.
Gülümsedi.
-pina bu beni affet...
-hayır seni affettiğim anlamına gelmiyor. Ama kızgında değilim galiba.
- olsun o da yeter. Sadece son bir kere sarılsam. Dedi.
Emin olmasam da yavaşca kalktım yerimden. Yanına oturdum. Kolları bedenimi sarıp kendine çekilirken bende ellerimi ona doladım. Sımsıkı sarıldı bana. Asla bırakmak istemiyo gibi. Ama zorla ayrıldı.
-yine gel olurmu. Dedi.
Başımı salladım.
-olur. Dedim.
Gülümseyerek kalktı ayağa ve girdiği kapıya doğru ilerledi. Askerin açtığı kapıdan geçerek gözden kayboldu. Bende arkamdaki kapıdan çıktım dışarı. Ve cezaevinden çıktıktan sonra derin bir nefes alarak beratın yanına doğru ilerledim. sonra sarıldım ona. Güç almak ister gibi. O da sarıldı bana. Güç verir gibi.
-teşekkür ederim. Dedim.
-neden? Dedi.
- galiba gerçekten de iğtiyacım varmış buna.
Bişey söylemedi ama gülümsediğini biliyordum. Sonunda ayrıldığımızda arabaya bindik ve eve doğru yol alamaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pina
AdventureAşk hiç beklemediğin bir yerden gelecek Zaman seni aşka götürecek. Biz insanlar benciliz. Yanlız kendi dertlerimizi kendi hayatlarımızı düşünürüz. O kadar odaklanmışız ki kendi hikayelerimize bir başkasının hikayesinde kapladığımız noktayı ne yazık...