Mezar Peşinde 🌙

23 4 0
                                    

    Saniyeler saniyeleri kovalarken tek cıt çıkmıyodu kos koca salondan.
firavuna üvey kardeşinin mezarını sorduğumuzda suratı anında dülmüştü. Sonnunda sessizliğü bozan yine firavun oldu.
-ne yapacaksınız onun mezarını?
    Evet ne diycektin biz gelecekten geldin ölen insanı tekrar öldürcez de  mi?

    Saçmaydı biliyorum ama en başından beri hep iç güdülerime güvenmiştim. Şimdi de öyle yaptım. Ölçmeden tartmadan aklıma ilk gelen kelimeleri sıraladım.
-piramidin içinde bayılmıştım. Rüyamda bir adam osiris olduğunu söyledi ve üvey kardeşinizin mezarını bulmamızı söyledi. Dedim.
     Az kalmıştı. Bu zaman olayı beni yalan profösörü yapıcaktı.
   Ama işe yaradı. Tanrılarına derinden bağlı olan firavun anında konuşmaya başladı.
-onun mezarına ulaşamazsınız.
-neden? Dedi yaprak.
-çünkü mezarı tutankomonun mezarının arkasında. Gizli bir odada. Ançak tutankomonun mezarı korunuyo. Oraya girerseniz ölürsünüz.
    Harika bir bu eksikti.
-yinede giricez hemde hemen şimdi. Bunu söyleyen rüzgardı.
    İrice açtığım gözlerimle ona baktım. Başımı belli belirsiz olumsuz anlamda sallasamda beni pek takmadı.
-eminmisiniz? Dedi firavun.
-eminiz. Dedi berat kararlı bir sesle.
    Kafayı yemiş olmalıydı bu ikisi. Bakışlarım yaprakla kesiştiğinde onunda benim gibi düşündüğünü anlamak zor değildi.
Firavun yerinden kalkarak salonfan çıkarken kendimi daha fazla tutamadım.
-delimisiniz siz. Biz ölünce bir umut kalıcağınımı sanıyosunuz? Dedim öfkeyle.
-aynen. Giricez de ne demek? Dedi yaprak korku dolu bir sesle.
   Bu arada berat ve rüzgar birbirlerine bakarak gülmeye başladı.
-ne gülüyosunuz? Dedim.
-pina çoksafsınız. Cidden hiç indiana johns falan izlemediniz mi siz?
-ne alaka? Dedi yaprak.
-izlemediğiniz çok belli izleseydiniz Anlardınız.  Dedi berat dalga geçercesine.
-ne demek istiyorsun?
-zehirli olan oda falan değil. Zehirli olan mezar. Mezara dokunmadığın sürece sorun yok.
-ha? Bu ses yapraktan çıkmıştı.
   Refleks olarak ona gülerken,
-yani zehirlenmiycezmi? Dedim.
   Beratta başını olumsuz anlamda sallarken gülüyodu.
-o zaman hadi mezar avcıları gidelim. Dedi rüzgar dalga geçercesine.

____________________

-dikkat et! Beratın sesiyle son anda kendimi geri çektim ve yanımdan büyük bir yılan geçti gitdi.
   Büyük bir nefes verdim. Piramidin içine girmiştik çoktan. Firavun bir kaç adamla bizi tutankomonun mezar bölümüne kadar göndermişti ama adamlar lanetten korktuğu için mezar odasının önünde kaldılar içeri girmek istemediler.

   Mezar bölümüne girdiğimizde bizi önce bir koridor karşıladı. Dümdüz ilerleyen koridorun iki duvarında da siyah delikler vardı.
  Karanlıktan dolayı içleri gözükmüyodu. Ama yaklaşık bir insanın sürünerek girebileceği boyuttaydı.

- bunlar ne? Dedi yaprak titreyen sesiyle.
   Delikleri işaret etmişti. Belli ki onunda dikkatini çekmişti.
    Cevap rüzgardan geldi.
- tutankomonun bir rivayete göre canlı olarak gömülen askerlerine merhaba deyin kızlar.
-ne! Sesim istemsizce yüksek çıktı.
   Bakmak için yaklaştığım deliklerden birkaç adım uzaklaşarak berata sokuldum.
-korkma ölü hepsi. Dedi berat dalga geçercesine. Onu pek takmayarak sordum.
-neden canlı olarak gömülmüşler, kim yapmış olnlara bu kötülüğü?
-kendileri. Hepsi tutankomona sadık insanlardı. Ve ölümden sonra yaşama inandıklarından kendilerini buraya gönüllü olarak kapattılar.
-kaç kişi var? Dedi yaprak.
-tam sayı bilinmesede 1000 e yakın.
-artık ilerleyebilirmiyiz?  Dedim. Vücudumun titremesine engel olamamıştım tabi.

   Mezar dolu koridoru geçerek geniş bir salona girdik. Salonun tam ortasında büyük bir lahit vardı. Belli ki tutankomonun mezarı buydu.
-An ihtibariyle piramidin merkezindeyiz. Dedi berat.

   Lahiti incelemek istesemde rüzgarın zehir hakkındaki sözleri aklımdan çıkmıyodu bir türlü.

-peki şimdi ne yapıcaz? Dedi rüzgar. Şu ana kadar kendinden emin olsada şu dakikadan sonra o da hiç bişey bilmiyodu.

-sizin indiana Johns filmleri burdan sonrasına ilerlemedi sanırım. Dedi yaprak dalga geçerek.
  Dudaklarımdan bir kahkahanın fırlamasına engel olamadım.

Çatık kaşlarla bize bakan berat ve rüzgar haklı olduğumuz için birşey diyememişti.

-mezarın arkasında gizli bir odada demişti firavun. Bir tür mekanizmayı harekete geçirecek düğme yada başka bişey arasak. Dedim.
-tehlikeli olmazmı? Ya kapıyı açmaya çalışırken bir tuzağı devreye sokarsak ve kapılar üzerimize kapanırsa. Burda ömür boyu kalıp o askerlerden biri olmak istemiyorum. Dedi yaprak.
-dışarıda askerler var. Öyle bir durumda kapıyı nasıl açacaklarını biliyolar. Bu sefer rüzgar konuşmuştu.
-evet ama hepsi tutankomonun lanetinden korkuyo. Kapıyı açıp içeri adım atmazlar. Dedim.
 
   Bir ip uçu olmalıydı. Bize yol gösterecek bişey. Sonuçta firavun ve adamları zamanında buraya girmişti. Onlarada bişey yol göstermiş olmalı. Ayrıca buraya gelene kadar geçtiğimiz her tuzağı askerler bir şekilde geçmişti. Belli ki yanlızca ip uçlarını takip etmişlerdi.
    Peki ben bilmediğim bir ip uçunu nasıl bulacaktım.
    Belli ki bunun tek yolu bir mısırlı gibi düşünmekti.
    Gözlerimi sıkıca kapatarak derin bir nefes aldım. Herşeyin durduğunu hayal ettim önce. Belkide hayal ederken zamanı durdurdum farketmeden. Bizimkilerde sesizce beni izliyodu. Belli ki ne yaptığımı anlamaya çalışıyolardı.

   Herşeyi aklımdan uzaklaştırdım bir an. Tüm yaşadıklarımı bir adım geriye attım. Ve tekrar bir nefes aldım.
  Önce bir çölde olduğumu hayal ettim. Sıcak kumların ayaklarım altından aktığını, sıcak güneşin üzerümde parıldadığını ve anlımdan ter damlacıklarının aktığını. Sanki bunu hergün yaşıyomuş gibi düşündüm.
  Sonra bir ev hayal ettim. Baniti'nin
Evi gibi bir ev. Orası benim evim oldu.
Sanki orada doğmuş ve hep orada yaşamışım. Sonra çölde yürüyerek piramidin önüne geldiğimi düşündüm. Ve aklıma buraya geldiğimiz andan beri yaşadığımız herşeyi getirdim.
   Kulaklarıma dolan sözler önce boğuktu sonra netleşti ve sonra anlamadığım kelimeler dilime döndü. Piramide tırmanırken halkın söylediği sözler gelmişti bir anda aklıma.
   Önce neden bunun tüm düşüncelerime dolduğunu anlayamasamda sonra tüm o söz karmaşası içinde tek bir kelime doldu kulaklarıma "osiris"
Ölüleri bekleyen "osiris" ihanete uğrayan " osiris"

   Gözlerimi açtığımda daha önce olmayan bir şeyi farkettim. Yada daha önce dikkat etmediğim bir şeyi. Tam mezarın arkasındaki duvarda bulunan insan sembolünü.
  Yavaşca yaklaştım ve elimi sembolün üzerine koydum.

  İçime dolan tuhaf bir his kalp alışlarımı hızlandırırken sanki bişey beni çağırıyordu.

Ne olduğunu anladığımda korkuyla geri çekildim. Bakışlarım bizimkilere döndüğünde bana dehşetle baktıklarını gördüm.
-iyimisin? Dedi yaprak korkuyla.
-yüzün kireç gibi oldu. Dedi rüzgar.
-çıkalım burdan. Hiç bişey senden önemli değil. Dedi berat. Başımı olumsuz anlamda salladım.

Ve,
-bana güveniyomusunuz? Dedim.
-tabiki. dedi berat.
- iyi o zaman her ne olırsa olsun bana dokunmayın. Ve bir adım geride kalın ayrıca sakın korkmayın. Yankızca gözlerimi biraz uzun süre kapıycam. Belki bir kaç saat. Belki 12 saat. Yani şu ana kadar en uzun 12 saat olmuştu.
Ama hiç bir şekilde beni uyandırmaya çalışmayın. Ve bişeye dokunmayın. Ayrıça biraz tuhaf ama ayakta uyuyacağım. Dedim
   Bana dehşet ifadesiyle bakıyolardı.
-sadece bana güvenin dedim. Ve tekrar duvara yaklaşarak elimi duvarın üzerine koydum. Gözlerim usul usul kapanırken bilinçim çoktan tanıdık ama uzak bir yere seyahata başlamıştı.
  

pinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin